13731136915_d29b37871e_zRahman Rahim olan Allah’ın adıyla,

“Oysa aralarında hüküm vermesi için Allah’a ve Peygamberine davet olunan mü’minlerin sözü ise, “işittik ve itaat ettik” demeleridir…” —“Kim, Allah’a ve Peygamberine itaat eder ve O’ndan korkar, sakınırsa, işte kurtuluşa erenler de bunlardır.” (Nur / 51-52)

Bu sayfada çıplaklığa, tesettürsüzlüğe fazla değindiğimiz için rahatsız olanlar var ve yazdıklarıyla bunu engellemeye çalışıyorlar. Tesettür konusu oldu mu öfkelenen, giyinik çıplak türbanlıları örnek veren ve bu yolla kendilerini aklamaya çalışan kişiler, acaba sokakların halini fark etmiyor mu? Gençlerin başıboşluğu, hayasızca giyimleri ve davranış bozuklukları onları rahatsız etmiyor mu?

Geçtiğimiz 23 Nisan törenlerinde daha anaokulu çağındaki çocuklara dansöz kıyafeti giydirilip, makyaj yapılması, tıpkı bir kadın edasıyla dans ettirilmesi size normal mi geliyor?

Diziler, filmler bir yana, 19 mayıs, 23 nisan gibi günlerde kutlamalar bahane edilip, çocukların beynine adeta ahlaksızlık enjekte ediliyor. Hâlâ bu gösterilerde, bazı okullar: Çocukları çarşafla sahneye çıkarıp, sonra çarşafı üzerinden attırarak İslam’ın, tesettürün ne kadar kötü olduğu anlatılmaya çalışılıyor.

Örtüsüzlük basit bir günah değil! Tesettürü yapmadığı halde bunu normal karşılayan bir kadın, Allah’ın bir haddini çiğnediğini bilerek hareket etmeli ve bundan rahatsızlık duymalıdır. Tesettür ayetleri de Allah’ın ayetlerindendir. Sadece başını örtüp makyajıyla, daracık kıyafetleriyle sokakta gezenleri İslam’ın tesettürlü olarak kabul etmediğini bir kez daha hatırlatmak isterim.

Son iki yazısında Serap tacizden bahsetti. Tesettürsüzlükle taciz arasında ciddi bir bağlantı olduğu şüphe götürmez bir gerçektir. Tacizin tek sebebi değildir ancak tacizde önemli bir faktördür.

Tacizi sadece fiiliyata geçirilmiş bir tecavüz olarak algılamak yanlış olur.  Bazen sözlerle, bazen kötü bakışlarla da tacize uğrar insanlar. Dikkat çekici kıyafetler giyen açık bir kadından etkilenen her erkek sapık değildir! Bu erkeklere Allah’ın vermiş olduğu tabi bir hissiyattır. Fakat Mümin erkekler kendilerine emredildiği gibi gözlerini koruma gayretinde olurlar.

Bu konuda izleyenlerimden gelen maillerden bir kaç örnek vermek istiyorum. Kendileri bu mailleri paylaşmama izin vermedikleri için sadece genel olarak bahsetmek istiyorum. Öncelikle tacizin sadece yabancılardan değil, en yakın aile fertlerinden de gelebileceğini unutmayalım.
Bir izleyicim küçükken teyze çocukları kendilerine geldiğinde, yatılı kaldıklarını, yer olmadığı için çocukların hepsini bir odada yatırdıklarını anlatmıştı. Teyzesigil her geldiğinde kendisini taciz eden teyze oğlunu, korktuğu için ailesine hiç şikayet edememiş.

Çocukken ve ilk gençlik yıllarında kendisine sürekli “Çocuktur” deyip açık saçık kıyafetler giydirilen bir kardeşimiz, bizzat babasının mahrem bölgelerine dokunma suretiyle yaptığı tacizi annesine söylediğinde, annesi kendisine kızar ve asla inanmazmış. (Bu kardeşimiz daha sonra tesettüre girmiş. Ama o yıllarda yaşadığı travmanın etkisinden hâlâ kurtulamamış)

Yine abi, dayı, amca ve komşu çocukları tarafından tacize uğradığını anlatan pek çok mail var.

Bir izleyicim, çok güzel bir hanım olduğunu, iş yerindeki erkek çalışanlar tarafından bakışlarla taciz edildiğini, rahatsızlığını eşine anlattığı zaman da, sırf karısı işten çıkmasın diye “Sana öyle geliyordur!” deyip geçiştirdiğini anlatmıştı.

Kötü örnekleri ne kadar anlatsak bitmez. Vücudunu teşhir eden, davetkar kıyafetlerle tertemiz erkeklerimizi zorda bırakan kadınları da, Allah izin vermedikçe değiştirmeye gücümüz yetmez. Bize düşen elimizle oluyorsa dilimizle değiştirmeye çalışmak, o da olmuyorsa kalbimizle buğz etmektir. Kimse hoşgörü demesin. Allah’ın hoş görmediğini, müminlerde hoş göremez!

Kardeşlerim, bu yazıyı okuyanların Müminler olduğunu varsayarak yazıyorum. Belden oturtmalı daracık pardesülerle, sadece bir ceket ve pantalon, başında küçücük bir eşarpla dışarı çıkan kardeşlerimiz lütfen tesettürlüyüm diye kendilerini kandırmasınlar. Tesettürün mantığı dikkat çekmemesi ve vücut hatlarını belli etmeyecek şekilde bol olmasıdır.

Ve bence en önemli hususlardan biri ev içi kıyafetlerimizdir. Yeni evli veya çocukları olmayan eşler evlerinde istedikleri gibi giyinebilir, süslenebilirler. Buna bir sınır konulmamış.

Fakat özellikle erkek çocukları olan anneler, çocuklarının yanında edepli giyinmeye dikkat etmelidirler. Örneğin ben oğullarımın yanında bileğimin üzerinde bir etek veya eşofman, daracık, yakası çok açık, kolu çok kısa giysiler giymiyorum. Kızıma da  abilerinin yanında bu tür kıyafetleri giydirmiyorum. Abileriyle aynı odada yatırmıyor, kimsenin evine tek başına göndermiyorum.

Evimde haremlik-selamlık uyguluyorum. Mahremlerim dışında kimseyle tokalaşmıyorum ve çocuklarıma da bunu öğretiyorum.

Bizler hayatımızdaki şeytan faktörünü hep es geçiyoruz. Oysa şeytan cennetten kovulduğu vakit: Kıyamete kadar insanlara sağlarından, sollarından, önlerinden ve arkalarından yaklaşmak için Allah’tan izin almıştı.

Sonra elbette onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından sokulacağım ve sen, onların çoklarını şükredenlerden bulmayacaksın! dedi. (A’raf:17)

Rabbimiz’de: Andolsun ki, onlardan kim sana uyarsa, sizin hepinizi cehenneme dolduracağım!” diye yemin etmişti.

Şeytan haber vererek, kendini göstererek gelmiyor. Nefsimize ağır gelen herşeyin, şeytan tarafından da sevilmediğini bilelim.

Tesettürsüz bir kadının tesettürsüzlüğü sadece kendisini değil, bütün toplumu etkiler. Ayrıca tesettür kadın için olduğu kadar erkekler için de gereklidir. Müslüman bir erkeğin, daracık pantolonları, yarıya kadar düğmeleri açılmış gömlekleri giymesi de doğru değildir.

Tacizin olduğu kadar, teşhirciliğinde tedavi edilmesi gereken bir hastalık olduğunu unutmayalım. Bu hastalıkların tek ilacı İslam’i bir bilince sahip olmak, hayatımızı kul olma bilinciyle şekillendirmektir.

Taciz herkesin başına gelebilir. Fakat tacizden; tacizci kadar, tacize sebep olanlarda sorumludur. Tacizi tamamen engellemeyi başaramasak da en azından, tacize giden yolları elimizden geldiğince kapatabiliriz.

Bu konuda diyanet, meşhur hocalar ne zaman seslerini çıkaracak, ne zaman konferanslar verilecek, Sivil toplum örgütleri ne zaman “Tacize de, çıplaklığada hayır!” kampanyaları düzenleyecekler, devlet televizyonlarındaki  fuhşiyat kokulu dizilere ne zaman son verilecek, gerçek İslam okullarda ne zaman anlatılmaya başlanacak, en önemlisi; evlerimize İslam ne zaman hakim olacak, Müslüman olduğumuzu ve sorumluluklarımızı ne zaman hatırlayacağız merak ediyorum doğrusu…

Cahide Sultan