’’Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (düşmanına) teslim etmez. Kim, (mümin) kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır. Kim bir müslümanı(n kusurunu) örterse, Allah da Kıyamet günü onu (’n kusurunu) örter.’( Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58)

Selamun aleykum kardeşlerim,

Bazen iki kelimeyi bir araya getirip konuşamadığınız zamanlar olur ya, işte ben de aynen o haldeyim. Burnumuza acayip bir kan kokusu geliyor. Bu kan Müslümanların kanı. Öyle böyle değil, oluk oluk akıyor. Sadece susuyoruz. Konuşsak ne konuşacağımızı da bilmiyoruz zaten. Cılız dualarımız dua yerine geçiyor mu bunu da bilmiyoruz. Mısır, Suriye, Arakan, Doğu Türkistan, Çeçenistan… bir tekerlemeye döndü dilimizde…

Eğlenceli sahurlar, sazlı sözlü iftarlar hız kesmeden devam ediyor… Hocalarımız; orucu ne bozar, ne bozmaz sorularıyla, imsak saati yanlış mı, orucu 10 dakika fazla mı oruç tutuyoruz konularıyla ziyadesiyle meşgul! Bakıyorsunuz her konu için, usta bir siyasetçi gibi  açıklama yapan hocalar konu Suriye oldu mu, Mısır oldu mu dut yemiş bülbüle dönüyorlar.  Ortalığı yakıp yıkanlara çapulcu denmesine tepki gösteren hocalar, Mısır olaylarında öldürülen, hiç bir terör eylemi olmamış Müslüman kardeşlerimiz için ağızlarını açmıyorlar! Sadece Mısır için değil, dünya yüzünde öldürülen hiç bir Müslüman için konuşmuyorlar!!! Yazıklar olsun!!!

Ramazanın son 10 gününe girdik kardeşlerim. Bu günleri iyi değerlendirelim. Sadakalarımızı, zekat ve fitrelerimizi ihmal etmeyelim. Lütfen vermek konusunda sınırları zorlayalım. Çevremizde yardıma ihtiyacı olanları araştıralım. Gücümüz daha fazlasına yetiyorsa, dünyanın her yerinde açlık sınırında olan, ilaç sıkıntısı çeken kardeşlerimizi de unutmayalım. Belki de asıl imtihan; Ölenlerin değil, bizim imtihanımızdır. Rabbim bizlere ümmet olmayı, yeniden kardeş olmayı nasip eylesin. Kardeşimizin derdiyle dertlenmeyi, katılaşmış yüreklerimizin yumuşamasını lûtfeylesin… Amin, Amin, Amin

**********************

Doymayan nefislerimiz için bir tarif daha!

Malzemeler

  • 3 adet orta boy bostan patlıcanı
  • 300 gr. kuşbaşı et
  • 1 iri boy kuru soğan
  • 3 diş sarımsak
  • 3 adet yeşil biber
  • 3 adet orta boy domates
  • Yarım demet maydanoz
  • Damak tadınıza göre: Tuz, karabiber, kimyon
  • Patlıcanları kızartmak için: Zeytinyağı
  • Sos için: 1 tatlı kaşığı salça, 2 su bardağı su

Saksı Kebabı Nasıl Yapılır?

  • Patlıcanların saplarını kesip ortadan ikiye kesin. Yani 3 patlıcandan 6 adet saksı elde edeceğiz.
  • Her patlıcanın ortasını tatlı kaşığı veya bıçakla oyun. Dolmada olduğu gibi fazla oymayın. Patlıcanlar etli kalmalı.
  • Patlıcanları tuzlayıp 30 dakika bekletin. Yıkayıp kurulayın. Kızgın yağa atıp arkalı önlü hafifçe kızartın.
  • Soğan ve biberi yemeklik doğrayıp az yağda soteleyin.
  • Küçük doğranmış kuşbaşı etleri ilave edip, suyunu çekene kadar pişirin. Küp doğranmış domatesleri de ekleyip, 15 dakika kadar pişirin. İçine maydonozu doğrayıp ekleyin. Tuz ve baharatları da atıp altını kapatın.
  • Kızarmış patlıcanların içini bu harçla doldurun. İç fazla gelirse aynı şekilde patates soyup kızartıp doldurabilirsiniz.
  • Salçayı 2 su bardağı suda eritip patlıcanların aralarına dökün.
  • Patlıcanların üzerine domates dilimleri koyup, tepsinin ağzını kapatın.  200 derecelik fırında 45 dakika kadar pişirin.
  • Afiyet olsun.