Baş ağrısı migren pek çok kişinin sorunu. Bizim sayfadaki bazı kardeşlerimizin de migrenleri var. Senem Hanım bugün bizi bu konuda bilgilendirecek bir yazı yazmış. Sorularınız olursa kendisine sorabilirsiniz.

BAHAR VE BAŞ AĞRILARININ İLİŞKİSİ

Bahar ayları dirilişin resmini çizer bize. Toprak parçalanır ve renklenir. Dallar çiçeklenir. Kuşlar
yer değiştirir… Bakın dışarıya şöyle bir, çiçeklenmeye başlamış bile ağaçlar. Baharın hep güzellik
getirmesini temenni ederiz. Diriliştir ya hani. Bizde de, içimizde de dirilsin isteriz bir şeyler. Tüm
olumsuzluklar sırtımızdan gitsin ve baharı tadalım isteriz.

Bahar aylarında canlanan kâinat! Buna fizyolojik yönden sebep olan ise hormonlar. Yani bu aylarda
bazı hormonlar daha fazla çalışır ve böylece büyüme, canlanma, oluşma gibi faktörler görünür. Tabii
ki amacım sizlere baharın mahiyetini anlatmak değil. Bahar ve insan ilişkisine değinmek istiyorum
o kadar. Tüm canlılarda bunlar hâsıl olurken elbette insan da payına düşeni alır. Yani canlanan ya
da yenilenmek üzere yok olan bir takım değişiklikler insanda da bu aylarda görünür. Mesela bu
aylarda içimize dolan “neşe” yi ele alalım. Bunun en büyük sebebi mutluluk hormonlarının güneş
ışınlarıyla beraber daha fazla salgılanmasıdır. Bir de bahar aylarında havadaki elektrik akımı artar. Bu
sebeple pozitif ve negatif iyonlar bizleri olumlu ya da olumsuz olarak etkilemektedirler. Pozitif iyonlar
enerji verirken, negatif iyonların halsizlik, yorgunluk hissi verdiği tespit edilmiştir. Zaten bu aylarda
gördüğümüz tüm güzelliklere karşın en fazla yorgunluktan, uykusuzluktan ve baş ağrısından şikâyet
ederiz. Cinnet geçirme vakaları da en fazla bahar aylarında olur. Yeterli gelmeyen bazı vitaminler, aşırı
sentezlenen hormonlar strese sebebiyet verebilir. Hissettiğimiz bu yorgunluk baş ağrılarına neden
olduğu gibi kronikleşen baş ağrıları da yakamızı bırakmayabiliyor.

Özellikle baş ağrıları üzerinde duracak olursak bunun insanı nasıl etkilediğinden bahsetmemiz iyi
olacaktır. Şiddetli baş ağrıları, daha çok migren, öncelikle algılamada zorluk yapar. Sinirlerde, koku
algısında ve ışığa karşı hassasiyet oluşturur. Mideye vurabilir ve kusma ya da bulantı görülebilir. Görüş
alanında daralma ya da bulanık görme söz konusu olabilir. Sosyolojik olarak da olumsuz sonuçlara
neden olabilir. Örneğin iş gücü kaybı yapar, kişi kalabalık ortamda duramaz, konuşmakta zorluk
çekebilir, herhangi bir şeye ani tepki verebilir, tahammül edemeyebilir. İlerlediği takdirde ruhsal yapı
müsaitse sinirsel birçok hastalığa da kapı aralar kronik baş ağrıları.

Baş ağrısı deyip de geçmemek
gerek. Önemli risk taşımaktadır. Kesinlikle neyden dolayı ağrıdığından emin olmak adına doktora
gidilmeli. Eğer sadece baş ağrısı ise ilerlemesini önlemek ve yardımcı olmak adına kullanılabilecek
doğal kaynaklar bulunuyor. Bu kapsamda en fazla söğüt kabuğu ve feverfew olarak da bilinen gümüş
düğme bitkisi kullanılıyor.

Çok eskilerden beri en pratik ağrı kesici olarak kullanılan aspirinin etken
maddesi salisilik asittir ve bu asit doğal form da söğüt kabuğunda yüksek oranda bulunur. Ayrıca
gümüş düğme bitkisi de tüm dünyada kronik baş ağrılarında ve özellikle migrende kullanılmaktadır.
Yapılan bir klinik çalışmada 8 migren hastasına 6 ay boyunca gümüş düğme bitkisi özleri günde 2 defa
verilmiş. 9 migren hastasına ise plasebo verilmiş. Bu çalışmanın sonucunda plasebo kullanıcılarına
oranla feverfew kullananların ataklarında, bulantı ve kusmalarında önemli gerilemeler olduğu tespit
edilmiş*. Bunun gibi yapılan başka klinik çalışmaları da mevcut tabii ki.

 

Rahatsızlığını bilen kişinin problem aksetmeden önlem alması sağlığın en temel yaklaşımlarındandır.
Bu sebeple yardımcı olabilecek destekleri kullanmaktan korkmamalı, doktor kontrollerini
aksatmamalı ve bilinçli bir şekilde sağlığın her alanından yararlanmalıyız.

Sağlık Bizimle Olsun

Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Uzm.

Senem DİNÇ

Migren kapsülü Cahide Pazar’da!