2

Gerçekten müminler kurtuluşa ermiştir. Onlar ki, namazlarında huşû içindedirler, Onlar ki, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler, Onlar ki, zekat (vazifelerini) yerine getirirler,Ve onlar ki, iffetlerini korurlar, Ancak eşleri ve ellerinin sahip olduğu hariç. (Bunlarla ilişkilerinden dolayı) kınanmış değillerdir. Şu halde, kim bunun ötesine gitmeyi isterse, işte bunlar , haddi aşan kimselerdir. Yine onlar ki, emanetlerine ve ahidlerine riayet ederler,Ve onlar ki, namazlarını muhafaza ederler,İşte asıl onlar varislerdir. Ki, Firdevs’e varis olan bu kimseler orada ebedî kalırlar. (Mu’minun suresi ilk 10 ayet)

Uzun sandığımız, aslında çok kısa bir yolculuktayız. Bir ağacın gölgesinde gölgeleniyoruz. Zamanını tayin edemediğimiz bir zamanda kalkıp gideceğiz. Ne için yaşıyoruz, biz kimiz? Neden yaratıldık ve neden bu dünyaya gönderildik? Bizi yaratan Allah bizden ne bekliyor? Üzerimize hangi sorumlulukları yüklüyor? Şimdi hepimiz yaşantımıza bakalım. Nasıl ve ne kadar Müslümanız;

Lavaboya düşen bir örümceği öldürmeyip, dışarı bırakıyorsak,

Bir yaşlıyı bir çocuğu gördüğümüzde merhamet ediyorsak,

Pencereden dışarı bakarken başörtüsüz bakamıyor, balkona başörtüsüz çıkamıyorsak,

Bulmak ne kadar zor olsa da , mağaza mağaza dolaşıp Allah’ın emrettiği gibi örtünmek için geniş pardesüler, büyük eşarplar arıyorsak,

Nefsimize hoş gelse de rengarenk yeni trend tesettür kıyafetlerinden Allah için uzak duruyorsak,

Çok sevdiğimiz parfümü, tam dışarı çıkarken sıkacakken, sırf sokakta yabancı bir erkek kokumu alırda zina yapmış gibi olurum endişesiyle sıkmaktan vazgeçiyorsak,

Soğuk kış gününde, üşüdüğümüz halde kalkıp soğuk suyla abdest alabiliyorsak,

Sabaha karşı telaşla uyanıp namaz vakti geçti mi diye saate bakıyorsak,

Çarşıda dolaşırken vaktin namazı geçmesin diye su arar gibi en yakın camiyi arıyorsak,

Otobüs yolculuğu sırasında namaz vaktini umursamayan şoföre öfkeleniyorsak,

Herkes parasını bankaya yatırıp, faizini çıtır çıtır yerken, biz cehennemde çıtır çıtır yanmaktan korkup bankadan uzak duruyorsak,

Herkes bilmem ne kadar düşük faizlerle kredi çekip güzel bir ev aldığı halde, biz faize bulaşmayayım, Rabbimi gazaplandırmayayım deyip kirada oturmaya razı oluyorsak,

Zekat zamanı gelince, ateş azabını hatırlayıp vermemiz gereken zekatı hemen elden çıkarmak için gayret ediyorsak,

Bir yerde yardıma ihtiyacı olan birini duyduğumuzda, hiç düşünmeden, kimselere duyurmadan yardım etmeye çalışıyorsak,

Yıllardır içtiğimiz sigaraya birgün bakıp, “Bunca yıldır Rabbimin bana verdiği rızkı havaya savurdum. Şu günden itibaren O’nun rızası için  bir daha içmeyeceğim” deyip bir mereti bırakabiliyorsak,

Komşuların “Ne kadar etkileyici, çok güzel” diye ballandıra ballandıra anlattığı diziyi, çok merak ettiğimiz halde haram görüntülere bakmayayım, zamanımı boşa geçirmeyeyim diye izlemekten kaçınıyorsak,

Yanımızda başka birinin gıybeti edildiğinde, gıybeti edilen kişiyi savunabiliyorsak ya da lütfen konuşmayalım gıybet oluyor diyebiliyorsak,

Kadınsak ve kocamız bizden bir talepte bulunduğunda, Allah rızası için O’nun isteğini yerine getiriyor, itaat ediyorsak,

Erkeksek ve “Karımız bugün çok yorgundum, yemek yapamadım” dediğinde onu anlayışla karşılayıp, “2 yumurta kırarsın yeriz, senin canın sağolsun” diyebiliyorsak,

Gençsek, bize arkadaşlık(!) teklif eden bir erkeği veya baştan çıkarmaya çalışan güzel bir kızı “Zinaya yaklaşmayın” ayetini hatırlayıp, “Ben Allah’tan korkarım” deyip reddedebiliyorsak,

Önemli bir makamdaysak, haram yemekten, rüşvetten, adam kayırmaktan, yoksulun hakkını çarçur etmekten tıpkı yılandan kaçar gibi kaçıyorsak.

Haksızlık karşısından susamıyor, elimizle veya dilimizle engel olmaya çalışıyorsak, engel olamadığımız zaman kalbimiz tuz gibi eriyorsa,

Canımız istemese de, telefonu elimize alıp kayınvalidemizi arayabiliyorsak, bize haksızlık yapmış olsalar bile evimize geldiklerinde kalplerini kırmıyor, onlara hürmet ediyorsak,

Çocuklarımıza yıllarca her vakit, bıkmadan usanmadan namazı hatırlatıyorsak, bir vakit namazı kaçırdıkları zaman onların ateşte yandığını görür gibi üzülüp endişeleniyorsak,

Bir günah işleyince ciğerlerimiz yanar gibi pişmanlık duyup tövbe ediyorsak, geçmiş günahlarımız aklımıza gelince mahzun oluyor, aynı günaha düşmekten korkuyorsak,

Yalnız zamanlarımızda Allah’ı anıp, tefekkür edebiliyorsak,

Tüm bunları Allah’ın rızasını gözeterek, cehennemin azabından, kıyametin dehşetinden korkarak yapıyorsak Müslümanız biz! Başta namaz olmak üzere bir kısmını yapıyor ama yapamadıklarımız için vicdan azabı çekiyorsak Müslümanız biz!Bütün hücrelerimize, sinir uçlarımıza kadar Müslümanız Allah’ın izniyle.

İman ettik, cennet hayalimiz var. Bu yüzden mümin olmak ve mümin kalabilmek en büyük davamızdır.

Bizi Müslüman olarak yaratan, bizi İslam’la şereflendiren, bizi sadece kendisine kul eden Rabbimize hamd olsun!

Cahide Sultan