sevginin-tezahuruBu sıra herkes Peygamber sevdalısı. Kime rastlasanız kutlu doğum hazırlıkları yapıyor. Sosyal paylaşım platformlarında üzerine mum dikilmiş pastalar, Peygamberimiz için üflenmeye hazırlanıyor. “Doğum günün kutlu olsun efendim” yazılı, ışıltılı kartlar beğenilere sunuluyor. Hepsi Efendimiz için!

Peygamberimizi seven 1 milyon kişi arıyoruz. Haydi sayfamıza gelin. Peygamberini seven salavat kampanyamıza dahil olsun. Bu yıl en çok biz salavat çekelim!
Güllü yasinler, gül kokulu tesbihler, takkeler, güllü lokumları unutmayalım. Zikir matiğin var mıydı senin? Şiirleri kim okuyacak? Kim daha duygusal okuyabilirse o okusun! Peygamberin nasıl hasırlarda yattığını, karnına nasıl taş bağladığını, evine günlerce tek lokma girmediğini anlatır, sonra 7 katlı gül kokulu ihtişamlı pastayı konuklara dağıtırız! Hepsi Efendimiz için!

Saçları yapılı, makyajlı bayan, “Seni seviyoruz efendim” temalı bir pano hazırlıyor. Müzik hocamız kutlu doğum konseri için öğrencileri sıkı çalıştırıyor. Konser için kıyafetler özel seçildi. Hem de en pahalısından! Koroda kızlar önde, erkekler arkada olsun. Salavatı orkestra eşliğinde, sağa sola sallanarak hep beraber söyleyelim. Kızlı erkekli, huşu içinde! Bunların hepsi Efendimiz için!

Mevleviler gecede mutlaka olmalı. Bayan mevleviler unutulmamalı. Dönüp dönüp durmalı. Ney sesleri inlemeli salonlar. Mevlitler okunmalı. Sosyetik hanımlar, mevlidan’ın yanık sesiyle ağlamalı. Sonra yumuşak sesli meşhur bir hoca çıkıp, fon müziği eşliğinde Peygamberin hayatından kesitler sunmalı. Nasıl sinirleri alınmış, hoşgörü peygamberi olduğu anlatılmalı. Savaşları, cihadı, kafirlere olan şiddeti, öfkesi asla konuşulmamalı. Aman konuklar rahatsız olmasın. Sular sabuna dokunmasın. Hepsi Peygamberimiz için!


Şaka mı bunlar, şaka mı söyleyin? Peygamberin razı olmadığı işlerle mi sevginizi gösteriyorsunuz O’na? Peygamberin getirdiği mesaja aykırı yaşantılarınızla mı, vefa gösterisinde bulunuyorsunuz? Sahi siz hangi peygambere inanıyorsunuz? Bu yapılanlar hangi dine ait uygulamalar? Zira benim tanıdığım, inandığım Peygamber Aleyhisselam anılmak değil, anlaşılmak istedi.

Efendimiz diyor ama O’nun verdiğini almıyor, bırak dediğini bırakmıyorsunuz.

Efendimiz diyor ama “…kırmak için gönderildim” dediği çalgı aletleriyle şarkılar söyleyip güya O’nu anıyorsunuz!

Efendimiz diyor ama, “Onlara benzemeyin” dediği hristiyanların adetiyle Peygamberin doğum gününü kutluyor, mum üflüyorsunuz!

Peygamberin doğum gününü kutladıktan sonra, nasıl olacak ta çocuğunuza doğum günü kutlamanın İslam’a ait bir uygulama olmadığını, hristiyan adeti olduğunu anlatacaksınız? Efendimiz diyenlerin pek çoğu, kutlu doğum etkinliklerini kaçırmazken, O’nun en çok önem verdiği namazı kılmıyor veya sabah namazına kalkmıyor. Ya da namazın kötülüklerden alıkoyan özelliğinden fersah fersah uzaklar. İffet ve hayayı öğütlediği kadınlar tesettürün ruhundan uzaklar…

“Hristiyanların Meryem oğlu İsa’ya yaptıkları gibi, beni aşırı şekilde övmeyin! Ben ancak Allah’ın kuluyum…” diyen Peygamberin övülmeye anılmaya değil, anlaşılmaya ihtiyacı var. Madem bu kutlamaları bırakamazsınız, o halde bırakın bu gecelerde insan üstü, herkese mavi boncuk dağıtan bir Peygamber anlatmayı. Hikaye anlatmayı bırakın. O sallallahu aleyhi ve sellem nasıl yaşamıştı, hangi mesajları getirmişti, neyin savaşını vermişti, davası neydi onu anlatın. Sadece bir hafta değil, her gün her fırsatta anlatın.

Faizli kredilerle ev, araba almayı Rasulullah Aleyhisselam kabul eder miydi? Zekat vermeyen, namaz kılmayan bir adamı Müslüman sayar mıydı?  

Bir kadının açılıp saçılıp, tesettürü umursamayıp sokaklarda gezmesini, erkeklerle tokalaşmasını, şakalaşmasını hoş karşılar mıydı?Karısını kızını açık saçık gezdiren erkeklere “Deyyus” demez miydi?

10 yaşına gelmiş çocuklara hala namazın öğretilmemiş oluşunu, genç erkek ve kızların yan yana sıralarda ders çalışmalarını hoşgörür müydü?

Allah’ın kanunlarının umursanmadığı, beşeri kanunlarla idare edilen bir yönetim şeklini kabul eder miydi?

Dinleyenleri buz gibi edecek bu hakikatleri de haykırın yüreğiniz yeterse!

Yanıbaşımızda oluk oluk Müslüman kanı akarken, sazlı cümbüşlü anılmaya razı olur muydu?

Hayatında Peygamberden tek bir iz bulunmayanlar, Peygamberin doğum gününü kutluyorlar. Yıllardır kutlanan bu haftalar nedense toplumun gün be gün bozulmasına engel olamıyor. Topluma her fırsatta içi boşaltılmış, kutlamalara indirgenmiş bir din servis ediliyor. Belli günlerde hatırla, ama sadece hatırla! sonra yine bildiğini okumaya devam et…


Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Sözlerin en doğrusu Allah’ın Kitabıdır, yolların en hayırlısı Muhammed’in yoludur. İşlerin en şerlisi sonradan dine sokulmuş olanlardır. Dine sonradan sokulan her şey bid’attır, her bid’at dalalettir ve her dalalet ateştedir.” Müslim 867, Nesei 3/188

Rasulullah Aleyhisselam’ın tavsiye etmediğini, ashabının, tabi’in ve müctehid imamların yapmadığını yapıp, bunu yaymaya çalışmak olsa olsa bir hadsizlik olur.  Din adına yapmamız gereken her şey  bize Kur’an ve sünnet’le beraber öğretildi. Bu  dinin yeniliklere, bidatlere ihtiyacı yok.

“Biz bu günlerde daha çok kur’an okuyor, salavat çekiyoruz” diyenler için şunu söyleyebiliriz: Peygamberimiz bize nasıl yatacağımızdan, nasıl tırnak keseceğimize kadar her şeyi öğretmiş, hiç bir şeyi eksik bırakmamıştır. Farzların tamamını yerine getirdikten sonra, eğer daha fazla ibadet etmek, sevabınızı artırmak isterseniz, Rasulullah aleyhisselam’ın sünnetinde yer alan ibadetleri yapabilirsiniz. Kuşluk namazı, gece namazı kılabilir, pazartesi ve perşembe oruçlarını tutabilirsiniz. Sabah ve akşam zikirlerini yapabilirsiniz. Çeşitli zamanlarda yapılacak zikirleri öğrenip okuyabilirsiniz. Bunları yapan bir insanın özel kutlamalara hiç ihtiyacı kalmaz.  

(Resûlüm! ) De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir. (Âli İmran: 31)

Cahide Sultan