Sözünüzü ister gizleyin, ister açığa vurun; bilin ki O, kalplerin içindekini bilmektedir.

Hiç yaratan bilmez mi? O, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır. (Mülk Suresi: 13-14)

Selamun aleykum dostlarım, cumamız mübarek olsun. Sabah çocuklar ve eşim kahvaltılarını yaparken, ben de onlara biraz meal okuyorum. Sonra üzerinde kısaca konuşuyoruz. Vakit kısa olduğu için çabuk çabuk geçiyoruz ama bence çok verimli oluyor. Bugün Mülk suresinin mealini okudum. Kur’an öyle büyük bir mucize ki; Bir sureyi defalarca da okusanız, bazı ayetleri sanki yeni okuyormuş gibi hissediyorsunuz. Ve sanki her okuyuşta, zihnimizde  farklı ufuklar açıyor Rabbimiz.

Mülk suresi 8. Ayette : “Neredeyse cehennem öfkesinden çatlayacak! Her ne zaman oraya bir topluluk atılsa, onun bekçileri onlara: Size, (bu azap ile) korkutucu bir peygamber gelmemiş miydi? diye sorarlar.” diye buyuruyor Rabbimiz.
Burada şu husus dikkatimi çekti: “Her ne zaman oraya bir topluluk atılsa..” Demek ki insanlar toplu olarak da cehenneme atılacak. Herkes kendi grubu, tabi olduğu, önder kabul ettiği, sevdiği kötü insanlarla beraber cehennemi boylayacak.
Ali İmran suresi 12. ayette de: O inkârcı kâfirlere de ki, siz mutlaka yenilgiye uğrayacak ve toplanıp cehenneme doldurulacaksınız. Orası ne fena bir döşektir. Buyruluyor.

O halde ayetin bu kısmında ben kendi adıma şöyle bir mesaj aldım: İyilerle, doğrularla, takva sahipleriyle beraber ol. Tıpkı şu ayette belirtildiği gibi: Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun.(Tevbe:119)

Hayatımızı gözden geçirelim. Oturup kalktığımız, arkadaş, dost dediklerimiz, sevdiklerimiz; Cennete beraber gidebileceğimiz insanlar mı? Yoksa cehenneme sürüklenmemize sebep olabilirler mi?

Beraber olduğumuz insanlarda hangi özelliklere dikkat ediyoruz? Mesela arkadaşım dediğimiz kişi bize Allah’ı hatırlatıyor mu?

“99 Kişiyi öldüren adam”ın hikayesini anlatan Hadis-i şerif’i hatırlıyor musunuz? Gelin beraber okuyalım:

“Vaktiyle doksan dokuz kişiyi öldürmüş bir adam vardı. Bu zât yeryüzünde en büyük âlimin kim olduğunu soruşturdu. Ona bir râhibi gösterdiler.
Bu adam râhibe giderek:
– Doksan dokuz adam öldürdüm. Tövbe etsem kabul olur mu? diye sordu.
Râhip:
– Hayır, kabul olmaz, deyince onu da öldürdü. Böylece öldürdüğü adamların sayısını yüz’e tamamladı. Sonra yine yeryüzünde en büyük âlimin kim olduğunu soruşturdu. Ona bir âlimi tavsiye ettiler. Onun yanına giderek:
– Yüz kişiyi öldürdüğünü söyledi; tövbesinin kabul olup olmayacağını sordu.
Âlim:
– Elbette kabul olur. İnsanla tövbe arasına kim girebilir ki! Sen falan yere git. Orada Allah Teâlâ’ya ibadet eden insanlar var. Sen de onlarla birlikte Allah’a ibadet et. Sakın memleketine dönme. Zira orası fena bir yerdir, dedi.
Adam, denilen yere gitmek üzere yola çıktı. Yarı yola varınca eceli yetti.
Rahmet melekleriyle azap melekleri o adamı kimin alıp götüreceği konusunda tartışmaya başladılar.
Rahmet melekleri:
– O adam tövbe ederek ve kalbiyle Allah’a yönelerek yola düştü, dediler.
Azap melekleri ise:
– O adam hayatında hiç iyilik yapmadı ki, dediler.
Bu sırada insan kılığına girmiş bir melek çıkageldi. Melekler onu aralarında hakem tayin ettiler.
Hakem olan melek:
– Geldiği yerle gittiği yeri ölçün. Hangisine daha yakınsa, adam o tarafa aittir, dedi.
Melekler iki mesâfeyi de ölçtüler. Gitmek istediği yerin daha yakın olduğunu gördüler. Bunun üzerine onu rahmet melekleri alıp götürdü.”(Riyazü’s-Salihin, Hadis No:21)

İyilerle beraber olmak Allah ve Rasulünün öğütlerindendir. Çünkü insan, etkilenen, örnek alan bir varlıktır. Evimize misafir ettiğimiz, arkadaş edindiğimiz insanlar hem bizi, hem çocuklarımızı olumlu veya olumsuz yönde etkileyecektir.

Bu yüzden büyükler demiştir ki; Gül bahçesine girenin üstünde mutlaka biraz gül kokusu kalır.

Rabbimiz bizleri sevdiği kullarıyla beraber, sevmediklerinden de uzak etsin. Ve bizleri  sevdiği, razı olacağı işleri yapan kullarından eylesin. (Amin)

Cahide Sultan