Başkaları için yaşamaktan, kendimizi unutuyoruz bazen. El görsün, el beğensin, el kınamasın..! Peki biz bu hayatın neresinde yaşıyoruz?

Bir kaç gündür bir düğünün haberine rastlıyorum sayfalarda. Çok ilginç bir düğün olsun diye havada uçan bir sandalla salona inmek istemişler. Daha havadayken sandalı tutan halatlardan biri kopuyor ve gelinle damat yere düşüyor!

Düğünleri çok ses getirsin istemişlerdi belkide. İstemedikleri kadar çok sesli bir düğün oldu!
Öyle bir çılgınlık ki bu, sonu nereye varacak kestiremiyoruz. Suyun altında, uçurumun kenarında, paraşütle atlarken nikah kıydıranlar var. “Şeytan, onlara yaptıkları işleri süslü gösterdi” buyuruyor Rabbimiz ayetinde.
Süslü görünen ama manâdan, duygudan, Allah rızasından, zerafetten uzak bir yığın ameller silsilesi…

İsraf desen gırla gidiyor. Bir gelinlik fiyatına 3 çiftin düğünü yapılır. Sırt ve göğüs dekolteli, Allah’ın gazabını celbedecek gelinliklere tomarla para veriliyor. Nikah şekeri, davetiyesi servet tutuyor. Düğün harcamaları için bankalar özel kredi veriyor. Bir yuva kurulurken daha temeline haram bulaşıyor.
Kimliğinde İslam yazan gelin ve damat düğün geceleri şampanya içerek dünya evine giriyor!

Düğünlerin çoğunda ne cennet kokusu, ne cehennem korkusu yer bulmuyor…
İnna lillahi ve İnna ileyhi raciun!

Dekolteli gelinliğiyle çimenlerin üzerine uzanıp, fotoğrafçıya poz veren, sonra o fotoları sosyal hesaplarında paylaşan, cümle alemin önünde göbek atan gelinlerin gün be gün sayısı artıyor.

Aylarca nikahsız karı koca gibi yaşayıp, hamileyken gelin olanlardan bahsetmedim daha.

Neresinden bakarsanız bakın, düğünlerimiz bir Müslümanın düğününe hiç benzemiyor…

Cahide Sultan