“Ey imân edenler! Zannın çoğundan kaçının. Şüphesiz ki, zannın bir kısmı günahtır. Birbirinin gizli hallerini araştırmayın. Birbirinizi gıyabında çekiştirmeyin. Sizden biriniz, ölen kardeşinin etini yemek ister mi? Ondan tiksinirsiniz. Allah’tan korkun. Şüphesiz ki Allah, tevbeleri çokça kabul edendir. Çok merhametlidir.”(Hucurat/12)

********************

Pasta,börek,etkinlikleri,sevgililer gününe özel, aşk kokan tarifler etkinlikleri gırla gidiyor.Hepimizde bir gayret bir çaba. Etraf alabildiğine,şeker hamuru,jelatin,çikolata kokuyor! Yalan değil  hepimiz çok maharetliyiz.Elimizden gelmeyen,bilmediğimiz bir şey yok şükür!

Tüm bunlara mukabil bizde, aklımıza gelen,bize göre parlak bir fikirle  Gıybeti terk et  kampanyası başlattık.Wallahi yola çıkarken,hayırdan başka bir şey murad etmedik.

Günlük ortalama 5000 kişinin takip ettiği bir blogta böyle bir kampanyanın yapılması çok hayırlı olur düşüncesindeydik. Zaten takip eden çok, diye kapı kapı dolaşıp duyurma gereğide duymadık.İlgilenen/ilgilenmeyen,sayfalarında duyuran/duyurmayan,kampanyaya katılan/katılmayan tüm arkadaşlarımızdan Allah ebeden razı olsun.

İtiraf edeyim; Kampanyaya katılım fazla olmadı.

Kendi adıma söyliyeyim,ele,bele sahip olmak, en kolayıymış.Dile sahip olmak kadar zor bir iş yokmuş meğer.Bu süreçte nasıl zorlandım,nasıl kasıldım anlatamam sizlere. Hani her zamanda dikkat etmeye çalışıyordum ama asla tam olmuyormuş.Kampanyayı başlatan olarak, her konuştuğum kişiyi uyardım, evde azami dikkat etmeye çalıştım.

Bazı arkadaşlarımı gıybet yaparız korkusuyla arayıp soramadım (aczime bakar mısınız:( ) Ama kendi kendimin hakkını yemiyeyim, oldukça büyük bir aşama kaydettim.Gıybetin gerçekten bir alışkanlık olduğunu farkettim.Kendinizi bu konuda engelledikçe,zamanla gıybet etmek size daha kötü bir iş gibi geliyor ve gıybet ettiğiniz zamanda suçluluk hissediyorsunuz.

Gelelim sizden gelen mesajlara; her ne kadar beklediğim kadar olmasa da buraya alıntılamayacağım kadar mesaj geldi.

Beni üzen ise, gelen mesajlardan bir tanesinin bile “başardım” diyememesiydi.

Örneğin Feride Rumuzlu bir arkadaşımız:

“Selamlar arkadaşım ben bu 21 gün içerisinde kendime dikkat etmeye çalıştım Genel olarak dedikodu yapmamaya ve yaptırmamaya çalışırım ama ne kadar çabalasamda malesef dertleşme adına dedikodu yapılıyor.
Hani para biriktirmek için kumbaraya her gün ufak miktar para atarız belli zaman sonra bir bakarızki ne kadar büyük miktar olmuş dedikoduda ben bunu gördüm arada bir kaç kelime derken toplamında ne yazıkki bayağı bir çok oluyor.
Ve şunuda daha iyi anladım ki dedikoduyu önlemek gerçekten zormuş karşında sevdiğin biri en yakınını dertleşmek için sana anlatıyor sus diyemiyorsun bazen aynı yanlışı kendimde yapıyorum.” Demiş.

Rabia rumuzlu kardeşimizin maili çok uzundu kısaca:

“sen bi kampanya başlattın.gıybete hayır diye.gerçektende öyle gıybete hayır.bir kaynanam ve iki eltim var.aynı apartmanda oturuyoruz.oturmasak dahamı iyi olurdu diye düşünüyorum bazen.çünkü kaynanam inanılmaz derecede dedikodu iftira ve laf taşıma konularıyla meşgul.benden alıp öbürlerine söylüyo öbürlerinden alıp bana diyor.iftira atıyor.yapmadığım şeyleri yaptı etti diyor.insanların arkasından onları gülüyor dalga geçiyor.ben bu kadınla nasıl baş edicem bilmiyorum.

Evdeyim namazımı kılıyor oruçlarımı tutuyor kuran okuyorum.ama ille biri gelip ki bu genelde kaynanam olur bana başkalarını anlatır anlatır gider.geriye ne kıldığım namaz ne tuttuğum oruç ne okuduğum kuran kalıyor”

Bunlar onlarca mailden seçtiğim,sadece iki tanesiydi.Ve maillerin hemen hepsi gıybeti terk etme konusunda başarısız olduklarını,kendileri yapmasalarda,yapanlara engel olamadıklarını anlatıyorlardı.

Tamam anlıyorum,biliyorum,bende farkındayım ki; bu iş çok zor.Peki ne olacak? Ne yapacağız yani,terkedemiyoruz,bu iş zor deyip insan eti,daha kötüsü kardeş eti yemeye devam mı edeceğiz? Karşımızdakini kırmamak adına engellemeyip,yalnız gireceğimiz kabri,ahiret yurdunu berbat mı edeceğiz?

En iyisi ben susayım Efendimiz (s.a.v) konuşsun:

Dilin afetleri

Ebu Said el-Hudri r.a’dan. Rasulullah s.a.v buyurdular ki : İnsan oğlu sabaha vardığı zaman bütün uzuvlar dil’e yalvararak şöyle derler : Bizim hakkımızda Allah’tan kork ; çünkü biz ancak seninle kaimiz, doğru olursan doğru oluruz, eğri olursan eğri oluruz. TİRMİZİ : 4.C.2518.N

Ukbe b.Amr r.a’dan.Dedi ki: Rasulullah s.a.v’e,Ya Rasulallah ! Kurtuluş nedir ?  S.a.v buyurdular ki : Diline hakim ol …)TİRMİZİ : 4.C.2517.N

Muaz İbn Cebel r.a’dan. Dedi ki : Bir sefer de Peygamber s.a.v ile beraberdim.Yürümekte iken Resulü erkeme yakın bulundum……. Dedim ki ; Ya Rasulallah ! biz konuşmalarımızdan dolayı da hesaba çekilecek miyiz ? Resulullah s.a.v buyurdular ki : Annen hasretine yansın ey Muaz ! İnsanları yüz üstü cehenneme sürükleyen dillerinden başka bir şey midir zannediyorsun .
TİRMİZİ : 4.C.2749.N

Allah Resulü s.a.v’e “……..Ya Rasulallah ! insanları en çok cehenneme sürükleyen şey nedir?, diye soruldu. Rasulullah s.a.v : Ağız ve ferc’tir, buyurdular “ )
TİRMİZİ : 3.C.2072.N

Sufyan b. Abdullah es-Sekafi r.a’dan. Dedi ki : Ben Rasulullah s.a.v’e ; Ya Rasulallah ! … Benim için, kendisinden en çok korkacağım şey nedir ? diye sordum. Rasul-i Ekrem dilini tutarak “ işte budur “ buyur-dular.
TİRMİZİ : 4.C.2522.

Dilini tutana cennet müjdesi
Sehl b.Sa’d r.a’dan. Rasulullah s.a.v buyurdular ki : “Kim bana iki çenesi arasındaki ile, iki bacağı arasındaki hakkında teminat verirse, ben de ona cenneti teminat ederim.”
TİRMİZİ : 4.C.2520.N

Akıllı insan, konuşmalarını hafife almayan kimsedir… Ve yine akıllı insan dilin afetinden çokca korkan insandır.

Ve nihai  söz:

Küçük beyinler kişileri konuşur, orta beyinler olayları, büyük beyinlerse fikirleri konuşur!

Cahide