Kadınların erkeklere nasıl davranması gerektiğinden, unutmak istenen erkeğe itaat kavramından bahsettik. Bu konunun bir yüzüydü. Diğer yüzü ise erkeğin kadına nasıl muamele etmesi gerektiğidir.
Öncelikle bugüne değin gözlemlediğim acı bir gerçeği paylaşmak isterim. Bir ailede baskın karakter kimse onun sözü geçiyor. Onun sesi daha çok çıkıyor ve diğer taraf sönük kalıyor. Bu açıdan toptancı bir yaklaşımla erkekler şöyle, kadınlar böyle demenin yanlış olduğunu düşünüyorum. Her aile ayrı bir dünyadır. Her zaman dışardan göründüğü gibi olmayabilirler.
Eşlerden hangisi uysal bir yapıdaysa diğeri evde egemenliği eline alıyor, bütün söz hakkını kendinde görüyor sanki. Bir kadın sabırlı, sessiz sakin bir yapıya sahipse genelde kullanılabilir görülüp, gereken saygı kadına gösterilmiyor. Ve aynı şekilde erkekte her şeye susan, her konuda fikir beyan etmeyen, sabırlı bir karakterdeyse bu kez kadın erkeğe yükleniyor, evde tek otorite oluveriyor.
Görselliğin ön plana çıkarıldığı günümüz toplumunda kadın olmakta, erkek olmakta güçleşti. Özellikle erkeklerin kadınlardan görüntü olarak beklentisi arttı. Uyaranlar, dayatılan kadın modelleri, bütün albenisiyle sokaklarda arzı endam eden kadınlar erkeklerin eşlerine olan ilgisini azalttı.
Ne acıdır ki, kadının her zaman namuslu edepli olması beklenirken, erkeğin yaptığı zina “elinin kiri”, “erkektir yapar” gibi bayağı sözlerle basitleştirildi.
Kadınlardan itaat beklenirken, acaba erkekler üzerlerine düşen vazifelerini ne kadar yapabiliyorlar? İzleyici yorum ve maillerinden yola çıkarak erkeklerin yaptığı yanlışlardan ve haksızlıklardan örnekler verelim.
1-Kadın bir ev hanımıysa akşama kadar evinde uğraşmış didinmişse, erkeği tarafından sanki hiçbir iş yapmamış gibi görülmesi
2-Kendi ailesine saygı sevgi gösterilmesini beklerken, kadının ailesinin önemsenmemesi
3-Kadının hassas bir yapıda olduğunu unutup ısrarla ve inciterek değiştirmeye çalışması. Vücudunda azıcık kilosu, biraz sarkması olan kadına iğrenç muamelesi yapılması ne kadar onur kırıcı.
3- Kişisel bakımına ve edepli olmaya özen göstermemesi. Bir izleyicim eşinin kesinlikle dişini fırçalamadığını, istemediği halde yanında hoş olmayan, saygısız ve edepsiz tavırlar sergilediğini yazmıştı.
4- Özel hallerde kadının mutlu olması önemsenmeden, sadece kendi mutluluğuna odaklanması. Kaba davranması
5- Kadını rahatsız eden özel problemleri varsa önemsemeyip, karısının bir ömür boyu ızdırap çekmesini, mutsuz olmasını sağlaması.
6-Tv veya internette karısını hiçe sayarak edepsiz yayınlar seyretmesi veya devamlı maç izlemesi
7- Karısını başka kadınlarla kıyaslaması. Başka kadınların güzelliğinden eşine bahsetmesi
8-Eşine haber vermeden veya danışmadan eve arkadaşlarını davet etmesi. Ya da hiç eşinin fikrini almadan sık sık arkadaşlarıyla buluşması.
9-Çocukların bakımı ve eğitimi konusunda eşine yardımcı olmaması ki, bazı akşamlar ve tatil günlerinde pekâla yardımcı olabilirler.
10-Ailesinin yanındayken hanımına değer vermemesi, hakkını savunmaması. Evde gayet iyi davranırken ailesinin yanında eşini sıklıkla azarlaması.
11-Dışarıda gayet güler yüzlü, beyefendi ve kibarken, evinde eşine ve çocuklarına karşı özensiz ve kaba davranması.
12- Evin temizliğinden, köftelerin şekline kadar laf etmesi, bahaneler arayıp kusur bulması.
13- Seni anlıyorum, seni seviyorum gibi rahatlatıcı sözleri söyleyememesi
14- Her tartışma ortamında “boşanabiliriz” iması yapması, “kapı orada” demesi, eskiden yaşananları sık sık başa kalkması
15- Karısı söylediğinde umursamadığı bir fikri, arkadaşı söylediğinde ilk kez duyuyormuş gibi davranıp hayata geçirmek istemesi
İnsaniyet ve İslamiyet birbirinden ayrılmaması gereken iki unsur olsa da, islami bilinçteki pek çok erkeğin insani değerlerinin zayıf olduğu, eşine karşı nasıl davranması gerektiğini bilmediği bir gerçektir. Bu saydığım maddelerin çoğunu bilinçli müslüman denilebilecek erkeklerde yapıyor malesef. İslami bilinçte değilse başka bir kadınla açıkça zina işler, aksi halde göz zinası, kulak zinası ve düşünce dünyasında büyüttüğü hayasızlıklarla farkettirmeden aldatır.
Hani Kur’an’da geçer, erkeğe dört kadına kadar evlenme hakkı verilmiştir; erkekler bu 4 kadın meselesini gerçekleştiremese de her fırsatta kadına hatırlatır, şaka yollu, ima yollu bahsederek hazırda tutar. En ufak bir hatasını görse “yok senden kadınlık geçmiş”, “nasıl olsa haklarım var” deyip başa kalkmayı bir marifet sayar. Ve bunu en çok güya İslami bilince sahip erkekler yapar. Başka bir kadınla eşini aldatamamanın verdiği iç acısının dışa vurumudur sanki bu tavırlar.
İslamda şartları yerine getirildiği takdirde ki; bu çok zordur, erkeğe dört kadına kadar hak verilmiştir evet. Fakat buna mukabil kadının da bir çok hakları vardır. Bir kadın istemezse ev işi bile yapmaz, hizmetçi tutma hakkı vardır. Çocuğunu emzirmek istemezse zorlanamaz. Eğer erkek kocalık vazifelerini yapamıyorsa kadının boşanma hakkı vardır.
Sevgili Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi Ve Sellem,Veda Hutbesinde; “Kadınlar size Allah’ın bir emanetidir.” buyurmuştur. Yazıkki çoğu erkek kadının emanet olduğunu unutuyor, bu emaneti zayi ediyor. Tertemiz eşlerinin kıymetini bilmeden, her fırsatta ezerek, aşağılayarak bir ömrü heba ediyor.
Oysa erkekler kadınların zayıf ve çocuksu karakterlerini anlayıp ona göre muamele etseler belki bir çok anlaşmazlık ortadan kalkacak.
Kadınlar güzel sözden hoşlanır. Eve gelen erkeğin eşine muhabbetle hal hatır sorması, gün içerisinde yaptığı temizlik, yemek gibi işleri küçümsemeyip dillendirerek takdir etmesi, ara sıra onu sevdiğini söylemesi kadını rahatlatır mutlu eder.
Kadın zariftir, zerafetten hoşlanır: Erkek bilmelidir ki kadınlar kabalıktan asla anlamaz. Kaba tavırlar erkekliğin bir göstergesi değildir. Kabalık, karşısında saygı beklemek yanlıştır.Özel hallerde eşine karşı kaba davranan onu anlamaya, rahatlatmaya çalışmayan erkeklerde karşılarında çoğunlukla gergin kadınlar bulurlar. Bir izleyicim eşi kendisini rahatlatamadığı için kalp hastası olduğunu yazmıştı. Ve şöyle devam ediyordu mailine:“yıllarca yalvardım ama tedavi olmadı, doktora gitmedi, kimselere anlatamadım, hep rol yaptım, çok geceler, o rahatlayıp arkasını dönüp yattığında ben gizli gizli ağladım. Herkes iki çocuğum var diye bizim hiç bir problemimiz yok sanıyordu. Eşimin yoktu evet, ama benim vardı. Hiç mutlu olamadım…” Açılsa ne dertler çıkar mutlu gibi görünen evlerden. Her ev bir başka alem…
Kadınlar anlaşılmak isterler. Kadının bir isteği varsa ve erkek buna karşı çıkıyorsa, karşıt görüşünü sert bir dille değilde “seni anlıyorum ama” diye başlayan sabırlı ve kararlı cümlelerle devam etse, sebeplerini sıralasa eminim pek çok kadın isteğinde ısrarcı olmayacaktır. Bir konuda “hayır” deyip sebebini söylemeyen erkekler kadını hasta ediyor…
Kadınlar çocuk gibidir: Ne kadar dominant gözükürse gözüksün, her kadın içinde bir çocuk taşır. İki tatlı söz duyup, bir güler yüz görseler herşeyi unutuverirler. Kadının gönlünü almak, sakinleştirmek sanıldığından çok daha kolaydır.
Susmak en çok erkeğe yakışır: Dırdırcı erkekler, dırdırcı kadınlardan çok daha iticidir. Bir tartışma esnasında mütemadiyen konuşan, her şeye dırdır eden bir erkek, zamanla saygınlığını yitirir, değerini düşürür.
Dünyayı cennete çevirmek isteyen, hurileri daha cennete gitmeden isteyen, dışarda gördüğü her güzelle eşini kıyaslayan erkekler biyolojik olarak dışardaki kadınla, evdekinin bir farkının olmadığını bilmelidir. Bir kadının aldatması ne kadar aşağılık ve kabul edilemezse, erkeğin aldatması da en az onun kadar aşağılık ve kabul edilemez bir durumdur.
Hiç bir eş her ne sebepten olursa olsun aşağılanmayı hak etmez. İstemeyen çekemeyen boşanmak isterse boşanır. Fakat aynı evde yaşadığı eşini her fırsatta ezip onur kırıcı hareketler yapmak, ne erkekliğe, ne insanlığa, ne de İslamlığa yakışmaz.
“Mü’minlerin îmân bakımından en mükemmeli, huyu en iyi olanıdır. Hayırlınız, kadınlarına karşı hayırlı olanlardır. ”Tirmizî, Radâ`, 11 (III, 466); İbni Mâce, Nikâh, 50 (I, 636).
ALLAH düşünebilen akıl sahipleri için: “Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.” (Rûm, 30/21.) Buyurmuştur.
Erkek ve kadın savaşmak için değil, birbirlerine üstünlük sağlamak için değil, birbirlerinde huzur bulmak için evlenmelidirler. İki kırık kalp, birbirine örtü olamamış, ruhları aç kalan iki yalnız insan mutlu bir evliliğin sahipleri olamazlar.
Bu toplumun erkeğine itaat edecek, engin yürekli kadınlar kadar, itaat edilmeye değer, saygın karakterde erkeklere de fazlasıyla ihtiyacı var.
Cahide Sultan
KÖRDÜĞÜM GİBİ
http://www.youtube.com/watch?v=xauBQLwot7Y
soruma cvp alamadım cvp yazarsanız sevinirim
BeğenBeğen
cahide abla, bu siteyele tani$ali daha çok mutfakta vakit geçiriyorum ve bilgisayarimi açar açmaz bu siteyi ugrayorum, sizi geç buldum ama olsun buldum ya çok sevinçliyim, tarifleriniz ve ozzeliklere yazilarinizi okuyorum, e$im tarifi nereden aldin diye sorunca Cahide arkada$im sagolsun diyorum, sizin sicakliginiz taaaaaaaaaaaa buradan fransa’dan hissediyorum=)iyiki varsinizzzzzzzzzz
BeğenBeğen
Türkiye’den Fransa’ya kucak dolusu sevgiler, selamlar..:)
BeğenBeğen
Esselamun Aleyküm.öyle bir konu ki, toplumun kanayan yarası.daha 2 gün önce buna benzer konuyu arkadaş anlatmıştı. Bana sen olsan ne yaparsın dedi.ne diyeceğimi şaştım kaldım.Eşi dindar namazlı abdestli.hiç beklemezsiniz.bu davranışı.
hiç kimsye söyleyememiş.insan utanıyor bu konuda kanuşurken.hep fesbookta onunla bununla görüşüyormuş. 15-16 yaş çocuklara teklif ediyormuş çok güzelsin ….şöylesin böylesin diye.msn sinde hep yabancı kadınlar varmış.kadın yanına gelince sorun çıkartıp yanından uzaklaştırıyormuş.böylece yapacağını daha rahat yapıyormuş.geceleri hep o pis vidyoları izliyormuş.kendini o şekilde
tatmin ediyormuş.kadın diyor ki: ben bunları biliyorum dayanamıyorum.resmen zina yapıyor evde. utanmasın diye birşey demiyorum.hep aklıma günahın gizlenmesi gerektiği geliyor.susuyorum.normal günlerde bana karşı çok iyi.ben bu adama ne yapmalıyım. bazan imalı nasihatlarda bulunuyorum.bunun suçuna ortak oluyormuyum.çok iyi herkese karşı. çocuklarına ailesine diyor.ben bu kadına ne diyeyim? CAHİDE ABLA.
BeğenBeğen
İlknur kardeşim, ne diyelim bilmem ki, bu günlerde en çok dert yanılan mesele bu. İlgili bir yazı yazmak istiyorum ama nereden başlasam ne yazsam bilemedim. Günah çukurları bir değil, 5 değil. Porno bağımlılığı yaygın bir bağımlılık. Bence tedavi edilmesi gerek. İyi bildiğin, dindar bildiğin pek çok insanda yapıyor bunu. Ama bence kadın kocasıyla açık açık konuşmalı bu meseleyi. Rahatsızlığını dile getirmeli. Yoksa görmemiş gibi yaparak ancak kendisine zarar verir.
BeğenBeğen
sevgili aysegül sanslısın valla bende anlatılanlara bakınca benimkinden kötü bir evlilik olmadıgını düşünüyorum yinede cekiyoruz işte düzelecegi filan yok aslında dört yıl oldu bir kızım var 2,5 yasında onun önünde bile dövüldügüm olmustur neler söylemiştir en cokta şu içimde kaldı onu paylasayım ki görün yine kendi kendine bir sabah bana egerki benimleyken birisi olursa ve duyarsam (artık nereden aklına gelirse bilmem durup durup paronoyak seyler düşünür bazenve cok kıskanctır) senin bacaklarını kırarım ve baska seyler söyler kızımız yanımızdadır ve dogru düzgün konusmayı bile bilmiyor anne dedi bacak yok burun yok kırıyo burnuma kulagıma bakıyor tutuyor ben önce ne diyorsun dedim kızım anlamadım sonra öyle sasırdımki sok oldum diyebilirim cünkü cocuklar herseyi anlıyor ve etkileniyor o üzülmesin diye cogu zaman sesimi cıkarmıyorum kavga cıkmasın erkeklerimize biraz bilinc ve akıl sahibi olsunlar ne diyeyim anlatacak öyle cok sey varki tarifleriniz icin tesekkürler.
BeğenBeğen
teşekkür ederim yazılarınız için.
BeğenBeğen
İNSANLAR EŞLERİNİ DEĞİL KARAKTERLERİNİ DEĞİŞTİRMEDİĞİ MÜDDETÇE,HÜZÜNLER MUTLULUK MASKESİ TAKIP GİDENİ ARATIR…
BeğenBeğen
evet meryem, bir ilişkide bişilerin düzelmesi için önce kendi tavrımızı değiştirmeliyiz,zaten değişiyo ama biz onu olumlu yönde değiştirmeliyiz.Kadına en çok yakışan uzatmadan konunun özünü konuşup tavrını koymak gerektiği yerde ve arkasında durmak sabretmek filan değil.
BeğenBeğen
harika bir yazı olmuş Cahide hanım. Günümüz koşullarında ülkemiz erkeklerinin mutlaka okuması gereken bir yazı olduğunu düşünüyorum. Herkes kadının olması gerekenlerinden bahsediyor ama erkeklere bir şey diyen yok… Dinimizce de kadın önemli ve erkek evlilikte eşine değerini vermeli ve göstermeli
BeğenBeğen
Selamınaleyküm Cahide Ablam ve sevgili kardeşlerim. Öncelikle şunu belirteyim ki mükemmel bir yazı olmuş. Uzun zamandan beri takip edemiyordum sizi. Zira minnak bir bebeğim var. Ve şu an işyerindeyim. işlerden başımı kaldırabildiğim anlarda bu ferahlatıcı yazılarınızdan istifade edebiliyorum. Ki bu da çok güzel bir yazı olmuş dediğim gibi. İhtiyaca binaen oldu. Keza şu günlerde eşime bundan dert yanıyordum. “evi temizlemek benim görevim değil. Ne olur sen de bir işin ucundan tutsan. En azından dağıtmamaya özen göstersen.. ,Ya da dışardan geldiğinde bebekle ilgilensen de ben de yemek yapıp temilik yapabilsem. Çünkü ben de çalışıyorum . 24 saat evde değilim. İşlerim oluyor. Kendime zaman ayıramıyorum bile..” tabi adım dırdırcıya çıktığı yetmiyormuş gibi bir de şu sözümle dalga geçiyor. “nasıl ev işi senin görevin değil? ne demek istemezsem yapmam. Ne demek istemezsem bebeğe süt bile vermem.. (ki süt verebilmek için ev ile işyeri arasında mekik dokuduğum şu sıralar. Üstelik bu durumdan hiç de gocunmaz ve yorulmazken. sadece istemezzsem yapmam dediklerimi bile seve seve yapıyorken bilinçlendirmek ve haklarımı ona bildirmek için söylenmiş bir sözün doğruluğunu ona ispat edemiyorum) Senden / sizden ricam ne olur bu sözün doğruluğunu ispat edebileceğim bir dayanak (hadis olur/ayet olur…) söylemeniz. Kadın isterse bebeğine süt vermez,süt anne tutar. Ya da ev işi yapmaz, eşi hizmetçi tutmakla mükelleftir.” sözü. Yardımlarınızı rica ediyorum . Allah’a emanet olun.
BeğenBeğen
Selamınaleyküm Cahide ablacım ve kardeşlerim. Uzun zamandır sizi takip edemiyordum. Zira minnak bir beebğim var. Ve şu an da ben işyerindeyim o babaannesinde. işlerden kafamı kaldırıp o değerli ve güzel yazılarınızdan istifade edebilmeyi nasip etsin bana Rabbim her daim. Size de sağlıklı hayırlı uzun ömürler. sevdiklerinizle beraber. yine harika bir yazı olmuş. Üstelik tam ihtiyacıma binaen. Şu günlerde eşime tam da bunlardan bahsederken. Bu dertten muzdaripken. Dediğim gibi ben çalışan biriyim. Sağlıkçıyım. sabahın köründe bebebğinden ayrılmak zorunda kalan,öğle arası süt vermek için işyerinden eve ışınlanan,sonra tekrar işe geri dönen, mesaiyi tamamlayıp evine dönerken bebeğini alan. ev işlerine koyulup bir yandan da bebiğiyle kaybettiği zamanı telefi etmeye çalışan. Bütün bunlardan yorulduğum bir günde eşimden şunu rica ettim : ne olur bana b,iraz yardım et . Musab ile ilgilen. Kiben de evin işini yapabileyim . Ya da en azından bari sen dağıtma. Bak normalde tüm bunlar bütün bütün benim görevim değil. istemezsem ne işçalırım ne ev işi yaparım. Çocuğa süt bile vermem (ki verme desede sanki vermeyecem. ne geleri uykudan uyanmaktan ne de eve gidip gelmekten zerre kadar yorulmuyorum. Bİr ara sütü bırakacak gibi olduğunda Rezzak ve Basit olan Rabbime yine sığındım.beni bu muhteşem duygudan iletişimden mahrum etme diye…) ben sadece eşimi bilinçlendirmek için söyledim o sözü. FAkat böyle bir hakkım yokmuş gibi davrandığı yetmiyormuş gibi bir de dalga geçti.. siden ricam o ki bana bu konuda sözümün doğruluğunu ispat edecek bir dayanak bir söz bir ayet ya da bir hadis söylemeniz. Şu yazınızda paylşatığınız ” Fakat buna mukabil kadının da bir çok hakları vardır. Bir kadın istemezse ev işi bile yapmaz, hizmetçi tutma hakkı vardır. Çocuğunu emzirmek istemezse zorlanamaz. Eğer erkek kocalık vazifelerini yapamıyorsa kadının boşanma hakkı vardır.” sözünün dayanağını ispat edebilmem konusunda bir ayet/hadis söylemeniz. Teşekkür ediyorum. Sİzleri Allah a emanet ediyorum
BeğenBeğen
Slm Aleykum. Bu yaziyi okurken çok ağladım.çünkü eşim hep Allahın hoslanmadiğı şeyleri yazar .dindar birisi, ben sesiz donuk ve hiç kusmeyi sevmeyen birisiyim.eşim benden başkı biri.tartışma olunca ,hemen boşanmak ister,kovar beni,sana ıyi davranınca simariyon der,bundan sonra böyle der.yuz vermez .Ise giderken kapıyı hizli çarpar gider,hareketleri hep daha kabalasir .birsey sorarım cevap vermez ya bana ne der.hizmetimi yapayimmi bana ne tavsiye edersiniz .cok mutsuzum diyince bırakalım der,mutluyum diyincede Ozaman sen beni bilerek kiriyorsun der,esimin seveni çoktur ayrica .arkadaşları bana sen çok şanlısin der.
BeğenBeğen
Allah yardımcın olsun canım. Yaşadığın güzellikleri görmeye çalış. Ve bol dua et. Allah sıkıntını gidersin inşaallah.
BeğenBeğen
Ve aleykum selam çiçek kardeşim Rabbim yardımcın olsun eşine de hidayet versin âmiin .İnşirah İnşaAllah bol oku.
SABIR VE NAMAZ İLE ALLAH (C.C.)’TAN YARDIM İSTEMELİYİZ
Öncelikle sabır nedir? Sorusunun cevabını verelim.Sözlük Manası:Tahammül etmek,Zorluklara karşı dayanmak,belâ ve musibetler anında şikayetçi olmamak gibi anlamlara gelmektedir.Dini anlamda Sabır ise;Allah (c.c.)’tan gelen, belâ ve musibetlere karşı isyan etmeden şükür ve Rıza ile karşılayabilmektir.Ayrıca ibadetleri yaparken,nefsin ve şeytanın yanlışa yönlendirmelerine karşı durabilmek demektir.
Âyet-i Kerimelerde:“Sabır ve namaz ile Allah’tan yardım isteyin. Şüphesiz o (sabır ve namaz), Allah’a saygıdan kalbi ürperenler dışında herkese zor ve ağır gelen bir görevdir.” (Bakara Sûresi âyet:45)
Sabır ve Namaz, imanı takviye eder, nefsin kibrini kırar, tembelliği ve uyuşukluğu giderir, zor işler karşısında insanı güçlü kılar. Taberânî’nin rivayetine göre, Resûlullah (s.a.) zor bir işle karşılaşınca hemen namaz kılardı. «Allah’a saygıdan kalbi ürperenler» diye tercüme edilen «hâşiîn» zümresine namaz kılmak, oruç tutmak, sabırlı olmak, her yerde ve her zaman gerçekleri söylemekten çekinmemek zor gelmez, zira onlar Allah sevgisi ile kalpleri dolmuş kimselerdir.
“Andolsun ki sizi biraz korku ve açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma (fakirlik) ile deneriz. (Ey Peygamber!) Sabredenleri müjdele!” (Bakara Sûresi âyet:155) buyrulmuştur.
Dünya hayatına imtihan edilmek üzere gönderildik. Yaratılış gayemizin amacı kulluktur. Bundan dolayıdır ki; bazen korku, bazen ölüm, açlık, mallarımızın ve ürünlerimizin eksiltilmesi, yok edilmesi, fakirlik v.b. sebeplerle imtihan ediliriz. Nefsimize zor gelen bu sıkıntılı anlarımızda isyan etmeden, Ya Rabbi bu güzellikleri imkânları verende sensin alan da sensin diyerek teslimiyet gösterebilmek, şükürle mukabelede bulunmak, kısacası sabretmek, gerçek anlamda kurtuluşa erme vesilesidir.
Cenab-ı Allah (c.c.);İnsanları Hak yolunda samimi olanlarla olmayanları ayırt edip imtihan etmek için,hastalık,korku,fakirlik,açlık,susuzluk, belâ ve musibetler vermektedir. Allah (c.c.) için;uğrunda eziyet ve sıkıntılara katlanıldığı ölçüde gönüllere İman yerleşir. Zahmet çekilmeden , kolaylıklar içerisinde kabul edilen, amellerle desteklenmeyen inançlar zorluklar karşısında çabuk kaybolurlar.İman uğrunda eziyetlere katlanıp,sıkıntılara sabrettiğimiz ölçüde İman gürleşir.Sahabelerin çektikleri sıkıntılar bu hususta en güzel örneklerdir. Günümüzde bazı sıkıntılarımız olmakla birlikte, Ashabın çektikleri sıkıntıların yanında bizlerin sıkıntılarının önemli olmadığını açıkça söyleyebilirim.
Mü’minin İmanının güçlü ve kuvvetli olması için, elbette belâ ve musibetler gereklidir.Mü’minin İmanı, başa gelen bela ve musibetler anında göstereceği sabır ve devamlı olarak ikame edeceği Namaz sayesinde kuvvetlenecektir.Gerçek ölçülerden birisi de, bütün başa gelen sıkıntılara,zorluklara karşı sabır gösterebilmektir.
Âyet-i Kerimede:“O ki, hanginizin daha güzel davranacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratmıştır. O, mutlak galiptir, çok bağışlayıcıdır.” (Mülk Sûresi âyet:2) buyrulmuştur.
Hayat, anlamsız bir var oluş olmadığı gibi ölüm de sonu hiçlik olan bir yok oluş değildir. Aksine hayat, bir hayırlı faaliyetler alanı, imtihan vesilesi, ölüm ise bu faaliyetlerin karşılığını bulacağımız ebedî varlık sahasına geçişi sağlayan bir dönüm noktası ve Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’in de belirttiği gibi bir uyarıcıdır.
Sabrın fayda vermesi ancak,imtihan edilmek üzere gönderildiğimiz dünya hayatında gösterilmekle mümkün olur.Dünyada sabreden ahirette feryat etmez. Sabır acı gibi görünse de netice bakımından çok tatlıdır. Sabreden, günaha bulaşmaz.Sabır,musibetleri örttüğü gibi belâlardan ızdırap duymamayı da öğretir. Belaya sabreden kazaya razı olur ve rıza ile de sabır kolaylaşır.
Rabbim herbirimize gerçek anlamda İman etmeyi,imanımızın gereği salih amelleri işlemeyi,namazı dosdoğru kılmayı,ibadetleri yapmayı,başımıza gelen sıkıntıları sabırla karşılamayı nasip etsin.Sıhhat ve âfiyetler dilerim.(alıntı)
BeğenBeğen
Cahide hanim öncelikle sizi bu yazdiginiz yorum icin kutluyorum sanki icimizde bizimle birlikte yaşayip anlatmişsiniz cok tesekürederim biz kadinlari savunduyunuz icin gayet gercekciydiniz malesefki hepsi dogru kocalar kadinlarini ezmek icin yaradilmişlar kendilerini bir eş olarak deyilde bir sahip saniyorlar bilmiyorlarmiki bizim tek sahibimiz ALLAH tir her defasinda hor görmeyi aşşaylamayi başkalarinin yaninda kırıcı olmayi ve hep kendini hskli bulmayi cok seviyorlar bende bir bayan olarak bazi yaptigi hareket yüzünden ondan soguyorum niye yalan söylüyeyim bende onun istediyini vermek ustemiyorum sonra Allahi düşünüyorüm bana kizar diye gunah islemek istemiyorum Rabbimle konusuyorum Allahim hicmi benim isteklerimin önemi yokmu neden sadece ben korkuyorum yanluş yaptigim zaman halbuki hepimiz bir yaratildik hatta biz Allahin bur emanetiyiz onlara her istediklerini bize yaptiramazlar diyorum ama Allahtan korktugum icin sineye cekip yinede onun dediyi oluyor sedece Allah icin cok istedim birileri bana yardimci olsun sonra sizin yazdiklarinizi gordum rahatladim demekki kotü kocalrin yüzünden Allaha hesap vermiyeceyiz Allah razi olsun sizden birazda olsa rahatladim
BeğenBeğen
Abla çok güzel yazı ben yaşıyorum bunları ama bu laflar havada asılı kalır çünkü yalnız benim gibi dertli kadınlar girer bu siteye erkekler hele kötü kocalar asla okumaz aslında okusalar belki biraz vicdana gelirler ama nerdee
BeğenBeğen
İnsanların tercihleridir kalemleri ve İnsanlar tercihleriyle imzalar kaderlerini! Herkes tercihlerinin sonucu yaşar. Şikayet etmenin bir anlamı da yok. Dediğiniz gibi yukarıda yazdığım sözde bir mana da havada kalacak. Aşık olmuşsa bir kadın Celladına yazmalar çizmelerde hep bir hikaye!
BeğenBeğen