İNSAN İLE RABBİ ARASINDAKI SÖZLEŞME
Selamun aleykum değerli kardeşlerim, Rabbimize hamdolsunki bu hafta da yeni bir konu ile birlikteyiz. Bu haftaki
konumuzu size hiçte yabancı olmayan bir söylem üzerine bina edeceğiz.
Sizde mutlaka duymuşsunuzdur. Toplumumuzda “Ne zamandan beri müslümansın?“ diye sorulduğunda “Kalu
beladan beri.“ diye cevap verilen bir söylem vardır. Hiç dilimize bu denli yerleşmiş bu söylemin ne anlama
gelebileceğini düşündük mü?
Bugün Rabbimin yardımı ile hep beraber bu söylemin içeriğini öğrenmeye çalışalım inşaAllah.
İNSANIN RABBİNE KARŞI SORUMLULUĞU NE ZAMAN BAŞLAMIŞTIR?
İlk olarak şunu düzeltmemiz gerekir ki, toplumumuzda yaygınlık kazanan “Ne zamandan beri müslümansın?“
sorusu yanlış bir soru şeklidir. Bu sorunun “Ne zamandan beri Rabbine karşı sorumlusun?“ olması gerekir. Çünkü
insan o boyutta sadece bir Rabbin, yaratıcının olduğunu kabul ve ikrar etmiştir. Bu ise insanın müslüman olması
için yeterli değildir. Bu soru çoğunluk olarak müslüman bir toplum olduğumuzdan ve olaya bu gözle baktığımızdan
dolayı dilimizde bu şekle dönüşmüş kardeşlerim.
Evet, aramızda efsanevi bir şekilde dolaşan bu söylem yüce kitabımız Kur’an’daki bir ayete dayanmaktadır. Yazının
başlığından da anlaşılacağı gibi Rabbimiz bu ayeti kerimesinde Adem aleyhisselam yaratıldığında tüm insanlık ile
yaptığı sözleşmeden bahsetmektedir. Ayetin tam metni şöyledir:
“Rabbın, Adem oğullarından, onların sırtlarından zürriyetlerini almış ve onları kendilerine şâhid tutarak “ben,
sizin Rabbınız değil miyim?” (demişti). Onlar da: “Evet; buna şahidiz” demişlerdi. Bu, kıyamet günü, “bizim
bundan haberimiz yoktu”, dememeniz içindi.“ (A’raf Suresi,172.ayet)
Islam literatüründe bu sözleşmeye 1.Misak denir.
Misak; ahid, sözleşme, anlaşma anlamlarına gelir. Bu kelime Kur’an‘da 25 yerde geçmektedir. Bizim konumuz olan
ayette ise “kalu bela“ olarak isimlendirdiğimiz ruhlar aleminde Allah’in bizden aldığı söz anlamında kullanılmıştır.
Allah Resulu sallallahu aleyhi ve sellem’den bu ayeti kerimeyi açıklayan bir çok hadis rivayet edilmiştir. Ben sadece
birini buraya alıntılıyorum kardeşler:
Ubey.b. Kâ’b’dan bu âyetin izahı hakkında şunları söylediği rivayet edilmektedir:
“Allah, Âdem’in soyundan gelecek olan insanları onun sulbünde toplamış, onlara can vermiş ve onları
şekillendirmiştir. Sonra onları konuşmalarını istemiş onlar da konuşmuslardır. Daha sonra bunlardan ahd (söz)
almış ve bunları, kendi nefislerine şahit tutarak: “Ben sizin rabbiniz değil miyim?” demiş onlar da: “Evet, şahidiz
sen bizim rabbimizsin.” diye cevap vermişlerdir. Bunun üzerine Allah: “Ben de yedi kat göğü ve yedi kat yeri ve
atanız Âdemi, kıyamet gününde: “Biz bunu bilmiyorduk.” dememeniz için size karşı şahit tutuyorum. Bilin ki
benden başka ne bir ilah nede bir rab vardır. Hiçbir şeyi bana ortak koşmayın. Ben sizlere, sizden aldığım ahdi
size hatırlatacak Peygamberlerimi göndereceğim ve sizlere kitaplarımı indireceğim.” dedi. Onlar da: “Senin,
bizim rabbimiz ve ilahımız olduğuna, bizim senden başka hiçbir rabbimiz olmadığına şahitlik ederiz.” dediler. Ve
böylece ikrarda bulundular. (Ahmed b.Hanbel C.5, shf.35)
Kardeşlerim, konumuz ile alakalı ayet ve hadisten anlıyoruz ki, henüz Adem aleyhisselam yaratıldığında, Rabbimiz
kıyamet gününe kadar gelecek tüm insanlarla bir sözleşme gerçekleştirmiştir. Bu sözleşme insanların kendisinden
başka bir yaratıcı olmadığını kabul etmeleri ve bu sebeple sadece kendisine itaat etmeleri, kendisine hiçbir şeyi
ortak koşmamaları üzerine olmuştur.
Işte her birimizin Rabbimize karşı sorumluluğu ruhlar aleminde gerçekleştirilen bu sözleşmeyle başlamıştır.
Sizinde takdir edeceğiniz gibi kardeşlerim, her verilen söz bir sorumluluk gerektirir. Bu sebeple herbirimiz yapmış
olduğumuz bu sözleşmenin gereği olan sorumluluğumuzu yerine getirmek için dünyaya gönderiliyor ve imtihana
tabi tutuluyoruz.
Yaşadığımız bu dünya hayatında dahi başkasına verdiğimiz en basit sözü yerine getirmeye çalışıp, yalancı
konumuna düşmemek icin elimizden gelen gayreti gösteren bizler, Rabbimize karşı verdiğimiz sözü yerine getirme
hususunda nasıl davranıyoruz?
HER İNSAN DÜNYAYA FITRAT ÜZERE GELİR
Rabbimiz daha dünyaya gelirken her insanın yaratılışına kendisinin tek yaratıcı ve tek Rab olduğunu bilecek
ve bunu kavrayabilecek duygular yerleştirmiştir. Bugün de bilinmektedir ki, her insan inanma, ibadet etme,
kendisinden çok daha güçlü bir varlığa sığınma duygularına sahip olarak dünyaya gelir. Islam literatüründe buna
“Fıtrat“ denir.
Kardeşlerim fıtrat, Allahu teala‘nın tüm insanları kendisini bilip tanıyacak ve idrak edecek bir hal ve kabiliyet üzere
yaratmasına denir. Rabbimiz tüm insanları fıtrat üzere yarattığını bize şu ayeti kerimesinde haber vermektedir:
“(Ey Muhammed) Dosdoğru olarak yüzünü dîne, Allah’ın fıtratına çevir ki, insanlari o fıtrat üzere yaratmıştır.
Allah’ın yaratışında hiçbir değişme yoktur, işte dosdoğru din budur; fakat insanların çoğu bilmez.“ (Rum Suresi,
30.ayet)
Kardeşlerim ayette: “Sen yüzünü hakka meyilli olarak dine, O’na teslimiyete, O’na kulluğa çevir.“ denmistir. “Yani
Allah’ın insanları yarattığı fıtrata. Çünkü ‘Fıtrat‘ insanların kendilerini yaratan Rabbe kulluğa programlanmasının
adıdır. Bu programlamada hiçbir değişiklik yoktur. Yani tüm insanlar için bu program geçerlidir. Doğru olan yaşam
şeklide budur. Ama insanların çoğu bunu bilmiyor.“ denmek istenmiştir.
Rabbimizin bu ayetini en güzel şekilde açıklayan Allah Resulu sallallahu aleyhi ve sellem’in şu hadisidir:
“Her cocuk fıtrat üzere (hakki kabule yatkin) dünyaya gelir. Daha sonra annesi ve babasi onu ya Yahudilestirir
veya Hıristiyanlastirir yahud da mecusilestirir. (Buhari, Müslim)
Hadisin baska rivayetlerinde de kardeslerim, müsriklestirir, müslümanlastırır diye gelmektedir.
Ayet ve hadisden açıkça anlaşıldığı gibi kardeşlerim, Allah subhanehu ve teala dünyaya gelen her çocuğu bu fıtrat
üzere yaratır. Bu fıtrata anne baba ve çevre gibi etkenler müdahele edip bozmadığı müddetçe her dünyaya gelen
çocuk yaratıcısını bilir ve idrak eder.
Bu aynen bir arının Allah’ın fıtratına koyduğu bilgiler sebebi ile kendisinin asla bilemeyeceği seyleri yapmasına
benzer. Küçücük bir arı balın insana olan yararını, en çok miktarda bal depolayabilmek için en az balmumu
gerektiren şeklin altıgen olduğunu ve bu yüzden peteklerini altıgen şeklinde yapmasının akıllıca olacağını nereden
bilebilir?
Bu yaratıcısının ona ilham ettiği bilgiden başka bir şey değildir. Allah subhanehu ve teala şöyle buyurmaktadır:
“Rabbin bal arısına şöyle vahyetmiştir: ‘Dağlardan, ağaçlardan ve çardaklardan kendine evler edin. Sonra her
çeşit meyveden ye ve Rabbinin (sana ilham ettiği) yoluna boyun eğerek gir.’ Karınlarından, kendisinde insanlar
için şifa bulunan muhtelif renklerde bal çıkar. Şüphe yoktur ki bunda, düşünen kimseler için mutlaka bir ibret
vardır.”(Nahl Suresi, 68-69.ayet)
Işte tüm bunların bilgisini onun fıtratına koyan, ona ilham eden yüceler yücesi Rabbimizdir. Arının yaptığı sadece
tabiatına konmuş bu bilgiler doğrultusunda hareket etmektir.
Kardeşlerim, Rabbimiz arı örneğindeki gibi bizimde O’na en güzel şekilde kulluğumuzu yerine getirebilmek için
gerekli bilgileri tabiatımıza yerleştirdiğini yemin ederek bize haber vermektedir. Ilgili ayetler şöyledir:
Nefse ve onu şekillendirene,
Sonra da ona kötülüğünü ve takvasını ilham edene yemin ederim ki,
Nefsini temizleyen iflah olmuş, onu günâh ile örtüp gizleyen de hüsrana uğramıştır. (Şems Suresi,7-10.Ayetler)
Rabbimiz başka bir ayetinde insanlar icin iki yol belirledigini, bu yolları acık ve belirgin bir şekilde kendilerine
gösterdigini haber vermektedir. Buradaki göstermekten kasıt, bu iyi ve kötüden oluşan iki yolun bilgisinin her
insanin tabiatına konulmuş olmasıdır.
Onun için iki göz, bir dil, iki dudak yaratmadık mı?
Ona iyi ve kötü iki yol göstermedik mi? (Beled Suresi, 10.Ayet)
Işte kardeşlerim, bizim vicdan diye isimlendirdiğimiz bu duygunun içerisine Rabbimiz bize yaşamımız boyunca
yol gösterici bir ibre vazifesi olacak bilgiler yerleştirmiştir. Her birimiz vicdan duygusu ile yaptığımız şeylerin iyi
veya kötü olup olmadığını biliriz. Yaptığımız iyi şeyden huzur duyar, kötü şeydende rahatsızlık, iç huzursuzluğu
hissederiz. Hani “Hiç mi vicdan yok sende?”, “Vicdanı körelmiş bunun..”, “Ne vicdanlı insanmış..” gibi söylemleri
mutlaka duymuşsunuzdur. Bu söylemler bizim içimizde olan bu duygunun dilimize yansıma şekilleridir.
Günümüzde internasyonal ahlak kuralları dediğimiz şey, Allah’ın insanların vicdanına yerleştirmiş olduğu bu
bilgilerin adıdır. Aslında vicdanımız Rabbimize karşı kulluğumuzu yerine getirirken bizim en önemli yol göstericimiz
ve yardımcımızdır.
KURTULUŞUMUZUN VESİLESİ ANCAK ALLAH’A KULLUKTUR
Değerli kardeşlerim, yukarıdan bu yana anlatmaya çalıştığımız hususlar dünyaya gelen her insanın yaratıcısını
bilecek, tanıyacak ve O’na kulluk yapabilecek bir donanımla geldiğini ortaya koymaktadır. Bu donanım Rabbimize
verdiğimiz sözün gereğidir. Fakat Rabbimiz katında bize değer kazandıracak, ebedi kurtuluşumuza vesile olacak
olan sahip olduğumuz tüm bu donanımla kendisine asla şirk kosmamamızdır. Rabbimizin bizden istediği budur.
Bunu da nasıl gercekleştireceğimizi kitaplar indirerek, resuller göndererek bize açıklamıştır.
Her insanin kelimeyi şehadeti (yani yaratıcı olan Rabbin, ibadete layik olan tek ilah olduğunu, O’ndan başka hiçbir
ilahın ibadete layik olmadığını) kabul ederek girdiği bu daire sorumluluğumuzun ikinci aşamasıdır. Bu aşamada
Allah’ın resulleri ile gönderdiği kitaplara iman etmemiz, gönderilen bu emir ve nehiylere itaat etmemiz ve
yaşamımızı bu kurallar çerçevesinde idame etmemiz yaratılışımızın amacıdır. Bunada Islam literatüründe 2.Misak
diyoruz.
Bizi Firavundan, Mekke müşriklerinden, yahudi ve hristiyanlardan ayıracak olan şeyde bu aşamadaki
kulluğumuzdur. Çünkü yaratıcıyı bilme ve kabul etme tüm insanlığın üzerinde ortak bulunduğu bir durumdur.
Zaten bu şekliyle olan imana Firavunda, Mekke müşrikleride, Yahudi ve Hristiyanlarda sahipti. Bu şekliyle iman
bize ebedi saadeti kazandırmak için asla yeterli değildir.
Kardeşlerim, yazımızın başına dönerek toparlayacak olursak, daha ruhlar alemindeyken Rabbimize bir söz vermiş
ve bu sözün gereğini yerine getirmek icin dünya sahnesine gönderilmişiz. Rabbimize verdiğimiz bu sözün özüde
sadece kendisini ilah olarak kabul etmemiz, O’ndan başka hiçbir ilahın ibadete layık olmadığını ikrar etmemiz ve
bunu sözlerimizle, düşüncelerimizle, niyetlerimizle ve davranışlarımızla ispat etmemizdir. İşte bunun adına da Islam
literatüründe TEVHİD denir. Haftaya inşaAllah tevhidin içeriğine değinelim.
Rabbim sahip olduğumuz tüm donanımları en iyi şekilde değerlendirmeyi ve verdigimiz söze sadık kalabilmeyi bize
nasip etsin. Amiiin.
Saliha Yildiz
Allah razi olsun Saliha cigim.Sade imanin bile yeterli olmadigini yazmissin buna ragmen etrafda ne kadar cok imansiz var.Allah colugumuzu cocugumuzu imansizlardan korusun.Allahim bize verdigin imanimizi elimizden alma sorumluluklarimizida tam anlamiyla yerine getirebilmemizi nasip et.Amin.
BeğenBeğen
Hepsi birbirinden faydalı paylaşımlarınız için çok teşekkür ederim.Her gün düzenli olarak takip ediyorum.
BeğenBeğen
günaydın yazınızda ki kalu beladan beri sözünüz bana göre yanlış çünkü bu toplum müslüman değil.kendinilerini öğle görüyorlar.kur’an’ı kerim’de maide 44 de KİM ALLAH (c.c) İNDİRDİĞİYLE HÜKMETMESSE ONLAR KAFİRDİR. buna benzer bir çok ayet var ALLAH(c.c) nun indirdiği hükümle ilgili nisa 60\61\65 yusuf 40 bakara 256\257
BeğenBeğen
Selamun aleykum Meryem kardesim, altta bu ayetleri yazdiginiza göre inanan ve imani ile amel eden birisiniz. Selamin bu dinde ne denli bir öneme sahip oldugunuda bilmemeniz mümkün degil. Hakkinizi helal edin ama bana selam vermeyisiniz veya selamimi almayisiniz beni müslüman görmediginizden dolayimi?
Meryem kardesim, yazida elestirmis oldugunuz bölümü bir daha okumanizi rica ediyorum, cünkü bende yazinin devaminda bunun yanlis bir söylem oldugunu, dogru olanin sorumluluk olmasi gerektigini belirttim. Ama ben dogru olanin bu oldugunu söylerken sizin gibi bu toplumu kafir olarak gördügümden degil, bilmediklerinden bunu belirtme ve düzeltme ihtiyaci hissettim.
Sizin hangi sebeble bunu yanlis gördügünüzüde merak ettim. Acaba bize aciklayabilirmisiniz?
BeğenBeğen
Meryem Hanim siz müslüman olan insana kafir derseniz kendinizi tehlikeye sokarsiniz. Seriatla yönetilmeyen toplum kafirdir diye bir yerde yaziyor mu? Ben Amerikada yasiyorum müslümanim. Siz Türkiye de yasiyorsunuz müslümansiniz. Kendine müslüman diyen birine hayir sen müslüman degilsin denmez! Sizin amaciniz müslüman olarak müslümanligi yaymaktir. Kafirim demiyen insani sen kafirsin deyip dinden ve dindar insanlardan sogutmak degildir. Asiri uçtasiniz! Islam Orta yoldur.
BeğenBeğen
Saliha abla yazının senin olduğunu bilmiyordum .Biraz okuduktan sonra Kesin bu Saliha ablanın yazısı dedim:)baktım gerçekten öyleymiş.Cahide ablayla yazılarınızı ayırt edebiliyorum .Kaleminize sağlık güzel bir yazı olmuş.
BeğenBeğen
Allah razi olsun kardesim. Dua edin Rabbim isabet ettirsin.
BeğenBeğen
Sizin yazılarınız da çok güzel bilgiler için teşekkürler meğer yüce dinimizle ilgili ne kadar az bilgiye sahipmişim.İnsan bilgiye ulaştıkça gözü daha bir açılıyor.Ayrıca hadisler ve ayetlerle kaynak göstermeniz de çok faydalı oldu.Sağ olun var olun.Allah razı olsun
BeğenBeğen
Selamun Aleyküm iyi haftalar diliyorum cümlenize.Saliha hanım Allah razı olsun yine güzel bir yazı ile haftaya giriş yaptınız.Yazınız beni geçmiş lise yıllarıma götürdü,bu konuyu edebiyat dersinde öğretmenimizle işlediğimizi dün gibi hatırlıyorum.İçinde maneviyat boşluğu olan arkadaşlar bir an önce zil diye sabırsızlanırken,bense bu konuları işlerken hem huzur bulur hemde kendime ders çıkarırdım.Bakıyorum da etrafımız bu konularda bomboş.Bu dünya böyle geldi böyle gider zannediyorlar.Cahiliye dönemi hala devam ediyor.Rabbim eşimizle çocuklarımızla annemiz babamız ve akrabalarımızla islamı tam anlamıyla yaşayanlardan eylesin.Amiiiiiiiiiiiiin.
BeğenBeğen
Amiiiiiiiiiiin:-) 🙂 🙂
BeğenBeğen
Aleykum selam ve rahmetullah ve berakatuhu Serpil kardesim, amiin.Onlar öyle zannediyorlar ama isin gerceginin hicde öyle olmadigini görüyoruz. Onlarin durumu basini kuma gömen deve kusundan farksiz. Görmemezlikten gelerek kendileri icin belirlenen programi degistirebileceklerini düsünüyorlar. Rabbim o kardeslerimizede ne icin var oladuklarini ve varliklarinin ne üzere planlandigini farkettirsin.
MasaAllah siz kücük yaslardan bu yana fitratinizin sesine kulak verenlerdensiniz sanirim, Rabbim son aniniza kadar sizi öyle kilsin. Amiiin.
BeğenBeğen
Allah sizden razı olsun kardeşlerim bu siteyi ancak işyerindeyken takip edebiliyorum.Bu sabah geldim ilk işim cahide ablanın bloğunu takip etmek oldu.yazılarını sindire sindire okudum inşaallah okuduklarımdan ders alıp yolumu ona göre çizer.davranışlarıma da yansıtırım.
BeğenBeğen
Sevgili kardesim is yerindeyken sadece isinizi yapmaniz için is veren size ücret ödüyor. Izin almaniz lazim dini bir sayfayi dahi okumak için veya ise erken gelip is saati baslamadan veya is saati bittikten sonra girip okumaniz lazim ki isverenin size hakki geçmesin. Helali den para kazanmak için is saatinde sadece is verenin isini yapin. Namaz konusu farz oldugundan ve vaktinde kilinmasi gerektiginden bu söyledigimin disindadir. (Butun farz ibadetler gibi)
BeğenBeğen
Allah senden razı olsun saliha kardeşim çok güzel bilgiler bunlar. Rabbim hepimize verdiğimiz sözde durmayı nasip etsin inşallah.
geçen hafta burada evlilik üzerinde çok duruldu. bazı yorumlardan dolayı benim aklıma kader konusu çok takıldı. bu konuyu saliha kardeşim uygun görürse uzun bir şekilde anlatır yada kısaca cevap verebilir.
kader hakkında çeşitli kaynaklardan farklı ama birbirine çok yakın bilgilere sahibiz. saliha kardeşimin ve buradaki kardeşlerimin blgilerine dayanarak ben bu konuda kafama takılanları merak ediyorum ve benim bilgilerim doğrumu diye emin olmak istiyorum.
mutlak kader nedir? sadece doğum ve ölümmü mutlak kaderdir yoksa evlilikte mutlak kadermidir?
insanların evlenecekleri kişiler zaten kaderlerinde yazılımıdır?
sebepler bunu değiştirebilirmi?
mesela diyelimki bir kızla bir erkek evlilik düşünüyorlar. kızın hiç haberi olmadan siz erkeğe karşı kızı kötü gösterip buna engel olmaya çalışıyorsunuz. kızın hiç bir günahı olmadığı halde ve çok iyi bir insan olduğu halde erkek evlilikten vazgeçiyor ve bundan kızın haberi olmuyor. yada tam tersi, erkeği kötü gösterip araya giriyorsunuz.
bu durumda, onlar birbirinin nasibi ve kaderi olmadığı için zaten evlenemeyeceklerdir sizin yaptığınız buna sebep değildir,
yada, siz ne yaparsanız yapın istediğiniz kadar kötü gösterin eğer onlar birbirinin nasibi ve kaderi ise, yani evlenecekleri Allah katında zaten yazılmış ise buna ne siz nede bir başkası asla engel olamaz, o an vazgeçse bile erkek yada kız dönüp dolaşıp yine onunla evlenir mi? böylemidir?
burada okuduğum yorumlarda gördüğüm kadarıyla evlilik konusuna farklı bakış açılaları var. kimisi bu adam benim kaderimdi ve çekiyorum diyor. kimisi, yanlış evlilik yaptım büyüklerimi dinlemedim keşke onunla evlenmeseydim diyor.
buna bir açıklık getirmek için bana kısaca cevap verirsen yada bu konuyu uzun anlatırsan sevinirim kardeşim.
BeğenBeğen
vakit geç oldu yorumlara bakmadan çıkayım diyordum yine tutamadım kendimi şöyle bir göz atıyım dedim,iyi ki de bakmışım.çoğu zaman olan birşey oldu:arkadaşlarla bugün veya çok yakın bir zamanda konuştuğum bir mevzu bu sayfada cevabıyla karşıma çıktı yine.hülya hanıma bu sorusundan dolayı çok teşekkür ediyorum.çünkü 6 yıldır içimde bu sorunun cevabnı bulmaya çalışıyorum.üstelik daha 3-4 gün önce arkadaşlarla konuşurken acaba evlilik olayının ne kadarlık bir kısmı kaderde belirlenmiş çok merak ediyorum diye sormuştum.ben hep insanın doğumu ölümü ve kimle evleneceği daha anne karnındayken yazılırmış bilgisiyle kendimi teselli ediyorum.çünkü eşimi ilk gördüğm gün yaptığım tüm tesbitlerin ne kadar doğru olduğunu hayretle izliyorum 6 yıldır.ve her zaman bu kadar görebilmişken neden bazı şeyleri de öngöremedim?diye sormaktan alıkoyamıyorum kendimi.o ara başka alternatifler de vardı önümde ama kardeşimin de fikrine hak vererek diğer tarafı tercih edersem ilerde bir ömür boyu ailemin sitemini çekmiyeyim demiştim.neyse bununla da bitmiyor.annem eşimin iyi yönlerini görünce onun referans olduğu bir akrabasına da kardeşim istemediği halde ısrar ede ede kardeşimi verdi mi?üstelik kardeşimin peşinden küçük yaşlardan beri koşan koşana.öyle bir kız yani.güya zavallı annecağazım ben çektim evlatlarım çekmesin dedi ama sonraki pişmanlığını hiçbirimiz dindiremedik.kardeşim kaç kere boşanmalardan döndü.ve annem sürekli ben sebeb oldum,niye böyle yaptım?o kadar beni uyaran olmasına rağmen sanki kör saır oldum diyordu.aramızdaki akrabalıktan dolayı da onlardaki her fırtına bize şiddetli dalgalar olarak vurdu…..anlatacak çok şey var ama uzatmak istemiyorum.şu anda bile gayet uzun olmuş;hakkınızı helal edin.ama bu sorunun burda karşıma çıkması boş değil,hiçbir şeyin boşuboşuna ve tesadüfen olmadığı gibi…cevapları merakla bekleyceğim.çünkü burda okuduğum yazılarla hayatımda bakmayı ihmal ettiğim ne kadar önemli açı noktaları olduğunu farkettim.hepinizden Allah razı olsun
BeğenBeğen
Sükran kardesim, bende simdi Hülya kardesime cevap yazip sayfayi yeniledigimde sizin yorumunuzu gördüm.
Sizinde dediginiz gibi Kainatta hicbir sey tesadüf degil. Hepsi belli bir planin ve programin sonucu olarak yaratilis sahnesine cikiyor. Kendisinin bilgisi ve izni olmadan bir yapragin dahi yere düsmedigini haber veriyor bize Rabbimiz. Bu sebeble olaylara bu yönlü bakmamiz iman ehli kisilere yakisandir zaten.
Ama bu noktada sunu ayirdetmemiz gerekir ki, biz yukaridaki yazida da bahsedildigi gibi, bize verilen tüm bilgiler ve kabiliyetleri dogru istekamette kullanarak, kararlarimizi ve tercihlerimizi yapmak zorundayiz. Biz cesitli zaaflarimizin ve zayifliklarimizin sonucu olarak verdigimiz kararlarin sorumlulugunu ne bir baskasina nede Allah’a atamayiz.
Dünyada basimiza gelen her olay aslinda bir imtihandir. Bu olaylarla karsilastigimiz zaman verdigimiz tepkiler bizim hayatimizi belirler. Tabii bunlar hep Allah’in bilgisi, dilemesi ve yaratmasi dahilindedir.
Biz bir olayla karsilastigimizda o noktada yapmamiz gereken en dogru sey ne ise yapmayip, yapmak icin gerekli mücadeleyi vermeyip, her türlü gayreti göstermeyip, sonrada bu gayretsizligimizin ve pasifligimizin faturasini ne bir baskasina nede Allah’a cikarmamaliyiz. Bizim yanildigimiz nokta daha cok hep burasi oluyor. Sanirim bu birazda bizim isimize geliyor. Yanlislarla yüzlesip, ders cikarip, tekrarlamamak icin bir seyler yapacagimiza sucu birilerine atmak bize kolay geliyor.
Siz ve kardesiniz icinde bulundugunuz durumu iyi analiz edip bunu nasil müsbet yöne cevirebilirsiniz, bu durumdan nasil hayir ortamlari olusturabilirsiniz bunun cabasi icinde olun. Bunu yaparkende Rabbinizden yardim isteyin. O mutlaka sizi her an gören ve duyandir. Sizi sizden cok düsünendir. Size karsi cok merhametli olandir. O’na güvenin. O sizi asla yari yolda birakmaz yeterki siz kullugunuzu ona sunmaktan vazgemeyin.. Selametle kalin.
BeğenBeğen
Şükran hanım isminizi görünce Edebiyat öğretmenim ve tarih öğretmenim Nurcan ve Fikret PAKIR geldi onlarda bana hep Şükran kesiran derlerdi öğretmenlerimi çooook seviyorum nerede olduklarını bilmesemde.
BeğenBeğen
Allah hepimizden razi olsun Hülya kardesim, yazilarda sirasi geldiginde kader konusunada deginilecek insaAllah ama ben sorulariniza kisaca cevap vermeye calisayim insaAllah.
Hülya kardesim, kader konusunda su 4 esasi bilmemiz gerekir. Bunlar:
1. Allah subhanehu ve teala’nin bilgisi ki, Allah’in bilgisi ezeli ve ebedidir. yani zaman mefhumunun disindadir.
2. Yazmasidir.Allah subhanehu ve teala kainatta olmus ve olacak her seyi bilir ve bu bildiklerinide yazmistir.
3. Kainatta olan her seyin O’nun dilemesine bagli oldugudur. Yani bizim tercihlerimizi dilerse yaratir, dilerse yaratmaz.
4. Kainatta olan her seyin yaraticisi Allah’tir. Kulun iyi ve kötü tüm yaptiklarini o yaratir.
Bu genel bilgilerden sonra kardesim,
Mutlak kader denilen sey insanin kendi iradesi ve tercihiyle secme hakki bulunmadigi seylerdir. Mesela; hangi anne ve babadan dogacagi, hangi milletten olacagi, vücudunun ve azalarinin sekli vs. gibi konular mutlak kaderdir. Ama evlilik mutlak kader degildir. Insan evlenecegi kisiyi kendi tercihi ile belirler.
Islam’da kul yaptigi tüm iyi ve kötü seylerin sorumlusudur. Yaptigi zerze kadar iyiligin mükafatini, kötülügünde cezasini görecektir. Bu sebeble hickimse yaptigi bir seyin sorumlulugunu üzerinden atarak o sorumluluktan kurtulamaz. Örnek veridiginiz iki insanin arasini acanlarda böyledir.
Insan bir sey hususunda kendi iradesi ile tercihde bulunur ve bunun gerceklesmesi icin elinden gelen her seyi yapar. Yapmasida lazimdir. Ama yaptigimiz her seyin Allah’in dilemesine bagli oldugunuda unutmamamiz gerekir. Bizim tercihlerimiz Allah’in dilemesinden, onayindan gecer. Sonuc olarak istedigimiz bir sey tüm gayretlerimize ragmen gerceklesmediyse Rabbimizin bir bildigi vardir diye düsünmek gerekir. Cünkü O’nun ilmi bizim bilgimizin cok cok üstündedir. Zaten Rabbimiz ayetinde “sizin hayir görüdügünüzde ser, ser gördügünüzde hayir olabilir” demiyor mu?
Yani kardesim, hicbirimiz kendi irademizle yaptigimiz tercihlerin sonucunu kadere atamayiz. Bunlar bizim sorumlulugumuzdadir. Bunlarin iyi veya kötü sonuclarina katlanmamiz gerekir. Tabi bu noktada da keskeler siralayarak seytana kapi aralamamiz yerine, sonuc olarak icinde bulundugumuz durumun yinede Allah’in dilemesi ve yaratmasindan gectigini düsünerek, hayra yorarak düzeltme cabasi icine girmemiz grekir. Sucu kadere atmak bizim durumumuzda bir sey degistirmez.
InsaAllah sorularina verdigim cevaplar isabetli olmustur. Yinede sormak istediginiz bir husus olursa cekinmeden sorabilirsiniz kardesim. Allah’a emanet olunuz..
BeğenBeğen
Allah razı olsun saliha kardeşim, cevapların çok bilgilendirici. inşallah bu konuyu daha detaylı konuşabiliriz.
mutlak kader konusunda benimde bilgilerim seninkiler gibiydi. kişinin hangi anne ve babadan olacağını bilmemesi, hangi milletten olacağını bilmemesi mutlak kaderdir. ama işte ben tam burada takılıp kalıyorum.
madem kişinin anne ve babası önceden belirlenmiştir, o halde bu anne ve baba mutlaka bir araya gelmelidir ki o kişi dünyaya gelebilsin. buna bağlı olarakta, bu anne ve babanın o kişinin dünyaya gelmesi için bir araya gelmesi gerekiyorsa, evlilikte bir mutlak kader olmuyor mu?
faydalı bilgilerin ve samimi cevapların için Allah senden razı olsun.
BeğenBeğen
Amiin kardesim, Rabbim hepimizden razi olsun. Burda birbirimizin vesilesi ile ilmimizi gelistirmeye calisiyoruz. Rabbim bizi muvaffak kilsin.
Evet dediginiz dogru ama burda bizim üzerinde durmadigimiz, kavrayamadigimiz sey sanirim Rabbimizin ilmi, bilgisi. O’nun bilgisi zaman üstüdür. Zaman kavrami bizim icin gecerlidir. Allah subhanehu ve telal ise ezelden ebede kadar olacak seyi bir an gibi bilir. Mesela biz evlenmeden önce kiminle evlenecegimizi bilmeyiz. Damadimizin, gelinimizin, esimizin kim olacagini bilmeyiz. Bunu ancak yasadigimizda, yani olay gerceklestiginde ögreniriz. Ama Rabbimizin ilmi, bilgisi öyle degildir. Ezelden ebede kullarinin ne yapacagini bilir. Yani insanligi yarattigi andan itibaren kiyamete kadar, kimin kiminle evlenecegini bildigi icin öyle yazmis ve dogan cocuk icin bu mutlak kader olmustur. Burda sunu tekrar vurgulamak isterimki O bizim ne yapacagimizi bildigi icin yazmistir. O yazdigi icin biz yapmiyoruz. Ve öyle dahi olsa biz O’nun ne yazdigini bilmiyoruz, yinede her hususda bize belirlenen ölcüler cercevesinde en iyiyi, en dogruyu yapma cabasi icinde olmaliyiz.
Bu noktalarda zihinlerindeki problemleri halledemeyen öyle insanlar varki, Allah’in ilmini yani bilgisini sinirlayarak, kul bir fiili yapmadan Allah onun ne yapacagini bilemez demektedirler. Halbuki Allah kendisinin ilmi disinda bir yapragin dahi yere düsmedigini bize bildirmektedir. Allah insanin kiminle evlenecegini bilmez diyen profösör kimlikli insanlar var günümüzde. Ben hayretler icerisinde kaliyorum bunlari duydugumda acaba diyorum Kur’an okumuyorlarmi? Yada nasil bir okumadirki bu insana bu sözleri söyletir? Idrakler bu kadarmi körelir?
Kur’an’da Allah’in ilminin her seyi kusattigini anlatan sayisiz ayet varken insan bunu nasil inkar eder?
Düsünelim kardesim, ben bir anne olarak dahi cocugum kac yasindaysa, ona kac senelik annelik yapma imknina sahip olduysam bu tecrübeyle herhangi bir sey yapacagi zaman önceden onun ne yapacagini, nasil davranacagini tahmin edebiliyorken, onu yaratan, her zerresine hakim olan varlik kulunun ne yapacagini nasil bilemez? Bilemiyorsa nasil bir ilah?
Böyle Hülya kardesim, Rabbimiz idraklerimizi acsin. Bize dogru seylere, dogru sekilde bakabilmeyi nasip etsin. Selametle kalin..
BeğenBeğen
cahideciğim, ben yorum yazmakta çok zorlanıyorum kardeşim. şu gravatardan kurtulamıyorum. gravatar resmi almıştım ve sonra kaldırmıştım bu sebepten mi yoksa daha evvel biliyorsun çok kısa süreliğine wordpresse aboneliğim olmuştu o sebepten mi bilmiyorum, her yorumumu yazdıktan sonra birde wordpresse onaylatmam gerekiyor. ve eskisi gibi yorumumu yazdıktan sonra, yorumunuz denetim için bekliyor olarak yorumumu göremiyorum.
bunu nasıl düzeltebilirim ve wordpressten nasıl kurtulabilirim? bilgilendirirsen çok sevinirim cahidem.
BeğenBeğen
Canım aslında bunu tam olarak bilmiyorum. Fakat, eğer giriş yaptıktan sonra şifreyi hatırla gibi bir kısım varsa orayı işaretle. Ondan sonra uzun süre şifre sormayacaktır. Belki diğer avatar alan kardeşlerimiz sana yardımcı olabilirler canım.
BeğenBeğen
Aleyküm selam Saliha ablam. Rabbim çıktığın bu yolda sana yardımcı olsun, bizleri senden faydalandırsın. Çok güzel yazılar bunlar. Hepimizin çok ihtiyacı var Allah’a daha da yaklaşmaya. Bu da böyle yazılarla, düşüne düşüne, idrakına vara vara olacak Biiznillah.
“Aralarında hüküm vermesi için Allah’a ve Resulüne çağrıldıklarından, müminlerin sözü yalnızca: demeleridir. İşte kurtuluşa erenler onlardır.” ( Nur-51)
Rasulüllah sallallahu aleyhi vesellem: “Sizden önce ki kendilerine Kitap indirilen iki toplumun: dediği gibi mi demek istiyorsunuz? Tersine: deyiniz.” buyurdu.
Riyazüs-Salihin/170
BeğenBeğen
Amiin Toprak kardesim, güzel dualarin icin Allah razi olsun.
BeğenBeğen
Aleykum selam Saliha hocam veGönül dostları 🙂 Saliha hanım yüreğinize ve ellerinize sağlık 🙂 çok güzel bir çıkış yapmışsınız ALLAH hepinizden ve hepimizden razı olsun 🙂 🙂 Müberracığım nerlerdesin seni göremiyoruz :):) CAHİDE kardeşim ALLAH sendende razı olsun bize mikanı verdiğin için 🙂 selametle
BeğenBeğen
Müberracığın eşşek gibi ders çalışıyor zeymuran abla 😀 Ama merak etme yarın 1de canlısını göstercem sana 😀
BeğenBeğen
assalamu aleykum ve rahmetullahi ve berekatu,canim kardesim ,bazen bir kisim insanlarla karsilasiyoruz ki ”cocugumu hic bir dine mensup olarak yetistirmek istemiyorum”ben elimden geldigince ona hayati ogreteyeyim diye cabaliyor.Bilmedigi sey biz insanlarin ALLAHin bizleri ne icin yaratip ,ftratimizin ne oldugu.Ama ona ogretmedigi fitrati yaradilis gayesi bir yerlerden cikip karsina dikiliveriyor.ve islamda butun sorularinin cevabini buluyor.Bu dusunen insanlar icin ne guzel.
cahidemden ve senden ALLAH bin ker razi olsun ne kadar guzel yazilar boyle .ALLAH ilminizi artirsin bizleride Ona layik kul olmak nasip etsin amin fiemanillah londradan hatice
BeğenBeğen
Aleykum selam ve rahmetullahi ve berakatuhu canim kardesim, ne güzel özetlemissin konuyu bir cirpida. Sanirim biz gayri müslim bir toplumun icinde yasadigimiz icin bunu daha iyi gözlemleyebiliyoruz degilmi?
Her türlü sapkinligin bulundugu bir ortamin icinde de olsalar, fitratlarinin nasilda insanlari yönlendirdigini, nasil sorguladiklarini yakinen görüyoruz. Tabii bu vicadinin sesine kula verenler icin gecerli oluyor. Yoksa vicdaninin sesine kulagini tikayanlar bu hidayete asla sahip olamiyor. Ama bu vesile ile sunu anliyoruz ki, Rabbimiz bize sadece kendisine kul olabililmemiz icin gerekli her seyi vermis. Bizim sadece o yöne yönelmemiz gerekiyor.
Kizimin alman arkadaslarindan bir tanesi müslüman olmus 17 yasinda. Babasi din düsmaniymis. Suan müslüman oldugunu ailesinden gizliyor. 18 yasina girdiginde söyleyecek insaAllah. Din düsmani bir babadan Müslüman bir kiz olabiliyor. Aileler nasil olursa olsun kisi ergenlik cagina girdiginde bu fitrat isliyor. Dua edin sizde kardeslerim Rabbim o kizimizin yardimcisi olsun.
BeğenBeğen
yine önemli bir konuya asla itirazımızın olamayacağı sağlam delillerle etraflıca değinmişsiniz. kaleminize ve yüreğinize sağlık saliha hanım. Rabbim ilminizi artırsın.
BeğenBeğen
Amiiin kardesim. Rabbim hepimizi ilmimizle amil olanlardan ve sükrünü eda edenlerden eylesin.
BeğenBeğen
ALLAH razı olsun yazınız çok bilgilendirici ve tefekkür ettirici.Rabbim ilminizi artırsın.(Amin)
BeğenBeğen
kimi fıtratlar uysaldır.ben soz vermişim,kul olmalıyım der..
kimi fıtratlar asidir.ben soz verdiğimi hatırlamıyorum,bu kinsanı kandırmacadır.insan hatırlamadığı seyden mesul olamaz der..
BeğenBeğen
Evet Huri kardesim, Aslinda Allah hepimizin fitratini bu hususda esit yaratmistir. Ama yazidaki hadisde de gectigi gibi annesi, babasi ve cevresinin bu kisi üzerindeki tesiri, hayati boyunca yasadigi olaylara verdigi tepkiler insanin fitratinin degismesine sebeb olabilir. Ama asil olara asla kaybolmaz.
Biz bu sözlesmeyi hatirlamiyoruz. hatirlamadigimiz seyden nasil mesul tutuluruz sözünü Islami camiadan dahi söyleyen insanlar var. Ayet ve hadisleri akillarini ölcü alarak anlamaya calisan ve bunu ölcü kabul ettikleri icin akilarinin almadigi seyleri ya tevil edip farkli anlamlar yükleyen, yada inkar edenlerde böyle söylüyor. Bu olay bizzat gerceklesmis olamaz. Bizzat gerceklesmis olsaydi bunu mutlaka hatirlardik diyorlar.
Halbuki ayetin sonu böyle düsünenlere tamamen bir reddiye seklindedir. A’raf 172. ayetin sonunda Rabbimiz bu sözlesmeyi kiyamet günü “bir rabbin varligindan haberimiz yoktu demememiz icin bu sözlesmeyi bize delil olarak kullanacagini söylüyor. Bu bizzat gerceklesen bir olay olmasaydi, Rabbimizin bunu bize delil olarak sunmasi anlamsiz olmazmiydi?
BeğenBeğen
ahh bu akıllar…bazen nekedar müziç bir hale donusuyor….bir keşfedilse aklın mürşidi rabbani olduğu….
BeğenBeğen
Allah razı olsun Saliha Hanım…
BeğenBeğen
Saliha yildiz hanimin yazdigi bu yaziyi bizimle paylastiginiz için Allah razi olsun. Bu konu hakkinda çok bilgi sahibi olmadigimiz bir konu olmasi sebebi ile kolay bir konu degildir. AMA bilmemiz gereken kadari bizden Rabbimizin ruhlar aleminde yani dünyaya gönderilmeden evvel Kendisini bizim Rabbimiz olarak tanitmis ve bizimde onun tek Rab tek yaratici tek ilah oldugunu Kabul etmis olmamizdir. Saliha hanimin örnekleri bu konuda cok güzeldir. Yalniz bir noktada ondan ayriliyorum. Firavunun, müsrik Araplarinda Allah’in tek olduguna sahitlik ettiklerini bu konuda bizimle 1. Misak hususunda esit konumda olduklarini yazmis. Iste burada Saliha hanimla ayni düsünmüyorum. Firavun kendisininde ilah oldugunu idda etmisti, müsrik Araplarda putlarin da ilah olduklarini idda etmisti. Yani onlar Allah’a ortak kosmuslardi. Biz ise asla bunu yapmadik. Onun için durumumuz onlarla ayni olamaz. Onlar birinci misakta Allah’in tek ilah oldugunu kabul etmemisler ki bu dünya da da baska ilahlar edinmisler. Onlarda Elest Bezminde tabii vardi AMA daha orada bizden ayrildiklarini ve secdeye gitmediklerini düsünüyorum. O sebeplede Dünya ya müsrik bir aileden geldiler. Biz ise müslüman bir aileden geldik. Dedigim gibi isin detaylarini cok bilmiyoruz. AMA siradan müslümanlarin detaya inmesinede bu konuda gerek olmiyabilir ki sadece bir ayetle Rabbimiz bu konuyu geçmis. Bilmemiz gereken bu toplantinin Dünyaya gelmeden evvel yapildigi ve bizim orada olup La Ilahe illallah yani Dinimizin en önemli ve ilk sarti olan Tevhidi kabul ettigimiz ve Rabbimizi tanidigimizdir. Ve bunu yalanliyamiyacagimizdir. Rabbimize itaat etmekle yükümlüyüz! Aksi bizim için düsünülemez.
BeğenBeğen
Yorumunuz icin Rabbim sizdende razi olsun Fatima kardesim, bu konu dediginiz gibi toplumumuzda hakkinda genis bir bilgi sahibi olunmayan bir konu. Ama bizim bilgi sahibi olmayisimiz bu konunun dinimizde etraflica anlatilmadigini göstermez. Bu dini topluma sunan kisilerin bu bilgileri insanlara aktarmadigini gösterir.
Sizde takdir edersinizki rab, ilah ve Allah kavramlarinin anlamlari farkli farklidir. Tüm insanligin ruhlar aleminde istisnasiz kabul ettikleri sey bir Rabbin varligidir yani bir yaraticinin. Allah ise ancak vahiyle bilinen bir isimdir. Bütün insanlik bunu ruhlar aleminde kabul ve itiraf etmistir. Onun icin Kur’anda hep ibadeti sadece yaratma özelligine sahip bir ilahin hakettigine vurgu yapilir. Mesela “sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk edin” denir.
Ruhlar alemindeki verdikleri söz itibari ile tüm insanlik esittir. Firavunda, mekke müsrikleride, yahudi ve hristiyanlarda bu sözü orda veren, itiraf eden kimselerdi. Evet haklisiniz Firavun ilahlik tasladi ama bunu bir Rabbin varligindan haberi olmadigi icin yapmadi. Inadindan ve küfründen dolayi yapti. Mekke müsrikleride aynidir. Onlarda bir Rabbin varligindan habersiz degillerdi sadece inandiklari ilaha ortak kosarak inanan insanlardi.
Fatima kardesim, ruhlar alemindeki sözlesmede tüm insanlik istisnasiz bu sözü verdi. Orda bu sözü kabul etmeyen hic olmadi. Insanlarin geldikleri ailenin dini önemli degildir. Islam bir miras degildir. Müslüman bir aileden gelip, inkar eden ve müsrik yada kafir bir aileden gelip iman eden cok insan vardir. Bu tamamen verdikleri sözün sorumlulugunu yerine getirmek icin insanlarin gönderildigi dünya hayatinda, fitrat ve vicdanlarinin sesine kulak verip vermemekle alakalidir. Bu sese kulak verip Rabbinin kendinden bekledigi kullugu yerine getirmek icin O’nun indirdigi kitaplara ve gönderdigi peygamberlere inananip inanmamasiyla alakalidir. Yoksa Rabbimiz müslüman bir aileden dogdugumuz icin ne bizi kayirmis, nede müsrik veya kafir ailelerden dogan kisilere zulmetmistir. Rabbimiz adalet sahibidir.
BeğenBeğen
Aleykumselam Salha kardesim,ALLAH razi olsun,ilmine kuvvet versin…
Evet belki de Rabbimize verdigimiz sözü hatirlamiyoruz,bunlari ayet ve hadislerden ögreniyoruz ama herhangi bir imtihana,musibete maruz kaldigimizda da ilk olarak el acip Rabbimize yöneliyor,O´(c.c)ndan yardim bekliyoruz..Bu da islam fitrati üzerine dogdugumuzun en acik göstergesidir…
Rabbimizin gösterdigi dogru yollarda yürümekle ,emir ve akidelerine uymakla ancak yaptigimiz misaka sadik kaliriz,RABBIM bu istikamet üzere bizlere yasamayi nasip etsin insaALLAH…
Dua ile…
BeğenBeğen
Ve Aleykum selam ve rahmetullah Saliha hanım kaleminize sağlık…
Nacizane bizde bir kaç söz ekleyelim:
Allah’u Teala tek Allah inancı fıtratı üzere insanı yarattı Tek RAB ORTAĞININ OLMADIĞININ ikrar etmemiz gerektiğini insanoğlu delilleri görüyorb unu inkar etmesi mazeret olamaz bunca şey boşuna mı yaratıldı bunun bir kudret sahibi olduğunu akıl nasıl idrak edemez bir hadisi şerifte:
Enes b. Mâlik, Resulullah (s.a.v.)’in bu hususta şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir:
“Allah Teâlâ cehennemliklerden azabı en hafif olana şöyle diyecektir: “Yeryüzünde,ne varsa hepsi senin olsaydı şimdi onları verip kendini kurtarmak ister miydin?” O kişi ise “Evet” diyecektir. Bunun üzerine Allah ona: “Sen, Âdem’in sulbünde iken ben senden, bundan daha kolayını istemiştim. Bana ortak koşmamanı istemiştim, fakat sen, ortak koşmaktan direttin.(Buhari, K. el-Enbiya bab: 1. /Ahmed b Hanbel, Musned, C:3, S: 127)
aklı selim bir fıtrat nasıl inkar edebilir kıyamet günü bu bir mazaret olamaz…
Küçükken ölenler ilk andaki bu sözden dolayı cennete girerler aklı baliğ olan bundan faidelenemiyor hatta müşriklerin çocukları da cennettedir..
Müşrikler veya kendini Rab gören Firavun peygamberlerin gelmediğini ileri süremezler Allah’ı birleyen işaretleri bilmiyorum diyemez Allah insanı tevhit fıtratı üzere yarattı bunu bu şekilde açıkladığı gibi batıldan dönüp hak yola gelmeleri için ayetlerinde de açıklamıştır…Fiemanillah…
BeğenBeğen
Allah razi olsun Hasret kardesim, naklettiginiz hadis cok isabetli olmus. Bende yazima almak isteyip yaziyi daha fazla uzatmamak icin birakmak zorunda kaldigim bir hadisdi. Rabbim ilminizi ve anlayisiniz arttirsin. Sizin bu paylasimlariniz beni cok memnun ediyor. Her birimiz bir duvarin tuglalari gibi birbirimizi tamamlamaliyiz. Allah’a emanet olunuz.
BeğenBeğen
Selam aleykum eline yuregine saglik saliha abla. Cok guzel ve faydali bir yazi. En kisa zamanda yeni yazini bekliyorum.:) kib abla
BeğenBeğen
….
BeğenBeğen
Aleykumselam we rahmatullahi we barakatuhu guzel ablam,hocam. Hoca diyorum cunki hoca diye bilinen bircok muslumanlardan dahada hocasin. Onlar bidatte hoca Sense Kur’an ve Sunnet yolundA bir hocasin benim gozumde. Bunlari seni ovmek icin degil daha cok gercegi belirtmek istedim. Her sohbet Verene hoca denilen bu gunumuzde senin gibisine hayli derim.
Yazini cok begendim,anlamakta zorluk cektiren bir yazinin aksine akici ve verilen ornekler anlamamayi imkansizlastiracak derecede,maashaAllah barakallahu fiiki. Konu siralamalarini iyi secmissiniz bu sekilde in shaa Allah Islam dinini daha iyi anlamamiza yeniden vesile oluyorsunuz. Allah razi olsun. Suna da deginmek isterimki Hani Arinin ornegindeki gibi ve tabiki diger tum hayvanlarada Rabbimiz secme hakki vermemis,sadece biz Insanlara verilmis bu secme hakki. Iste bizim aramizdaki en buyuk farkta bu. Bu farki Idrak etme amaciyla. Sevgiler saygilar
BeğenBeğen
Canim kardesim, düsüncelerinden dolayi Rabbim senden razi olsun. Biliyorum sen gönllünün güzelliginden dolayi böyle söylüyorsun ama hoca kelimesi beni gercekten rahatsiz ediyor. Her birimiz bildiklerimizin hocasiyiz Zeynebim senide güzel bilgilerini burda paylasirken görmeyi ben cok isterim. Selametle kal canim..
BeğenBeğen
Hmmm bende söyleyince çıkışmıştın bana 🙂 Ama ben de seni öyle görüyorum. Ayrıca herkes yaşadığı müddetçe hem öğrenci, hem hocadır. Çünkü hepimizin başkalarına öğreteceği ve başkalarından öğreneceği birşeyleri mutlaka vardır. Ama bazılarının hocalık yönü daha ağır basar. Tıpkı senin gibi 😉
Allah ilmini artırsın, doğrudan ayırmasın kardeşim…
BeğenBeğen
Salihacım yazıların için de yorumların için de çoook teşekkürler..tatlı tatlı anlatışın hepimizi mest ediyor..sen de Cahide de sohbet ihtiyacımızı gideriyorsunuz..Allah razı olsun. Arkadaşlara burdan bir uyarıda bulunmak istiyorum..dün oruçluydum..pazartesileri genelde tutmaya çalışıyorum..Eşimin tüm uyarılarına rağmen sahur yapmadan oruç tutuyordum..bugüne kadar hafif baş ağrısı dışında sorun yoktu..ama dün öyle şiddetli baş ağrısı mide bulantısı yaşadım ki sormayın..akşam 6 dan sonra kıvrandım 7 ye kadar..7 de çok afedersiniz istifra başladı.. 😦 nihayet 7 09 da 2 kaşık çorba üstüne ağrı kesici ile uyuya kalmışım..eşim hesap etti tam 22 saat aç kalmışım..çocuklar da eşim de çok üzüldü halime..eşim bir daha izin verir mi bilmiyorum..günler uzadı siz siz olun sahursuz oruç tutmaya kalkışmayın..bir hurmayla da olsa vücudunuza yardımcı olun..
BeğenBeğen
Sevgili Aspasya kardesim,öncelikle gecmis olsun,ALLAH kabul etsin..
Sahursuz oruc tutmayin demissiniz,dogrudur…Fakat sunu da önemle eklemeliyiz ki Ramazan orucu disinda tuttugunuz nafile oruclarda imsak vaktinde kalkip muhakkak niyet etmeniz gerekmektedir,o gün ki tutacaginiz oruca..Yoksa oruc sahih olmuyor diye biliyorum..Misal Ramazan oruclarinda bazen gece kalkamayip oruca niyet etmedigimizde ertesi günün kusluk vaktine kadar niyet edebiliyorsunuz,fakat bu oruc disindaki nafile oruclarda bu olmuyor,muhakkak niyet etmeniz gerekiyor….Bunu aciklama nedenim belki siz yatmadan niyet ediyorsunuz ama 22 saat ac kalmisim dediginiz icindir..Yanlisim varsa Saliha kardesim veyahut ablalarim düzeltsinler…
Selametle
BeğenBeğen
Güzel ve aydınlatıcı bir yazı olmuş. Bediüzzaman Said Nursi de ”Her çocuk müslüman fıtratı üzerine doğar. Ailesi onu ya Hristiyan veya Mecusi yapar.” Diye belitrmektedir.
BeğenBeğen
assalamu aleykum ve rahmetullahi ve berkatu Hayati farket ,bu bir hadistir Hz. Peygamber (asm.)’in, “Her doğan, İslâm fıtratı üzerine doğar. Sonra, anne-babası onu Hıristiyan, Yahudi veya Mecusi yapar.” (Buhârî, cenâiz 92; Ebû Dâvut, sünne 17; Tirmizî, kader 5)lutfen dikkat edin .peygamber efendimizin soyledigi sozu baskasina mal etmeyin.londradan hatice
BeğenBeğen
a
Bir duzeltme: Esselamu Aleykum, Oncelikle gayretiniz, azminiz ve insanlara Allahin bir ayetini daha ulastirmak icin gosterdiginiz cabaniz icin Allah razi olsun demek istiyorum..Bu yaziya konu olan ARAF SURESI 172. ayete yanlis anlasilmasi uzerine bir uyarida bulunmak istiyorum:
Bu ayette gecen “Allahin insanlardan soz almasi” MISAK olayi “RUHLAR ALEMINDE” gerceklesen bir olay olmadigidir.Lutfen Kur’an-i Kerimi elinize alin ve Ayet metnini tek tek inceleyin:
Rabbin aldigi zaman وَإِذْ أَخَذَ رَبُّكَ
Ademoglundan مِن بَنِي آدَمَ
Sirtlarindan , bellerinden مِن ظُهُورِهِمْ
Zurriyetlerini ذُرِّيَّتَهُمْ
Ve onlari sahit tuttu وَأَشْهَدَهُمْ
Kendi nefislerine karsi : عَلَى أَنفُسِهِمْ
Ben sizin Rabbiniz degilmiyim? أَلَسْتَ بِرَبِّكُمْ
Evet Rabbimizsin.Biz buna sahidiz dediler. قَالُواْ بَلَى شَهِدْنَا
Kiyamet gunu , “Biz bunun farkinda degildik “diyemezsiniz. أَن تَقُولُواْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّا كُنَّا عَنْ هَذَا غَافِلِينَ
Ayet bu sozlesmenin MISAK’in ruhlar aleminde degil , Adem ogullarinin (herbirimiz Adem ogluyuz)“bellerinden nesillerinin alinmasi “ sirasinda oldugunu gosteriyor.Erkekse neslini devam ettirecek TOHUMUN , kiz ise yumurtalarinin salgilanmasi zamani olani BULUG CAGINA girmesi esnasinda gerceklestigini vurguluyor.(Ne Ruhtan ne ruhlar aleminden bahseden tek bir kelime bile gecmiyor.Ruh’un beli olur mu?)Ve cok ilginctir ki ayetin sonu Biz bunun farkinda degildik “diyemezsiniz. Yorumlari okurken gordum ki RUHUMUZ BOYLE BIR SOZ VERDI DE BIZIM HABERIMIZ NEDEN YOK diye gayet samimi ve dogru bir soru soruluyor.
Peki bu sozlesme nasil oluyor:Insan daha cocuk yaslarindan itibaren Allahi aramaya baslar, cevresine sorular sorar.Allahin kainata yerlestirdigi AYETLER i gozlemler cunki bu ayetler herkese esit uzakliktadir , kolayca gozlemleyebilir tipki HZ Ibrahimin sorgulamasi gibi…Yildizi , ayi, gunesi gorur .Bunlari kim yaratti , beni kim yaratti , Rabbim kimdir der..Bulug cagina ulastiginda ise Tam bir teslimiyetle evet bunlarin bir yaraticisi var , O da benim Rabbim der..Ama her insan bunu kesin biir sekilde der.Bazisi bu gercegi orter KAFIR oluR.(kafirin kelime manasi ORTEN demektir ,kalbinde olusan buAllah inanci olmasa neyi ortecek.)Bazisi MUSRIK olur.(ortaklik iki sey arasinda olduguna gore , ikincisi mutlaka ALLAHTIR.)
Malesef bu ayette dogru bildigimiz yanlislardan…Bunu iletmek Allaha kulluk vazifem..
BeğenBeğen
Aleykum selam ve rahmetullahi ve berakatuhu ummuebrar kardesim, öncelikle kendi bakis acinizla bu sekilde görüp uyarma geregi gördügünüz icin tesekkür ederim.
Ummuebrar kardesim, Kur’an’daki ayetleri biz sadece ayetlerin kelime anlamlari ile anlamlandiramayiz. Bu bizi cogu kez Rabbimizin yönlendirmek istedigi istikametten uzaklastirir.
Allah subhanehu ve teala kendilerine indirilen ayetlerini insanlara aciklasin diye peygamberler göndermisdir. Biz müslümanlar ayetleri Allah Resulunden gelen hadislerle anlamaya ve amel etmeye calisiriz. Cünkü Allah subhanehu ve teala ayetlerini aciklama yetkisini sadece Resulune vermis ve bizede O’na uymayi emretmistir.
Bizde bu ayeti Allah Resulunun hadisleri ile bu sekilde anliyor ve acikliyoruz. Sizinde bu ayeti aciklar nitelikte gelen hadisleri okumanizi tavsiye ederim.
Evet insanlarin ruhlar alemini hatirlamadiklari dogrudur. Ama hatirlamadiklari bir seyi kabul etmeyenler genelde akillarini ölcü kabul edip ayet ve hadisleri akillari ile sorguya cekenlerdir. Yoksa Allah ve Resulune iman etmis müslümanlarin böyle bir sorunu yoktur. Onlar bu imanlarinin geregi olarak Rablerinden ve O’nun Resulunden sahih olarak gelen haberleri sorgulamaz, teslimiyet gösterirler.
BeğenBeğen
Selamun aleykum, Saliha hanım.İtina ile yazdığınız güzel yazılarınızdan ben de severek nasipleniyorum Allah razı olsun.Kader konusunda evlilikle ilgili yazdıklarınınz ilgimi çekti.Evlenilecek kişinin Allah katında çok önceden belirlenmiş olduğu görüşü çok yaygındır.Hatta evliliklerin çoğuna bu inanç sayesinde sabır gösterilir.Aksi taktirde,insanın tamamiyle kendi iradesiyle eş seçtiğini düşünecek olursak,sonra sıkıntılar içinde kıvranırken pişmanlıktan delirirdi insan.Nasıl bu hatayı yaptım diye kafayı yerdi herhalde.Öyle bişey ki gelip geçici,bir daha yapmam denecek türden bir pişmanlık değil.İnsanın ömrüne malolan bir hata,ancak kaderimmiş denilerek çekilebilir gibi geliyor bana.Tabii bu konuda ayet ve hadis dayanaklı konuşmadığım için, çok net değilim. Bir ara eşimle bu sohbet ederken, evlenemeseydik hayatlarımız nasıl olurdu acaba diye bir soru sormuştum.O da bana; ruhlar aleminde bizim çocuklarımız yaradılmıştı, o çocukların bu dünyada vücuda gelmesi için ”sen” ve ”ben” eş olmak zorundaydık dedi.(yani senin yumurtan,benim spermim vesilesiyle genetik kodları belirlenecekti) Bu yorum, o ana kadar pek emin olmadığım evlilikte kader konusunda bana mantıklı ve kabul edilebilir gelmişti.
Doğrusunu Allah bilir…
Allaha emanet olun…
BeğenBeğen
Aleykum selam ve rahmetullah Hicran kardesim, bahsettiginiz yazilarda da gectigi gibi, bizim sorumlulugumuz birsey olmadan kullugumuz adina elimizden gelen gayreti göstermek ve en iyisini yapmaya calismaktir. Ama gerceklestikten sonra ise Rabbimizin takdirine razi olmak ve sonucda her tercihimizin O’nun iznine tabi oldugunu unutmayarak bulundugumuz duruma sabir göstermektir.
Allah Resulu bize keske demeyi yasaklamistir ve keskenin seytanin iceriye girmesi icin acilan bir kapi oldugunu söylemistir. Keske sözcügü yerine “kaderallahu sea me feale” diyerek, Allah böyle takdir etti dememizi tavsiye etmistir. Cünkü her nekadar tercihlerimiz bizimsede tercihlerimize müsade eden, onaylayan ve yaratan Allah subhanehu ve tealadir. Yani o izin vermeseydi olmazdi, verdigine göre bizim icin diledigi bir hayir vardir diye düsünmek gerekir. Bu düsünce sekli bizim teslimiyetimizi arttirarak, yasadigimiz olaylari daha kolay atlatmamizi saglar. Dediginiz gibi en dogrusunu yinede Allah bilir.
BeğenBeğen
Cevabınız için Allah razı olsun.Keşke kelimesinin nahoş olduğunu sezgilerimle tahmin ediyordum.Ama yasaklanacak derecede olduğunu bilmiyordum.Sayenizde hem bunu, hemde yerine kullanılması gereken cümleyi öğrendiğim iyi oldu sağolasınız…
BeğenBeğen
selamün aleykun saliha abla ALLAH SENDEN ve diğer kardeşlerden razı olsun bizleri aydınlattığın için ALLAHA emanet ol
BeğenBeğen
Aleykum selam ve rahmetullah, Amiiin kardesim ecmain. sende Allah’a emanet ol.
BeğenBeğen
SelamunAleyküm Saliha Ablacığım ,Cahide Ablacığım ve site arkadaşlarım.. nedense bu aralar öyle okumakla yetiniyorum. Sonra öyle sürekli kafamda kendimle düşüncelere dalıyorum. Çok sıkıntım var böyle herşeyi dağıtıp kırasım dökesim ağlayasım geliyor. O zamanlarda karşımda Cahide abla ve Sen Saliha Abla:)) yaw nasıl bi tesirlisiniz ki asileşmeme engel oluyorsunuz :)) sizin kadar derin bilgilerle donatılmadığım için belkide bu fevrilik… yetişme tarzı. Allah inancımız var Elhamdüllillah teslimiyet çok fazla ama tebliğ aşamasında çok etkili bir donanım yok.. hakkımızda hayırlısı… imanlı yaşayıp imanlı ölmeyi nasip etsin Mevlam cümlemize..
bir laf varya Feminizm kocayı buluncaya, Komünizm parayı buluncaya, Ateizm uçak sallanıncaya kadar.. Aslında herkes herşeyi idrak ediyorda işde kimsenin işine gelmiyor gibi 🙂 Allah bizleri doğru yoldan ayırmasın aminn
BeğenBeğen
Aleykum selam ve rahmetullahi ve berakatuhu Arzu kardesim, okumakla yetinmeyip, paylasmayida ihmal etmezseniz biz cok memnun oluruz. Rabbim hayr versin, sikintinizi hayra cevirsin.Sakincasi yoksa sikintinizida paylasmak isteriz.
Cok güzel tesbitler aynen katiliyorum. Dünyada ataist olan kimse yoktur. Sadece ataist oldugunu iddia edenler vardir. Küfürde zirve olmus Firavun dahi yaraticinin varligini biliyordu. Ama isine gelmedigi icin inkar edenlerdendi. Rabbim bizi dogru yolundan ayirmasin kardesim. Amiiin.
BeğenBeğen
Saliha abla hani şöyle en ufacık bir yazıda bile böyle tevazu gösterip cevaplıyorsun ya beni böyle kazandın desem saçma gelirmi bilmem.. Değer verildiğini bilmek insana ayrı bir şey katıyor 🙂 valla bir kere es geçmedin be ablam 🙂 sıkıntıma gelince sana özelden yazmak isterim eğer dinlemek istersen… ysfarzuceyhan@hotmail.com 🙂 adresim.. bizi kavuşturan Cahide ablama sonsuz selamlar…
BeğenBeğen
Selamun Aleyküm bende uzun süredir sitenizi takip edip hiç yazmayanlardanım..sizlerden çok şey öğreniyorum Allah razı olsun.Bir sorum olacaktı evlilik konusuyla ilgili..şimdi evleneceğimiz kişiyi biz seçiyoruz rabbimde onaylarsa gerçekleşiyor fakat madem anne babamızı Allah belirliyor nasıl oluyor da eşi biz seçiyoruz?çocuğumuzun olacağı kişi yani o çocuğun hangi anne babadan olacağı belli değil mi?bunu sormak istedim cevaplarsanız sevinirim.Allah’a emanet olun..
BeğenBeğen
Aleykum selam ve rahmetullah kardesim, Allah sizdende razi olsun ilgi gösterip okudugunuz icin. Sizin sordugunuz sorunun hemen hemen aynini baska bir kardesimiz sormustu yukarida ona cevap vermistim fakat sanirim siz görmediniz. Asagiya sorulan soruyu ve verilen cevabi alintiliyorum insaAllah faydali olur.
hülyamız=) Diyor:
Nisan 2, 2013, 7:43 am
Allah razı olsun saliha kardeşim, cevapların çok bilgilendirici. inşallah bu konuyu daha detaylı konuşabiliriz.
mutlak kader konusunda benimde bilgilerim seninkiler gibiydi. kişinin hangi anne ve babadan olacağını bilmemesi, hangi milletten olacağını bilmemesi mutlak kaderdir. ama işte ben tam burada takılıp kalıyorum.
madem kişinin anne ve babası önceden belirlenmiştir, o halde bu anne ve baba mutlaka bir araya gelmelidir ki o kişi dünyaya gelebilsin. buna bağlı olarakta, bu anne ve babanın o kişinin dünyaya gelmesi için bir araya gelmesi gerekiyorsa, evlilikte bir mutlak kader olmuyor mu?
faydalı bilgilerin ve samimi cevapların için Allah senden razı olsun.
Cevapla
Saliha Yildiz Diyor:
Nisan 2, 2013, 9:31 am
Amiin kardesim, Rabbim hepimizden razi olsun. Burda birbirimizin vesilesi ile ilmimizi gelistirmeye calisiyoruz. Rabbim bizi muvaffak kilsin.
Evet dediginiz dogru ama burda bizim üzerinde durmadigimiz, kavrayamadigimiz sey sanirim Rabbimizin ilmi, bilgisi. O’nun bilgisi zaman üstüdür. Zaman kavrami bizim icin gecerlidir. Allah subhanehu ve telal ise ezelden ebede kadar olacak seyi bir an gibi bilir. Mesela biz evlenmeden önce kiminle evlenecegimizi bilmeyiz. Damadimizin, gelinimizin, esimizin kim olacagini bilmeyiz. Bunu ancak yasadigimizda, yani olay gerceklestiginde ögreniriz. Ama Rabbimizin ilmi, bilgisi öyle degildir. Ezelden ebede kullarinin ne yapacagini bilir. Yani insanligi yarattigi andan itibaren kiyamete kadar, kimin kiminle evlenecegini bildigi icin öyle yazmis ve dogan cocuk icin bu mutlak kader olmustur. Burda sunu tekrar vurgulamak isterimki O bizim ne yapacagimizi bildigi icin yazmistir. O yazdigi icin biz yapmiyoruz. Ve öyle dahi olsa biz O’nun ne yazdigini bilmiyoruz, yinede her hususda bize belirlenen ölcüler cercevesinde en iyiyi, en dogruyu yapma cabasi icinde olmaliyiz.
Bu noktalarda zihinlerindeki problemleri halledemeyen öyle insanlar varki, Allah’in ilmini yani bilgisini sinirlayarak, kul bir fiili yapmadan Allah onun ne yapacagini bilemez demektedirler. Halbuki Allah kendisinin ilmi disinda bir yapragin dahi yere düsmedigini bize bildirmektedir. Allah insanin kiminle evlenecegini bilmez diyen profösör kimlikli insanlar var günümüzde. Ben hayretler icerisinde kaliyorum bunlari duydugumda acaba diyorum Kur’an okumuyorlarmi? Yada nasil bir okumadirki bu insana bu sözleri söyletir? Idrakler bu kadarmi körelir?
Kur’an’da Allah’in ilminin her seyi kusattigini anlatan sayisiz ayet varken insan bunu nasil inkar eder?
Düsünelim kardesim, ben bir anne olarak dahi cocugum kac yasindaysa, ona kac senelik annelik yapma imknina sahip olduysam bu tecrübeyle herhangi bir sey yapacagi zaman önceden onun ne yapacagini, nasil davranacagini tahmin edebiliyorken, onu yaratan, her zerresine hakim olan varlik kulunun ne yapacagini nasil bilemez? Bilemiyorsa nasil bir ilah?
Böyle Hülya kardesim, Rabbimiz idraklerimizi acsin. Bize dogru seylere, dogru sekilde bakabilmeyi nasip etsin. Selametle kalin..
BeğenBeğen
Yazıyı önceden okuyup mail yoluyla Saliha ablayla yazı hakkında konuşmuştuk. Ben cevabımı aldım ama bilmeyen başkaları varsa öğrenirler diye buraya da yazmak istedim Saliha abla da böyle düşünüyormuş. Neyse sorum şuydu:
Ben bişey soracaktım şimdi hiçbir şekilde Allah’ın gönderdiği kitaptan Peygamberden haberi olmayan kişiler ne yapacak. Onlar islamın varlığından bile haberdar değillerse? Ve abla islam gelmeden önceki kişiler hristiyanlar, yahudiler onlar da hesap gününde kendi dinlerinden sorguya çekilecek değil mi? Kendilerine gönderilen kitaba uyup uymadıklarına göre cennet ya da cehenneme gidecekler…
Yazı için Allah razı olsun abla. En çok tevhidle ilgili yazılarını görmeyi istiyorum ben 🙂 Ama tabii siz bilirsiniz..
BeğenBeğen
Canim kardesim, ben bu yaziyi hazirlarken ve yayinlandiktan sonra hep yorumlarda bu soruyu birisinin sormasini istedim. Cünkü yazinin konusu bunu gerektiriyordu. Bunu soran sen oldun. Buda orda yazilanlari anladigini gösteriyor MasaAllah.
Büsram Allah subhanehu ve teala A’raf suresi 172. ayette bahsettigi sözlesmede, onu tek yaratici ve tek Rab olarak bilecegimize dair bizden söz aldi ve bizi bu bilgiyle dünyaya gönderdi.
Seninde sorunda dedigin gibi kendisine hic bir sekilde vahiy ulasmamis ve peygamberden haberi olmamis kimseler, sadece kendilerinin söz verdikleri hususlardan sorumlu tutulacak yani tek yaraticinin oldugu ve tek Rabbin oldugundan. Vahyin ve resullerin getirdiklerinden sorumlu tutulmayacaklar.Cünkü Allah subhanehu ve teala “Biz bir peygamber göndermedikçe (hiçbir kavme) azab etmeyiz.” (Isra,15) buyuruyor.
Onlar sadece ruhlar aleminde verdikleri sözün ve bu söze binaen kendilerine verilen bilgiden sorumlu tutulacaklar. Hatirlarsan yazida ayetler vermistim. Sems suresi ve Beled suresinden. Bu ayetler insana iyi ve kötünün ne oldugu bilgisinin fitratina verildigine delil olan ayetler. Vicdan dedigimiz seyde buna hizmet eder. Mesela: yalanin ne oldugunu herkes bilir öyle degilmi? asli olmayan bir seyi söylemektir. Bunu bilmek icin bir vahye veya resule ihtiyac yoktur. Orda da dedigim gibi internasyonel ahlak kurallari diye adlandirilan, hümanizm diye adlandirilan seyler aslinda bizim fitri degerlerimizdir.
Evet Büsracim, Islam gelmeden önceki Yahudi ve Hristiyanlar kendi dinlerinden sorumludurlar. Ve ona göre hesaba cekileceklerdir. Aslinda biliyormusun hepsinin asli tevhid dinidir ve aynidir. Sadece teferruatta farkliliklar vardir. Rabbim bize dogrulari anlamayi kolaylastirsin.
Birde Büsram belki suan size bu konular tevhid konusundan farkli gibi geliyor, fakat bu hususlari tam manasi ile anlamadan tevhidi islersek, tevhid havada kalan bir bilgi olur. Sirasi ile gidersek insaAllah her haftaki konu bir sonrakinin alt yapisini olusturacak bir bilgi olur ve bir sonraki konuyu daha iyi anlamamizi saglar.
BeğenBeğen