21306824389_c0a18afdb7_b

Bir kardeşimizin maili üzerine bir kaç kelam edelim istedim. Kardeşimizin eşi öğretmenmiş. Eşinin okuluna gelen öğretmen bir hanım, öğretmenler odasında zaman zaman sıkıntılarından bahsediyormuş. Gel zaman git zaman bu beyefendi ve yeni gelen öğretmen hanım arasında haram bir yakınlaşma gerçekleşmeye başlıyor.
Önceleri kadına acıyan adam, sonraları ondan etkileniyor. Ve malum gizli görüşmeler, yazışmalar…

Bu hikayenin devamı var. Evdeki çocuklarla alakalı boyutu, kardeşimizin yaşadığı ruhi bunalımlar… Uzayıp gidiyor.

Oğlum bir erkek öğretmeninden bahsetmişti. “Anne öğretmenim kadın öğretmenler var diye öğretmenler odasında hiç oturmuyor. Ders aralarında ya bahçede, ya da mescidde oluyor” demişti. Nasıl güzel bir hassasiyet…

Bir genç kız da mailinde islami anlamda bilinçlendikten sonra işten ayrılmak istediğini, çünkü iş yerlerinde en basitinden kadın ve erkeklerin gülüşmeleri, bakışmaları gibi durumların kaçınılmaz olduğunu anlatmıştı.

Kadınların uygun ortamlarda çalışmaları tamam ama uygun ortamdan kasıt nedir? Hergün iş yerine süslenerek, güzel bir giyimle gelen kadının, kendisine yabancı olan erkeklerle uzun bir süre aynı ortamda bulunması, oturup sohbet etmesi uygun bir durum mudur?

Bir erkeğin güzel bir kadınla hergün bir arada olması nasıl normal karşılanabilir? (Kendini koruyan çok özenli insanlar var. Onlar bu konunun dışındadır)

Kıyafet yönetmeliğinde erkeklere getirilen kurallara erkekler harfiyyen uymak zorundayken, kadınlara esnek davranılıyor.

Erkekler sakal bile bırakamazken, kadınlar yırtmaçlı, mini, kolsuz kıyafetlerle  iş yerlerine gelebiliyor.

En azından erkek ve kadınların çalışma odaları, öğretmenler odası ayrı olabilir. Bir hristiyan, yahudi kadın bile ayrı otobüs istiyorsa, Müslümanlar olarak bizim bunu istememiz neden anormal karşılanıyor?

Kimse bana için fesat demesin. Madem benim içim fesat, katlanarak büyüyen aldatma olayları neyin nesidir?
“Eşim aldatıyor” diye yazanların haddi hesabı yok. Pek çoğu okumuş, çalışan kültürlü hanımlar. Eşleri ya iş yerindeki bir kadınla veya internetten biriyle aldatmış kendisini.

Sadece kendini koruyamayan kadın yok elbette. Gözlerini koruyamayan, duygularını kontrol edemeyen erkeklerde var. Sadece imansız insanlar aldatmıyor. İslami hassasiyeti var sandığınız erkeklerde gün geliyor bu fitneye yenik düşüyor.

Toplum cinsel cinnet geçiriyor. Cinsel anlamda uyaran faktörler artarken, Allah için uyaranların sayısı azalıyor. “Kardeşim Allah’tan kork” diyemiyoruz kimseye. “Bu yaptığın yanlış, şu tavrın, bu giydiğin ne İslama, ne örfe sığmaz. Allah bundan razı olmaz” diyemiyoruz. Görmezden gelindikçe büyüyor kötülükler. Özgürlük söylemleri, eşitlik naraları bizi içinden çıkılmaz bir fanusa hapsediyor.

Aşikâr ki; Kalp gözlerimiz körleşmiş. Ama, hiç mi körleşmeyen bir kalp kalmadı? Hiç mi ilmiyle amel eden bir alim kalmadı? Tepkilerden korkmayan bir cesur yürek… Neden ruhları titretecek, yanık bir feryat duyamıyoruz? İmanımız dilde, değerlerimiz yerle yeksan. Ne yüreğimiz yanıyor, ne gözümüz yaşarıyor olup bitene…

İman edenlerin Allah’ı anma ve O’ndan inen Kur’an sebebiyle kalplerinin ürpermesi zamanı daha gelmedi mi? Onlar daha önce kendilerine kitap verilenler gibi olmasınlar. Onların üzerinden uzun zaman geçti de kalpleri katılaştı. Onlardan bir çoğu yoldan çıkmış kimselerdir. Hadid:16

Cahide Sultan