185377_cocuk-internet“Hiç bir ana-baba evlâdına iyi bir eğitimden, iyi bir ahlâktan daha değerli mîrâs bırakamaz” (Taberâni)

Son günlerde her yerde dolaşan bir video var. Hastanede bir çocuk kan vermek istemiyor ve bağırıyor: “Kan benim, damar benim”. İlk etapta bu tombiş ve sevimli çocuğa gülüyoruz.  Doğal ve rahat tavırları dikkatimizi çekiyor. Daha dikkatli ve sansürsüz izleyince çocuk yıllanmış bir küfürbazın küçük haliymiş gibi bir algı oluşturuyor.  “Adamı hasta etmeyin!, Beni  hastanede konuşturmayın! “diyor. Olmayan beyninizi, hastanenizi… deyip ustaca ve dili dolanmadan küfürler savuruyor!

Videoyu aileden biri çekiyor belli ki… Küfürler karşısında “Ayıp, şişşt” gibi silik tepkiler veriyorlar. Çok eğlenmiş olmalılar ki, videoyu birde tutup internete vermişler. “Bakın amcaları, teyzeleri, oğlumuz ne de güzel küfür ediyor!” der gibi…

Hiç komik değil!!! Hatta bu ve bunun gibi haddini aşmış veya haddi aştırılmış çocuklar tam bir trajedi. Nasıl bir rahatlık verilmiş ki  bu çocuğa, büyüklerinin yanında küfrediyor. Anne babasına çekinmeden kafa tutuyor…

Sizi bilmem ama benim böylesine bilmiş çocuk tavırlarından midem bulanıyor, sinirlerim tavan yapıyor! Çocuğu sıkmayacağım, rahat yetiştireceğim derken, resmen zıvanadan çıkmış, edep mahrumu, sınırsız, saygısız çocuklar yetişiyor.

Çoğu aile çocuğun her yaptığına, her hatasına sessiz kalmanın iyi anne babalık olduğunu sanıyor. Küçüklükten itibaren her isteği yapılıyor, hiç bir hatasında müdahale edilmiyorsa çocuk tam bir baş belası oluyor!
Örneğin, misafiriniz olan çocuğun tavırları sizi çıldırtırken, annesi tepkisiz kalıyor, görmezden geliyorsa  bazen çocuğun ağzına iki tane  çakmak gibi kötü fikirler bile geliyor aklınıza 😕

Bu çocuklar ve anneleri maalesef ki, Televizyon kültürüyle büyüyor. Diziler, çizgi filmler, egosu şişirilmiş kahramanlar, ukalalığı yetenek gibi gösteren, güya yetenek programları… Beyinleri taciz eden bu medya zırvalıklarından sonra, ukala ve şımarık çocuk;  özgüveni yüksek çocuk olarak kabul ediliyor.

Geçen yıl bir akrabamın,  5 yaşındaki kızının, benim kızımla  konuşmasına şahit oldum. Ağzım açık kaldı. Konuşurken saçları geri atmalar, dil kırmalar, o yaşta bir çocuğa yakışmayan bilmiş sözler.

Ben bu nesli kayıp nesil olarak görüyorum.  Çocuklar annelerin efendisi olmuş. Küçük prensler ve prensesler gibi her biri.  “Sen nasıl istersen öyle olsun” diyor anneler. En ufak bir hata yapsalar “Çok özür dilerim aşkım! Bir daha yapmam” diyorlar. Çocuk cin ali çizse, bunu büyük bir başarı gibi ayyuka çıkarıyorlar. Her istedikleri yapılıyor, “Aman içinde kalmasın” sözü yeni nesil annelerin hayat felsefesi olmuş sanki!

Bu çocuklar yetiştirilmiyor, sadece büyütülüyor!

En üzücü olan da yeni nesil çocukların pek çoğu İslam terbiyesi almıyor. Çocuklar namaz eğitiminden mahrum.  Anne sabah namazına kalksa da, çocuğuna kıyıp kaldırmıyor. Çoğu Müslüman (!) ebeveynin namaz gibi, İslam gibi bir kaygısı da yok zaten. Özgüveni gelişsin diye kendini paralayan anneler, çocuklarına Allah’a güvenmeyi, tevekkül etmeyi öğretemiyorlar…

Ve sonra nesli tükenmekte olan bazı duyarlı aileler, özenle yetiştirdikleri çocuklarını, bu çok bilmiş, ukala prens ve prenseslerin arasına okusun, eğitim alsın diye gönderiyorlar. Evde aldığı terbiye ve okulda gördüğü başıboşluk arasında derin bir çelişki yaşayan çocuklar acınası bir hale geliyorlar…

Unutmayalım ki; Anne ve babalar çocuğun her emrine amade duran emir erleri değildir. Çocuklar anne babalarının efendisi değildir. Çocuklarımıza İslam ahlakını, büyüğe karşı saygıyı, büyüğün yanında konuşma ve davranış adabını  öğretmediğimiz, küçük prens ve prensesler olarak büyütmeye devam ettiğimiz, hiç bir sorumluluk vermediğimiz, sevmenin ve tahammülün sınırlarını bilemediğimiz sürece;  sağlam karakterli bireyler olmalarını beklemek hayalden öteye geçemeyecektir…

Cahide Sultan