Evliliğe alışırken

Serap’ın yeni evli beylere tavsiyelerinden sonra, sırada hanımlara tavsiyeleri var 🙂 Beraber okuyalım…

Evliliğe Alışırken Hanımlara Tavsiyeler

Hem ilerleyen evlilik yaşı hem de kişilik özellikleri sebebiyle bazı kişilerin evliliğe alışmada sorun yaşadığından bahsetmiştik. Sadece hanımlar değil, erkeklerde yeni yaşamlarını garipseyebiliyor, eşlerine karşı uzak durabiliyorlar. Hani bazen olur ya; insan elini, kolunu nereye koyacağını bilemez. İşte kişilerde karşılaştıkları bu yeni durum karşısında ne yapacaklarını bilemeyebiliyorlar. Çoğu kararsız erkek sonunda hiçbir şey yapmamayı seçiyor. Belki de bir sorun karşısında çözümsüz kalmak ağır geldiği için ‘zaten evlilik böyle bir şey’ fikrine kendilerini alıştırmaya çalışıyorlar. Eşlerimizi evliliğe ısındırmak ve yuvalarından lezzet alır hale getirmek için neler yapabiliriz konuşalım.

-İlk olarak galiba biz kadınlarda biraz hürmet sorunu var. Bunu aşmak için hanımlar eşlerinin akşam eve girerken anahtarlarını kullanmalarına fırsat vermemeli, güleryüzle kapıyı açıp, eşlerini karşılamalılar. Hatta bazen geliş saatini kollayıp, daha zil çalmadan kapıyı açmalılar. Bir insanın evde dört gözle beklendiğini bilmesi kadar güzel bir duygu olabilir mi?

-Kadınlar asla huzur bozucu değil, daima huzur verici olmalılar. Eşiniz eve ayaklarını sürüyerek değil, uçarak gelmeli. Çalışırken bir gözü hep saatte olmalı, akşamı iple çekmeli, ne kadar yorulursa yorulsun bilmeli ki evde tüm yorgunluğunu alacak bir hayat arkadaşı var.

-Erkekler genelle ilgilenirler, kadınlar ise ayrıntıcıdırlar. Erkek için ayrıntı olan bir mevzuda siz istediğiniz kadar surat asın, sabahlara kadar ağlayın hiçbir şey yapmaz bir de üstüne kızarlar niye küçük bir şeyi bu kadar büyütüyorsunuz diye. Belki birkaç kişi kızacak ama kusura bakmayın söylemek zorundayım, çok haklılar. Onların algılama yapıları da bu şekilde. Bunun için herkes birbirini suçlamaya kalkarsa hiçbir sonuca varılamaz. Kadınlar, eşim benim neye kırıldığımı anlayacak, gelecek özür diyecek diye beklemek yerine, eşinin yapısına göre uygun bir dille kırgınlıklarını dile getirmeli.

-Kadınlar geçmişte yaşamaktan mümkün olduğunca çabuk vazgeçmeli. Bunu eşiniz için değil önce kendi ruh ve beden sağlığınız için yapmalısınız. Evleneli 10 yıl olmuş ama en ufak bir şeyde ‘nişanda annen bunu demişti’, ‘düğünde şu olmuştu’, ‘3 yıl önce bana şunu demiştin kalbimi kırmıştın’ diye sürekli yaşanmışlıklarla ilgili cümle kuran kadınların acilen bu hastalıklarından kurtulmaları gerek. Çünkü siz o zaman eşinizin gözünde kötü anı biriktiren bir defter oluyorsunuz ve eşiniz sizi okumaktan hiç zevk almıyor.

-Yemek yapmak uğraş gerektiren bir şeydir. Eşiniz eve geldiğinde mükellef bir sofra kurmasanız da en azından önüne sıcak bir tabak çorba koymanız ona saygı duyduğunuz, onun için uğraştığınız anlamına gelir.

-Onun sevdiği yemekleri yaparak onu mutlu edebilirsiniz. Mesela eşiniz tatlı seven biriyse evde tatlı bulundurmaya özen gösterebilirsiniz.

-Huzur verme misyonunuz olduğunu unutup dünyalık şeyler için eşinizin keyfini kaçırmayın. Örneğin; sürekli değişmesi gereken mobilyalarından bahseden, bir şeyi aldırana ya da yaptırana kadar ondan söz eden bir sürü kadın var. Bu kadınlar eşlerine bir süre sonra itici geliyorlar. Çünkü huzur vermiyor aksine huzur kaçırıyorlar.

-Eşinizden yapamayacağı şeyler istemeyin. Maddi anlamda zaten kıt kanaat geçiniyorsanız sürekli alınacaklar listesi koymayın erkeğin önüne. Hatta rahat geçiniyorsanız bile yapmayın bunu. Tüketici değil üretici olun. Bir şey lazım olduğunda onu hemen almaya çalışmak yerine bu ihtiyacı başka bir şeyle nasıl telafi edebilirim diye düşünün. Yaptığınız şeyi eşinize de gösterin. Size hem muhabbet hem de saygı duyacaktır.

-Daha önce tavsiye ettiğim Nureddin Yıldız’ın Hanımlara İnciler, Mümin Ev, Kıblegah Evler ve Doğal Aile kitaplarını burada tekrar hatırlatayım.

-Mümkün olduğunca çok okuyun. İslam’da kadın ile erkeğin hak ve görevlerini anlatan, size bunu tekrar tekrar hatırlatan şeyler olmalı ki misyonunuzu unutmayasınız.

-Eşiniz evdeyken ev işleriyle ilgilenmeyin, eşinizle ilgilenin. İşler daha sonrada bir şekilde yapılır. Erken kalkmak, az uyumak, yüzünüzü sabah güneşine çevirip enerji toplamak size iyi gelecektir.

-Bakımınıza özen gösterin. Bunun için saatlerinizi kuaförde geçirmenize gerek yok. Yemek yapma işinizi erkenden halledin ki üzeriniz yemek kokmasın. Sürekli çamaşır suyu, deterjan kokmayın. Mümkünse eşiniz gelmeden kıyafetlerinizi değiştirin. Eşinizin hoşuna giden bir kokunuz olsun, sürekli sürmeyi ihmal etmeyin. Eşinizi sabah uğurlarkenki pijamalarınız akşam o eve geldiğinde hala üzerinizde olmasın. Ellerinizi ve cildinizi nemlendirin. Diş bakımınızı ihmal etmeyin. Sık banyo yapın.

-Doğal bir güzelliği, yüzünde sürekli bir gülümsemesi olan, güzel kokan kadın dünyanın en güzel kadınıdır unutmayın.

-Çocuğunuzu hayatınızın merkezine oturtmayın. Uyku saatini düzene oturtup, eşinizle başbaşa kalabilmenin yollarını açın. Güvenebileceğiniz bir arkadaşınıza ya da komşunuza arada bir bırakıp eşinizle başbaşa gezmeye ya da yemeğe gidin. Eşiniz dışarıda vakit geçirmekten hoşlanmıyorsa evde bir şeyler hazırlayın.

-Eşinizin fikirlerine değer verin. Ona çıkmazda kaldığınız şeyleri anlatıp sence ne yapmalıyım diye sorun ve tavsiyesine uyun. Eğer size karışma boşver diyorsa karışmayın. Kalabalık ortamlarda sizin sesiniz eşinizinkini bastırmasın. İnsanların içinde onu rencide etmeyin, yanlışlarını düzeltmeyin.

-Sevdiği şeylerle uğraşması için onun önünü açın. Siz ön ayak olun. Yapışık ikiz olmadığınızı, ayrı ayrı vakit geçirmenin de zevkli olduğunu unutmayın.

Şimdilik aklıma gelenler bunlar. İnşaAllah faydası dokunur.

Unutmadan söyleyeyim bazı kişilerin çok karamsar olduğunu görüyorum. Bunları yapacak erkek-kadın kaldı mı, böyle fedakarlıklar artık mümkün değil gibi şeyler söyleniyor. Ya da gençlerin evliliklerinin maddiyata, çıkara dayandığı, sabun köpüğüne dönüştüğü fikri yaygınlaşmış. Ben daha umut dolu olmak gerektiğini düşünüyorum. Yeryüzünde hala kavga etmeyen, birbirine huzur veren, fedakarlık yapan, birbirini seven insanlar var. Bunları konuşalım aramızda, çocuklarımıza bunları örnek gösterelim ki çoğalsınlar. Gençleri evlilikten soğutan kişilerde yine anne babaları değil mi?

Ayrıca ben kendimce yol gösterici birkaç fikir veriyorum ama bu tabi ki herkes için geçerli değil. Bazı insanlar her şeyi denedim ne yapsam olmuyor diyebilir, bu çok normal. Burası dünya, cennet değil. Hepimizin evliliği, hayatı güllük gülistanlık olsa imtihanı neyden olacağız? Eşimizden razıyızdır ama başka sorunlarımız, sınavlarımız olabilir. Ya da hiçbir sorunumuz olmaz, sınavımız şükretmektir. Ne yapsam olmuyor diyenlerin aşağıya linkini eklediğim videoyu izlemelerini tavsiye ederim.

http://hayatrehberi.sosyaldoku.com/o-bile/

Salih’in Annesi Serap