İşte siz böyle kimselersiniz! Hadi hakkında bilgi sahibi olduğunuz konuda tartıştınız; fakat bilgi sahibi olmadığınız konuda niçin tartışıyorsunuz! Oysa ki Allah, her şeyi bilir, siz ise bilmezsiniz.(Al-i İmran:66)

Bazen yeni bir tartışmaya çekilmek istendiğimi fark edince ürkmeye başlıyorum. Ben bütün tartışmalardan ürkerim aslında. Karşımdakinin çirkinleşmesinden veya çirkinleşmekten korkarım. Bir de altından kalkamayacağımı bildiğim hususlar var. İçine girip pişman olduklarım da, hiç içine girmek istemediklerim de var…

Günümüzde belki de en çok tartıştığımız konu din konusu. Bilen de konuşuyor, bilmeyende.  “Bak sana  Kur’an’dan bir ayet söyleyeyim” diyor biri. Söylediğinin hadis olduğunun farkında değil.  Namaz kılmayan namazı irdeliyor. Tesettürü olmayan tesettürlüleri eleştiriyor. İlahiyatı bitirmiş kendini Alim sanıyor…

Sonra din hakkında kırk yıllık alim gibi atıp tutmaya, “Bence”, “Bana göre” demeye başlıyor. Bakıyorum, İmam Buhari, İmam Tirmizi, İmam Malik, Ebu Hanife hassasiyetinde ve ilminde olan, Alim Hüviyetinde bir insan yok günümüzde ya da ben bilmiyorum ama herkes Kur’an’ı irdelemede, aklının almadığı konuları, hadisleri yok saymada ne kadar cesur, ne kadar bilgiç…

Birileri ağır sıklet bidat şampiyonu gibi, sakalı, sarığı, cübbesiyle dine yeni yeni zikirler, ibadetler ekleyip, müridlerine bol keseden cennet dağıtırken, birileri de çıkmış dini yontarcasına; kaderi reddediyor, “Allah herşeyi bilmez” diyor haşa! Dört büyük İmam’dan bahsedilince “Boşver onları” diyor. Birde Malik diyor, Şafii diyor. Zannedersin sınıf arkadaşlarından bahsediyor. Ne saygı var, ne zerafet…

Bir diğeri flaş bir gelişmeyi açıklar gibi patlatıyor bombayı: ” Dilim şişti söyleyeceğim artık diyor. Ademin atıldığı yer cennet değil. Farklı bir bahçe!”  Öğrenmenin bize hiç bir fayda sağlamayacağı bu bilgi neden konu edilip de önümüze servis ediliyor?

Kabir azabı var mı yok mu? Sırat köprüsü gerçek mi? İsa Aleyhisselam gelecek mi gelmeyecek mi? Ya Hu bundan bize ne? Bunları bilince İmanımız beşe mi katlanacak? Daha iyi Müslüman mı olacağız? Ebu Bekir (R.A) düzeyine mi erişeceğiz? Cenneti mi garantileyeceğiz?

Sahabeler neden birbirleriyle savaşmış? Hz. Osman neden öyle yapmış? Mezhep savaşları neden olmuş? Bana ne kardeşim, bize ne?!!

Dupduru İslam’ı anlatmak varken, Hocalık Kisvesi altındaki kişiler neden böyle gereksiz  konuları konuşarak kafaları bulandırıyor?

Neden Bidatlerin, hurafelerin çığ gibi büyümesiyle, modaya dönüşmüş tesettürle uğraşacakları yerde, bozulan toplumu nasıl ıslah edebilirizi konuşacakları yerde, Sahih Hadisleri dahi yok sayarak yeni fitnelerin ortaya çıkmasına sebep oluyorlar?

Haksızlıklar karşısında haykıracaklarına, neden bilmediklerinin peşine düşüp didikliyorlar…

Bugün için konuşmanın hiç bir anlam ifade etmediği konularla gündem oluşturmaya çalışmanın da elbet bir hesabı olacak…

İslam çoğu kalpte silik bir yazı gibi… Yeri geldi mi ardına sığınılan bir terim haline gelmiş İslam. Ayetleri sadece sözlerimizi haklı çıkarmak için kullanıyoruz. Kur’an’ı irdelemekten ruhunu anlayamaz olmuşuz yazık ki.

Konuşanların az, amel edenlerin çok olduğu zamanlardan, sözlerin çoğaldığı, salih amellerin azaldığı zamanlara geldik…

Şeksiz şüphesiz iman etmek cahillik olarak tanımlanıyor.  “O” diyorsa doğrudur” demek, “Bilmiyorum” demek, hiç bilmeyenin dahi zor söylediği sözler olmuş…

Uzun zamandır ayetlerle konuşan o mübarek kadın gibi olasım var. Ebu Zer (R.A)  gibi hakkı haykıramıyorsam eğer; ağzıma taş doldurasım, parmaklarıma gem vurasım var… Boş bir sözle kaybetmek yerine, mıh gibi olduğum yere çakılasım, ömür boyu susasım var…

Ama çeneme, parmaklarıma garanti veremiyorum.  Affet Allahım beni…!!

Estağfurullah…Estağfurullah…Estağfurullah!

Cahide Sultan