Hayata dair yapılabilecekleri ve yapılamayacakları biz en çok ALLAH ve RASUL’üne sorar öyle hayatımızı idame ettiririz. Çünkü Müslüman olma gibi bir kaygımız ve çabamız vardır. Eğer siz Allah ve Rasul’ünü hayatınıza karıştırmak istemezseniz, sizinde hayatınıza yön vereceğine, yol göstereceğine inandığınız kişiler vardır. Eğer böyleyse siz baştan kaybetmişsiniz demektir.

Başta müslümanların kanalı diye çıkıp, sonra kime ve hangi davaya hizmet ettiği anlaşılamayan bazı kanallarda da öyle ablalar çıkıp program yaparki, sanki bütün sorunlarınız o programlarda çözülür, hayatınıza bu programlarla yön verirsiniz. Her kesime hitap eden konuklar, psilokoglar, avukatlar, doktorlar, etliye sütlüye karışmayan hocalar, içiniz daralınca göbek atan ve attıran şarkıcılar… Her müşküle çözümler sunan konukları baş köşede hazır bulursunuz.

Ne derdiniz varsa telefon edersiniz. İlk öğüdü programı sunan ablanızdan alırsınız. Bütün bir hayatı yalayıp yutmuş, her halttan anlayan ablanız size de en makul önerilerde bulunur, içinizi rahatlatır. Bir “Ohhh!” der yerinize oturursunuz.

Malumunuz, günlerdir TV yi kaldırdık. Fitnevizyonda ne olup, ne bitiyor, hangi kanaldan hangi fitneler zehir saçıyor haberimiz yok Elhamdulillah. Severek takip ettiğim bir site de, halkın islami kanal diye gönüllerini taht ettiği kanallardan birinde, bizlere çok güzel günler vadeden bir ablaya sıkıntılı bir kadıncağız gaflette bulunup derdini açmış.

Kadın yeni evliymiş. Fakat sonradan öğrenmiş ki, kocası nişanlıyken kendisini aldatmış. İki gözü iki çeşme ağlayarak, aramış ablasını: “Aklıma geldikçe canım sıkılıyor, içime sinmiyor, bir türlü kafamdan atamıyorum” demiş.

Her derde çare bulunur da bu derde çare bulunmaz mı? Kadıncağızı rahatlatmak için bakın ablası ne öğütler veriyor?

“Aldatmanın tipi de önemli. Mesela bekarlığa veda partileri var… O tip bir aldatma mı?”

-“Bak tatlım, ben sana bir şey diyeyim mi? 5 aylık evlisin. Bunu bir kafandan atmaya çalış. Çok yeni bir evliliğin var ve nişanlıyken yapmış eşin.

Hocamız(psikolog)ın da söylediği gibi fiziksel bir beraberlik! Senle bunu yaşayamayacağı için, bir takım ihtiyaçlarını karşılamak için! Böyle düşün.

Eşim beni seviyor de. Her erkek bunu yapıyor. Yapmayan yok! Eşin seninle evliyken başka birisiyle olmamış. Nişanlıyken olmuş. Erkeklerin yaptığı doğal bir şey. Onlar için bir ihtiyaç bu! anlatabiliyor muyum?

Sen bunu duymuşsun ama eşine güven, inşallah bir evladınız olacak, çocuğunuz olacak, hayat çok güzel olacak.”

Ne dersiniz? Öğütleri beğendiniz mi? Sizinde eşiniz aldatsaydı, bu tarz bir öğüt rahatlatır mıydı sizi? Öyle kolaycacık atabilir miydiniz kafanızdan? Bilmiş ablanın öğütlerinden neler anlıyoruz bir bakalım:

Fiziksel bir beraberlikse çok önemsenmemeliymiş! Demek ki, karşıdaki insana duygusal açıdan bir his beslemiyorsanız, fiziksel olarak her türlü eylem normal kabul ediliyormuş.

Nişanlıyken, nişanlısıyla özel bir beraberlik yaşayamayacağına göre kolayca  zina yapabilirmiş! demek oluyor ki, evlendikten sonra eşinden uzun bir süre ayrı kalan erkek de, bu tür fiziksel beraberlikleri yaşayabilir. Nasıl olsa fiziksel, duygusal değilse sorun yokmuş!

Her erkek bunu yaparmış! Siz de, “eşim namuslu, benimle evlenirken bakir bir erkekti” sanıyordunuz öyle mi? Bakın nasıl yanılmışsınız! Siz ablanızdan daha mı iyi bileceksiniz? O her erkek yapıyor dediyse öyledir! Ya şimdi oturup sizde dert edin, sızlanın. Ya da ablanızı dinleyip bunları kafanızdan atın. “Eşim zina etse de, başka biriyle beraber olsa da beni seviyor” deyin. Sonra oturup bu yalana da inanın.!

Dikkat edin, bu kişiler erkek ve kadının eşit olduğunu savunan kişiler. Ama iş zinaya gelince erkektir yapar, erkeklerin yaptığı doğal bir şey, onlar için ihtiyaç oluyor. Kadın ve erkek eşitse, kadın böyle bir şey yapsa neden ahlaksızlık oluyor. Erkeğin nefsi var da, kadının yok mu?

Hani kadın ve erkek eşitti? “Erkek bir derece daha üstündür, kadın kocasına itaat etmelidir” dendiği zaman cazgırlaşanlar, erkeğin aldatmasını doğal bir fiilmiş gibi görürler. Oysa Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüz değnek vurun. Eğer Allah’a ve âhiret gününe inanıyorsanız bunları Allah’ın dinini uygulama hususunda acıyacağınız tutmasın. Mü’minlerden bir topluluk da, onların cezasına şahid olsun” (en-Nûr, 34/2)

Zina eden erkek, ancak zina eden veya müşrik bir kadınla evlenebilir. Zina eden kadınla da, ancak zina eden veya müşrik olan bir erkek evlenebilir. Bu, müminlere yasak edilmiştir. (Nur, 24/3)

Allah El-ADL’dır. Adaletlidir. Ve bunun ölçüsünü yalnız o bilir. Geçim sorumluluğunu erkeğe, evi, anneliği kadına yüklemiştir. Fakat erkek ve kadının ahlaksızlıkları birbirinden ayrı tutulmamış, cezaları eşit verilmiştir.

“Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, çok çirkin bir iş ve kötü bir yoldur” (el-İsrâ, 17/32)

Allah’ın zina ile ilgili ayetleri bu kadar sert ve katıyken, Allah zinakâr erkekleri ancak zinakâr olan veya müşrik bir kadına layık görürken, sen kim oluyorsun da “bunu her erkek yapar” diyebiliyorsun?!!!

Bu alçakça bir hezeyandır! Bu apaçık fuhuşa teşviktir! Allah’ın ayetlerini hiçe saymaktır. Tertemiz erkeklere yapılan büyük bir iftiradır! Zina yapan erkeklerin yaptığı pisliği meşrulaştırma çabasıdır.

Bekarlığa veda partisiymiş! Babandan mı dedenden mi öğrendin? Dinin de mi, örfünde mi var? Bu hayasız adet neyin nesidir?

Sunucunun bu cevabından sonra stüdyodaki konuklar ablalarını ayakta alkışlıyorlar. Yuh olsun hepinize! Yazıklar olsun!!! Sizin bu aymazlıkla yetiştirdiğiniz çocuklar, bu toplumu ifsad ediyor. Tertemiz gençleri garip bırakıyor. Sizin desteğinizle büyüyor ahlaksızlıklar, şeytan ve avaneleri, sizin alkışlarınızdan besleniyor!!!

Toplum mühendisleri, dört bir koldan topluma yeni bir yön vermeye devam ediyorlar. Toplumu kendilerinden zannettirdikleri insanlarla aldatıyor, değiştirmeye çalışıyorlar. “Bakın işte bu sizin kanalınız, bu abla sizden biri, ALLAH diyor, Peygamber diyor, Allah razı olsun diyor!, dert dinleyip akıl dağıtıyor, nasıl da güven veriyor!!”

Hepimizi yakıp kavuran bir yangının ortasındayız. Kimimiz acı çekiyor, kavruluyor, kiminin derisi merkep derisi gibi kalın ve duyarsız! Nesil emniyeti kalmadı.

Kur’an’sız yaşıyoruz! Allah’ın boyasıyla boyanmıyor, Rasul’ün (s.a.v) ahlakıyla ahlaklanmıyoruz. Toplumsal ve Kur’an-i değerler işlemez hale geldi. Zina suç olmaktan çıkmış, zinaya alenen teşvik artmış, Allah’ın haram saydığı helal sayılır olmuş. Bir kavmin helak olmasını gerektirecek bütün cürümler aymazca işlenir hale gelmiş. Azabı gerektiren sözler, fiiller ayakta alkışlanıyor, ahlaksızlığa çanak tutuluyor. İbn-i Abbas’ın rivayet ettiği aşağıda ki hadis-i şerif’i dikkatle okuyun. Tam da bu günü anlatmıyor mu?

“Ahir zamanda öyle milletler çıkacaktır ki, onların yüzleri insan yüzü, kalpleri şeytan kalbidir. Azgın  kurtlar misali, kalplerinde en ufak bir merhamet bulunmayan kan dökücülerdir. Onlar hiç bir çirkinliği işlemekten sakınmazlar. Eğer onlara biat edersen seni aldatırlar, onlardan sakınırsan gıybetini yaparlar. Seninle konuşurlarsa yalan söylerler, onlara itimat edersen sana ihanet ederler. Küçükleri şirret, gençleri yaramaz, yaşlıları ne iyiliği emreder, ne de kötülükten men ederler. Onlarla gururlanmak zillet, onların ellerindekini istemek fakirliktir. Onlar arasında hilm(yumuşaklık sahibi): sapkın, iyiliği emreden: suçlu, inanan: zayıf, fasık: şerefli, sünnet: bidat, bidat ise sünnetdir. İşte o zaman Allah başlarına en kötülerini musallat eder ve artık hayırlıları dua etse de duaları kabul edilmez. (Mecma’uz Zevaid:12240.hadis)

HafazanALLAH! Yoksa ağlamayı da mı unuttunuz? Göz pınarlarınız coşmadı mı daha?  Fitneler yağmurlardan daha hızlı yağıyor aramıza. Şu yaşananlar acıtmıyorsa içinizi, dönüp kendinize, imanınıza  bir daha bakın. Yeniden müslüman olmanın zamanı gelmedi mi?

Cahide Sultan