İsminin önüne bilmem kaç tane ünvan yazılmış, çoğu anne baba olmamış hatta evlenmemiş, çok bilmiş bay ve bayanların kreşler hakkında yazdıkları yazıları okuyorum. Çocuk kaç yaşında kreşe verilmeli sorusunu, kalın kitaplardan öğrendikleri acayip kelimelerle anlatmaya çalışıyorlar. Çocuk kreşe üç yaşına geldiğinde verilmeliymiş. Çalışan anneler, 2 yaşında verebilirlermiş. Sayfalarca anlatım, güya uzmanlaşmış ve kalıplaşmış soğuk cümleler, uzadıkça uzuyor…
Kimse henüz ağzı süt kokan bir çocuk neden kreşe verilir? Verilmeli mi, verilmemeli mi diye sormuyor?
Yazılara onlarca yorum yapılmış. Bazı annelerin yaptığı yorumlar kanımı dondurdu.
Biri çocuğuna banyo yaptırırken çocuğun vücudunda hafif morluklar görmüş. Çocuk, ağladığı zaman öğretmenin parmağını sıktırdığını ve çok acıttığını söylemiş ama anne olan kadın:
“Öyle dövdüklerini sanmıyorum, alışsın diye biraz hırpaladılar sanırım” demiş. Annelik çocuğunun kılına bile zarar verilmesine tahammül edememektir oysa…
Bir diğeri, “çocuk devamlı ağlıyor, önce bu kadar ağlamazdı” demiş. Ve çoğu her sabah çocuklarını ağlayarak kreşe bıraktıklarını yazmışlar.
Hele bir izleyicimin her sabah ağlayarak kreşe giden 2 yaşında bile olmayan bebeğinin dayak yediği için ağladığını sonradan öğrendiğini anlatan maili bir anne olarak beni kahretti.
Geçtiğimiz yıllarda çok sayıda, çocuk gelişimi mezunu genç kız, okul öncesi öğretmeni olarak atandı. Yüksek okul okumayanlar, özel kreşlerde çalışmaya başladı. Eskiye nazaran çocuk sayısı azaldığı halde neden son yıllarda ihtiyaç bu kadar arttı? Ne oldu da aileler bebek yaştaki çocuklarını bir kreşe verme ihtiyacı hissettiler?
Burnuma pis kokular geliyor? Birilerinin sinsice ellerini oğuştururken bu işten hatırı sayılır bir rant elde ettiğini düşünüyorum. Her tarafta mantar gibi kreş türedi. Türlü yollarla çocuğunuzu almak için sizi ikna etmeye çalışan kurumlar, görebileceğiniz her yere cezbedici reklamlar koyarak annelerin kafalarını çelmeye çalışıyorlar.
Çocuğunuz sosyalleşecek, özgüveni gelişecek, paylaşmayı öğrenecek, diğer çocuklardan bariz bir farkla ayrılacak!…
Peki tüm bunları kim öğretiyor çocuğa. Sizin eğitimli dediğiniz çoğu yeni mezun, anneliği tatmamış, çocuk yetiştirme konusunda hiç pratiği olmayan, okuduğu bir kaç kitap, bir kaç ay stajla öğretmen olan kişiler nasıl oluyorda çocuğunuzu yetiştiriyor. Bir çocuğu sağlam temellere oturtmak adına çocuğunuza ne veriyorlar?
Boyama yapmak, resim yapmak, makas tutmayı öğrenmek, şarkı söylemek, arkadaş edinme becerisi, motor gelişimi falan filan… Bunları kreşe gitmeyen çocuklar öğrenemedi mi? Bir anne çocuğuna bunları vermekten aciz midir? Ya da bunları o yaşta öğrenmeyen çocuklar, ilerde resim yapamadı, makas tutamadı mı?
Anneler ilk çocuklarına karşı daha sabırsız olurlar. Hele hiç anne olamamış biri çocuklara karşı son derece tahammülsüzdür. Siz evinizde bir veya iki çocukla ilgilenemezken, evli bile olmayan bir kızın küçük bir salonda 15 çocuğa gerçek manada bir eğitim vereceğini, sevgi ve ilgi göstereceğine nasıl inanırsınız?
Çocuğunuzu bıraktıktan sonra orada çocuğunuza nasıl davranılıyor, bunu bilmeniz çok zor. 2009 yılında Milli Eğitim Bakanlığı okullarda kamera sistemine düzenleme getirdi. Anaokulu ve kreşlerde sınıflara kamera konulamıyor artık. Siz yanında yokken çocuğunuzun ruhu kaç kez acıtılıyor bilemezsiniz. Belki dayak yemiyor ama bir çok kez döver gibi bakışlara maruz kalıyor. İncitici sözler duyuyor. Altı değiştirilirken, kıyafeti giydirilirken hırpalanıyor. Bazen çekiştiriliyor, iteleniyor… En az beş yaşına kadar anne sıcağını her an hissetmesi gereken çocuklar, günün büyük bir çoğunluğunu yabancı ellerde geçiriyor. Karnı doyuyor belki ama ruhu aç kalıyor.
Bir çocuk neden kreşe verilir?
“Her insanın hayat şartları elbette farklıdır. Her insan kendi şartları doğrultusunda değerlendirilmelidir. Kocası, ailesi tarafından çalışmaya zorlanan, maddi açıdan gerçek anlamda sıkıntı çeken ve çalışmak zorunda olan anneleri anlıyorum. Ve onları konudan ayrı tutuyorum.”
Geçim sıkıntısı olmadığı halde çalışmak isteyen, “boşuna mı onca sene okudum, niye evde oturayım?” diyen, önüne geçilmez arzu ve ihtiraslarına çocuklarını kurban veren anneleri asla haklı bulmuyorum. Bir kadın hem çocuk yapar(!), hem kariyer yapar ama ikisinin birden hakkını vermesi neredeyse imkansızdır. Çocuk fedakarlık ister. Sabırla yoğrulmak ister.
Önemli olan çocukla her an beraber olmak değilmiş. Günde 1 saatte olsa kaliteli beraberlik yeterliymiş! Kadın akşama kadar çalışacak. Yorgun argın eve gelecek. Yemekti, işlerdi derken, tahammülü tükenecek, birde çocuğuna kaliteli zaman ayıracak öyle mi? Ben buna ancak gülerim…
Dışarda çalışmayan bir anne ne kadar işi olursa olsun, en azından evdedir ve çocuk kendisini güvende hisseder. Arada bir gelip annesine bir şeyler sorup cevap alması, annesinin ara sıra yanağına bir öpücük kondurması, çocuğa yeter. Hele anne biraz bilinçliyse, o yaşlarda çocuğa neler neler verilir. Yeter ki biraz gayret edilsin.
Gerek tanıdığım çalışan annelerden, gerekse okuyucu maillerinden anlıyorum ki, çalışan annelerin çocukları yeteri kadar ilgi ve sevgi görmüyor. Hem çalışıp, hem anneliğinin hakkını veren hanımlar ise, gereğinden çok daha fazla eziliyor, yıpranıyor. Dikkat ettiniz mi, kreşlere giden çocuklar daha sık hasta olurlar. Çünkü çoğu kez kendisini güvende hissedemeyen, istemeye istemeye orada bulunan çocuklar hastalıklara karşı vücut dirençlerini kaybederler.
Kreşler çocukların idareten, avutulsun diye bırakıldığı yerler. Eğitimli gibi görünen ama aslında çocuk dilinden asla anlamayan kişiler çocuklarınızı avutuyor. Sizde kendinizi çocuğum sosyalleşiyor, özgüveni gelişiyor diye onlara teslim ediyorsunuz.
Kreşe değilde, bakıcıya verilen çocuklarda en az diğerleri kadar ilgisiz ve mutsuz oluyorlar. Anneanne, babaanne dahi olsa, çocuğa annesi kadar sevgi veremez. Zaten çocuklarını büyütüp rahat etme yaşına gelmiş büyüklere çocuk baktırmakta bence onlara büyük bir haksızlık oluyor.
Ev hanımı olduğu halde çocuklarına bakmaktan aciz olan, türlü bahanelerin ardına sığınarak, evladını başından atarcasına, kreşe veren anneleri ise anlayan var mı bilmem ama ben anlamıyorum.
24 saat, günlük yapılması gereken her işe yetecek bir zamandır. Ev hanımları Tv başında, komşu dedikodularında zaman geçirmek yerine zamanlarını çok değerli hale getirebilirler. Çocuklarımızla mutlu olmayı öğrenmek zorundayız. Onları fazlalık gibi değil, her zaman bizi mutlu eden bir armağan gibi görmeliyiz.
Yaşlı anne ve babaları huzurevlerine yatırmak nasıl bir ayıpsa, annesine çok muhtaç olduğu küçük yaşlarda çocuğu bir kreşe vermekte en az o kadar ayıptır. Biz bu değiliz! Ne dinimize, ne örfümüze uymayan, bize sunulan ithal hayat tarzlarını yaşıyoruz hepimiz.
Kimse doğruları söylemek istemiyor. Tamam kadın uygun şartlarda okusun, donanımlı olsun. Fakat ne olursa olsun KADININ YERİ EVİDİR diyemiyor kimse. 5 yaşına kadar çocuk evinde annesinin dizinin dibinde büyümelidir diyemiyor. “Kreş nasıl olmalıdır?” diye tartışılırken, “Olmalı mıdır?” sorusunu kimse sormuyor. Çocukların ruhunda anneden saatlerce ayrı kalmak nasıl bir etki bırakır kimse düşünmüyor.
Bir nesil kayboluyor. Sevgisiz, acımasız, alakasız çocuklar ve gençler, birbirinden kopuk anne babalar, yalnızlaşan evler toplumun vicdanını kanatıyor.
Asli vazifemizi yeniden hatırlamak, yuvalarımıza, çocuklarımıza yeniden sarılmak ertelenemez bir ihtiyaç haline geldi.
Çalışan kadın çocuğundan günün büyük bir kısmı ayrılmak, kreşe veya bakıcıya vermek zorunda. Bu çocuklar anne sevgisine doyamıyor. Her istedikleri alınarak, sevginin dolduramadığı eksiklikler tamamlanmaya çalışılıyor. Doyumsuz çocuklar çoğu kez mutlu evlilikler yapamıyor, daha tahammülsüz ve asabi oluyorlar.
Kadın evine yakışır. Duygularınızdan önce mantığınızı harekete geçirin. Kimler sizin dışarda olmanızı istiyor? Siz dışarda olunca kimler menfaat sağlıyor iyi düşünün. Sizin çocuğunuzun doğru eğitilip eğitilmediği, düzgün bir insan olup olmadığı kapitalist sistemin umurunda değil. Sistem sizin üzerinizden elde edeceği menfaatlere bakıyor.
Fillerin tepişmesinden çimenler ezilirmiş. Büyüklerin ihtirasları çocukların ruhlarını yaralıyor. Çocuğunuza kendiniz bakabilmek için imkanlarınızı zorlayın. “Boşuna mı okudun?”, “Evde oturmak için mi, temizlik yapmak için mi onca yıl çaba harcadın?”, “Çocuğunu ver bir çocuk yuvasına” diyenlere kulaklarınızı tıkayın. Evinize giren bir maaş varsa rızık endişesi çekmeyin. Allah’a tevekkül edin.
Niyetinizi temiz ve sağlam tutun. Evladınızı kimselere bırakmayarak en önemli vazifeyi yapıyor olacaksınız. Kimsenin indinde ne olduğunuz, hangi kariyere sahip olduğunuz değil, çocuğunuzun gözünde nasıl bir anne olduğunuz önemli. Sımsıkı sarılın evladınıza, hep yanında, yakınında olduğunuzu hissettirin. Sevgisiz kucaklarda, çocuğun ruhu acıkır… Onu öyle doyurun ki sevgiye, öyle değer verin ki ona, hayat boyu “Benim annem!” derken gözleri ışıldasın.
Unutmayın, dünyanın bütün süslü teyzeleri toplansa, bir anne etmez!
Cahide Sultan
Cahide hanım hislerime tercüman olmuşsun.ALLAH RAZI OLSUN.Canımmm bacım iyiki varsın .senibulduğuma çok şükür diyorum.güzel tariflerin için de tşk ler edriyorum.ALLAHA emanet ol.
BeğenBeğen
Cahide hanım öncelikle siteniz ve yaptıklarınız için sizi yürekten kutluyorum.İyi ki varsınız. Ben Gaziantep’ten yazıyorum size. 20yıllık evliyim.19 yaşında üniversiteye yeni başlayan bir oğlum var.Seneler sonra 2. kez anne oldum;evet Allah’ın takdiri işte.İlk oğlumu ev hanımı iken büyüttüm 2. oğlumda çalışan anneyim ,10 senedir kamuda çalışıyorum.Şimdi iki durumu da yaşayan bir anne olarak ilk oğluma verdiklerimin ikinci oğlumun da hakkı olduğunu düşünerek yetmeye çalışıyorum.Ölerek bayılarak hatta sürünerek götürüyorum ama hiç yormuyor inanın bana. oğlum 20 aylık ama dünyalar tatlısı. Ne hoşmuş olgun yaşta anne olmak diyorum.Toplam beş bakıcı değiştirdim ama buldum şükür.Allah ne isterseniz veriyor şükür.Kalbime göre de verdi.İlk oğluma çok düşkündüm o taksil yapmaya gitti,iyi ki de bebişim varmış diyorum tesellim oluyor yaşama sevincim,gençlik iksirim, her şeyim benim..ilk oğlum Buğra, ikincisi Kayra ( ismini ben koydum anlamı da Allh’tan gelen müjde, Allah’ın sevdiği kayırdığı kul anlamında) Allah acılarını göstermesin cümlesininkini de amin.
BeğenBeğen
Yaziniz cok guzel.Bu konu hakkinda Zaman Gazetesinde cikan haberi paylasmak istedim KRES EKEN HUZUREVI BICER
http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazino=1138861&keyfield=68757A7572657669
BeğenBeğen
ah Cahide hanım oyle bir konuya parmak basmışsınız ki
ben çalışan bir annenin en büyük çocuğuyum kardeşlerimle aramda çok az bir yaş farkı olmasına rağmen onlara annelik yapmak zorunda bırakıldım doğru dürüst bir sabah kahvaltısı yemedim annemin elinden geçen yılların ardından evlendim ve Rabbimin lutfuyla anne oldum ancak altı ay bakabildim kızıma o zamanki şartlarım elvermediğinden işe dönmek zorunda kaldım kuzum 3,5 yaşına kadar kah annanede kah kreşte orda burda büyüdü ama onu her sabah bırakırken yaşadığım acıyı tarif etmem mümkün değil kendi çocukluğumda yaşadığım o kaybolmuşluk o yanlızlık şimdi kızımın başındaydı ikimizde çok mutsuzduk ve kızım çok sık hastalanmaya başlamıştı şartlarım işe döndüğüm zamandan daha iyi değildi sadece eşim vatandaşlığını aldığından artık serbestce çalışabilir duruma gelmişti bu bile yetti işten ayrılma kararı vermeme hiç düşünmeden ayrıldım işten oysa emekliliğimi haketmeme 3 yıl kadar bir süre kalmıştı aman dedim yaş beklerken hallederiz bir şekilde daha az tüketiriz dedim ve işten ayrıldım
aslında çalışan kadının maaşından geriye pek bişi kalmaz çocuk varsa hele
kreş parası ek faaliyetler çocuğun giyimi kuşamı derken maaşın yarısı gitti bile malum çocuk evde olsa iki kat dışarlık giysi yeter ama kreşte olmaz iç çamaşırı dış çamaşırı bol bol olacak aynı şey anne içinde geçerli çalışıyorsan giyimin kuşamın saçın başın iyi durumda olmalı yani bir çift ayakkabıyla bir kat elbiseyle olmaz gittimi kalan yarısının koca bir parçasıda annenin üst başına
eh malum çalışıyorsun helede özel sektördeysen öyle dokuzdan beşe olmaz en az on iki saat çalıştırır elin adamı ee eve gelip kim yemek yetiştirecek şimdi hemen koş markete çabuk hazırlanacak şeyler al normal bir ev hanımının bir haftalık pazar alışverişinden fazlası o hazır yemeklere gitti
ee ne kaldı geriye şimdi sadece şanslıysan sigortan varsa ona çalışırsın ben senelerce ona çalıştım ama maalesef bir çok kadın sigorta sız çalışıyor
şimdi bir çocuğum daha var kızım okuldan geldiğinde onu evde karşılıyorum sabahları özenle kahvaltısını veriyorum derslerine yardımcı olmaya çalışıyorum hepsinden önemliside canımız ne zaman isterse sarılabiliyoruz çalışırken kızımı bilgisayar ekranından izlerdim patron görmeden ben biraz şanslıydım kresin int bağlantısı vardı ona rağmen ne sıkıntılar yaşadık yazmakla bitmez bebeğim küçücüktü kucak isterdi almazdı öğretmenler hangi birini alalım derlerdi ben o soğuk camdan onun sarılmak için açılan kollarının boşlukta kalışını seyrederdim ve nefes alamazdım acıdan
Allahım çok şükürler olsun kurtuldum ele çalışmaktan keşke hiç bir anne çalışmak zorunda kalmasa ben demiyorum okumasın kadınlar meslek sahibi olmasın benimde kızlarım okuyacak inşallah hayatın insana neler getireceğinin garantisi yok bir gün mecbur kalabilirler çalışmaya meslek sahibi olsunlar ama öncelikleri her zaman çocukları olsun kimsenin yavrusunun sarılmak için açılan kolları boşlukta kalmasın inşallah
BeğenBeğen
S. A cahide ablacığım… Yazınızı tesadüfen okudum,dakikalarca ağlayarak.. Yazdıklarınız beni o kadar etkiledi ki yaklaşık 2 ay önce kreşe verdiğim oğlumu ertesi gün aldım kreşten ve o gün bugündür gitmiyor. Ve gitmediği için tek kelimeyle havalara uçuyor 🙂 Benim biri 32 aylık diğeri 11 aylık iki tane çocuğum var.. küçük olan doğuştan işitme engelli,onu haftada 2 kere eğitime götürüyorum. Ben İngilizce öğretmeniyim,şu anda yavrumun bu durumundan dolayı ücretsiz izne ayrıldım. Bu süre zarfında kurban bayramının ilk günü eşimin de desteğiyle ( Rabbim ondan razı olsun) kapandım. Etrafımdaki birçok kişiden olumsuz tepkiler aldım,buna kendi ablam da dahil..Ama ben o kadar mutluyum,öyle huzurluyum ki anlatamam..Keşke diyorum annem benim üniversite okumam için gösterdiği çabanın birazını da örtünmem için gösterseydi de daha erken kapansaydım..neyse kısmet bugüneymiş..Ablacığım yazdıklarınız için size teşekkürü borç biliyorum..Allah sizden razı olsun
BeğenBeğen
Hiç farketmeden geçiyor zaman. Sadece öteler için yaptığın ameller kalıyor yanına. Yapılanlar Allah için olmuyorsa, silik ve anlamsız. Ne kadar gafiliz, ne kadar gamsız…
Hayatın boşluğunu bir idrak edebilsek, evlatlarımızı ahiret yatırımı olarak görebilsek, eminim çok farklı olacaktı herşey. Rabbim hayırlı amellerini artırsın. Rabbimiz evladına Şafi ismi şerif’iyle şifalar nasip etsin. Her daim yardımcın olsun canım…
BeğenBeğen
‘Kitap oku, hayatı oku, çevreyi oku ve en önemlisi çocuğunu okumayı bil. Çocuğunu iyi okuyan her anne çocuğu için en iyi anne, en iyi öğretmen, en iyi psikolog olur. Her çocuk farklı bir karakterde yaratılmış. Çocuğunu dikkatli okursan şifrelerini çözer ve ona göre hareket edersin. Böylece çocuklarınla iletişimin daha iyi olur.”
ama okuduklarım cocuğumla uyum sağlamıyor çoğu kez..
Demişşisiniz çok haklısınız ama bazen şifreyi çözemiyorum bunalıyorum ve birbirimizle 10 yaşındaki oğlumla çok çatışıyoruz. Bilemediği anlamadığı sorular olunca ne kadar yumuşak dille de anlatsam kaba kaba davranıyor bütün emeklerim boşa gitmiş gibi hissediyorum o an.. Bütün dünya okul başarısı değil elbet ama evdeyim onunla ilgileniyorum 22 yıl sonra üniversite öğrenimimi tamamlamak için sınava girdim kazandım. Almanya da üniversite de okuyan büyük oğlum var. Bazı konularda eksik kaldım tamamlamak için bu yaşta uğraşıyorum. Sizi takip etmek büyük zevk inşallah bir arkadaşın dediği gibi bende sizin gibi sabırlı , düzenli, eğitici bir anne olabilirim..
Sevgiyle kalın…
BeğenBeğen
Benimde çok eksiğim var. Benim ortanca oğlum 11 yaşında bu yaşlarda çocuklarda bir aksilik, inatçılık oluyor. İkizlerimden biliyorum ki daha sonra düzeliyorlar. Fakat her çocuğun karakteri farklı. İkizlerim(16) ne desem yapar, saygıda kusur etmezler. Ama ortancam için buna garanti veremem. Rabbim hayırlı evlat etsin cümlesini.
Bence siz çok güzelve sabırlı bir annesiniz. Sakın kendinizi suçlamayın. Ara sıra bağırmalar, sert tavırlar olabilir. Biz de insanız sonuçta. Bol bol dua edin. Muhabbetlerimle
BeğenBeğen
ben kızımı kreşe verdim 3 gün içinde süzüldü ve çok ağlıyordu sebebinide öğrenemedim hemen kreşten aldım hayat şartlarımız ne olursa olsun hiç birşey kızımdan önemli değil biz çocuklarımız için çalışıyoruz
BeğenBeğen
selamun aleykum. cahide abla nolur bana dua edin Rabbim eger calismam benim ve evlatlarim ailem ahiretim icin hayirsa olsun degilse bir sekilde elimden gitsin. ben daha goreve baslamadim ogretmenim atandigim sirada hamile idim dogum iznindeyim kizim 2 yasina girdiginde baslamam gerekiyor su an 15 aylik.evlatlarimiz Rabbimin emaneti hic bir sekilde kiyamiyorum hep tertemiz kalsin narin ve guzelliklerle dolu olsun.evlat sahibi olduktan sonra calismayi dusunmek adeta butun bedenimi altust ediyor onlari birakip nasil gidecegim ciddi anlamda sikintidayim…esim once bi dene belki o kadar da zor olmayacak denemeden bilemesin diyor fakat ileriye donuk maddi rahatlik olacagi icin de calismami istiyor:( daha simdi okudum yaziniz oyle icimi burktu ki bi sure donup kaldim tutamiyorum sinirlerim bosaldi…kendi kendime ne yapicagimi sorguluyorum sayfanizi kesfettigimden beri.yillardir nasil bu kadar esgectim icimde boylesi firtinalar kopmadi o kadar uzgunum ki…keske sizin gibi herseyiyle sadece cocuklarina evine fedakar bir anne olabilsem dualarinizda yer verin nolur kardeslerim Allah rizasi icin…
BeğenBeğen
Canım kendini harap etme. Kadın çalışırken çocuklar perişan oluyor evet. Ama en önemlisi kadın pek çok tavizler veriyor. En başta örtüsünden taviz veriyor.
Eğer başörtülü çalışabiliyorsan, çocuklara da güveneceğin biri bakıyorsa öyle yap. Fakat kimse sen gibi olamaz. Hakkında hayırlısı olsun canım. üzme kendini
BeğenBeğen
Yazdığınız yazılar çok etkileyici beğenerek okuyorum özellikle bu yazınız çok hoşuma gitti.Ben yaşamıyorum böyle bir olayı ama hergün komşumdan görerek şahit oluyorum çok zor küçük bir çocuk için annesinden ayrı kalmak kimi çocuğu çok hırçınlaştıyor kiminide içine kapanık bir hale getiriyor.Ne diyim anneler kariyer diye başkalaşırken çocuklarını dipsiz bir kuyuya itiyorlar yazık…
BeğenBeğen
cahide hanım merhaba,
yazınızı okudum ben de çalışan bir anne olduğum için çocuğumu kreşe 2,5 yaşında verdim.Maalesef baktırabileceğim bir yakınım yoktu.Ben de isterim çocuğum evinde olsun ama koşullarmız bazen uymuyor ve kreşe bırakmak zorunda kalıyoruz.Ya kreşler olmasaydı mecburen evimin içine bir yabancı sokacaktım bence bu çok daha fena bir durum.Kreşlere bu kadar kötü muamelesi yapmanızı tasvip etmiyorum.Yaşam koşulları bizi çalışmaya itiyor.Kreşlerde mecburen kuruluyor. Kreşlerde hala kameralar var.Milli eğitim sadece gün içinde i.netten izlemenizi yasakladı.ben iş yerindeyken açıp ne yapıyor diye bakabiliyodum bunu yasakladılar.İzlemek istediğim zaman işyerinden izin alıp kreşe gidip izleyebiliyordum.Kameralar açık yani…Herkesin yaşam koşullarını bir tutamayız.Biraz geniş açıdan düşünmediğinizi fark ettim.
kapalı bayanların mağdur olduğunu ise hiç düşünmüyorum.Mağdur da olmasınlar zaten.Ben özgürlükten yanayım.Herkes kutuplaşmadan istediği gibi giyinmeli ve yaşamalı.Yaşadığım yerden örnek vererek yazıyorum.Çevremde gördüğüm kapalı bayanlar gayet güzel pahalı elbiseler giyinip kocalarının aldığı lüks arabalarla günlerini gün ediyorlar.Başları kapalı olduğu için çalışamıyorlar ya kocaları kazanıyor onlar bir güzel yiyor ve hayatlarından memnunlar.Sizin söylediğiniz kısım ise azınlıkta elbette başını açıp çalışmak zorunda olan kamuda çalışan bayanlar var ama benim söylediğim türde bayan o kadar çokkki…lütfen onları görmezden gelmeyin.Kamuda çalışanlarda peruk takıp bu işi hallediyorlar ama bence kendilerince hallediyorlar daha çok ilgi çekiyorlar bir bakan bir daha bakıyor anlıycanız….
Etrafıma bakıyorum bazen (ben başı açık bir bayanım)kapalı bayanlar o kadar süslüki. (tabiki hepsi değil bu işi gönülden inanarak yapanları tenzih ediyorum)full makyaj vücudu belli eden kıyafetler daracık bluzlar pantolonlar inanın ben giymiyorum o kıyafetleri.
Cahide Hanım amacım sizi yargılamak değil ama tek taraflı ya da tek tip düşünce şeklinden sıyrılmanız gerektiğini düşündüğüm için yazmak istedim.
BeğenBeğen
Çok doğru şeyler yazmışsınız, anneler çalışıcam diye küçücük çocuklarını nasıl bırakabiliyorlar, okul çağına kadar kesinlikle annesi bakması lazım çocuğuna… benim bir kızım, bir oğlum var, kızım 7 oğlum 4 yaşında, çocuklarımın hep yanındayım, oğlumdan yana biraz sorun yaşıyoruz onuda burdan yazmak istiyorum belki yardımcı olursunuz nasıl davranmam konusunda, oğlum çok yaramaz, hiç söz dinlemiyor, devamlı sorun çıkarıyor ablasına huzur vermiyor, devamlı ilgilenmeye, bişeylerle oyalamaya çalışıyorum ama yok ne yapacağımı nasıl davranacağımı şaşırdım. beni çok üzüyor, çok bunaltıyor, devamlı oğlumu susturmaya sakinleştirmeye çalışıyorum, bu sefer kızım kıskanıyor, benide sev diyor, onuda sevdiğimi söylüyor kardeşinin durumunu anlatmaya çalışıyorum. kızımda bu durumdan çok şikayetçi… Kusura bakmayın, benim yazım biraz konunun dışında oldu ama yazmak istedim, aynı durumda olan yada bukonuda bilgisi olan annelerden tavsiyelerini almak isterim…
BeğenBeğen
Cahide’yi okumak beynime “refresh” yaptırıyor. Bu yazını okuyunca da sevgili CanCahide,”seni seviyorum” diye bağırasım geldi… Her gün yazılsa bu kelamlar,her gün edilse,bunu duymayan,anlamayan bilmeyen müslüman hanımk kalmayana dek,az gelir.. çocuğunun ona olan muhtaciyeti en azından dediğin gibi ağzı süt kokana kadar ,anne tarafından giderilmedikçe kendini dışarı atan annelere karşı içimde garip bir soğukluk hissi oluşuyor,alınmasın kimse.benim de elimde değil:( mecburiyetten dolayı çalışmayı tenzih ederim.o kardeşlerimize Allah yardım etsin..ama çocuğundan kaçarcasına doğumdan bir kaç ay sonra işe giden anneleri de gördüm…
oof of.. neyse…
selam ile..
BeğenBeğen
Bende seviyorum seni gülüm. Allah’a emanet ol kardeşim…
BeğenBeğen
Cahide hanım merhabalar yazınızı okudum ve ne kadar doğru şeylerden bahsettiğinizi birkez daha anladım benim 2 oğlum var büyüğü 6 yaşını doldurdu küçüğüde 4 yaşını doldurdu büyük oğlum otizmli ve diğer çocuklarla kaynaşması için geçen sene ilköğretimokulunun bünyesindeki anasınıfına yazdırdım tabi öğretmen eğer bende onunla birlikte olursam ancak o şekilde kabul edeceğini söyledi bende kabul ettim çünkü zor bir çocuk hem yerinde duramayan çok hareketli hemde dikkati çok dağınık ancak yardımla birşeyler yaptırabiliyorum oda çok çok kısıtlı neyse gelelim küçük oğluma biz abisiyle okula giderken onunla kimse ilgilenemeyecek annanne bakamam dedi bizde kreşe gönderelim dedik ve gönderdik yaklaşık 6 ay gitti ama hiçbir zaman mutlu olmadı kreşten geldiği zaman günün nasıl geçti neler yaptınız annecim anlatırmısın lütfen diye sorduğumda hep mutsuz ağlamaklı cevap olarakta hiççç derdi benim canım çok sıkılıyordu yolunda gitmeyen birşeyler vardı kreşe gitmeden önce benimle cıvıl cıvıl konuşan neşeli çocuk gitti yerine hüzünlü mutsuz isteksiz bir çocuk geldi 3-4 gün sonra öğretmeninin yastıkla karnına vurduğunu söyledi ve anne ben kreşe gitmek istemiyorum dedi oysa ben kreşe başlamadan 1 ay öncesinden kreşi ona o kadar güzel anlatmıştımki hayalindeki kreşle gerçekteki kreş bir olmadığı için büyük hayal kırıklığı yaşadı yavrum. sonra müdürü aradım olanları anlattım ve müdür öğretmeni odasına çağırmış yok öyle birşey demiş oyun oynuyorduk o esnada karnına gelmiş olabilir demiş. sonrada oğlumu çağırmış odasına müdüre yastığın rengine kadar yanında hangi arakadaşı varsa onun ismini söylemiş ve defalarca vurduğunu arkadaşınıda çağırmışlar oda doğrulayınca öğretmeni ordan gönderdiler ama sorun bitmedi diğerleride şefkat göstermiyorlar herşey disiplin içinde bağırarak azarlayarak bu böyle devam etmemeli dedim ve aldım bir dahada kreşe göndermedim çocuğum hala şuanda anne sakın beni kreşe gönderme ben okula gitmek istiyorum kreşe değil diyor tramva yaşadı küçücük yaşında ve hala unutamıyor cahide hanım ne güzel açıklamışsınız aslında sözlerinizin altına imzamı atıyorum başkada söze gerek yok teşekkür ederim
BeğenBeğen
sevgili arkadaşlar herkese merhaba, cahide hanım yazınızı içim titreyerek okudum. ben hepinizden çok farklı bir anneyim. siz o kadar şanslısınız ki çünkü çocuğunuzun gözlerine bakabiliyor ve bundan haz alıyorsunuz. ben görme engelli bir anne olarak hep bunun hayalini yaşadım. keşke gözleri gören bir ev hanımı olsaydım ve her anımı çocuğumla geçirseydim diyorum. ben ayrıca ingilizce öğretmeniyim. yavrumu hep tek başıma büyüttüm. yanımda bana yardımcı olabilecek tek bir insan bile yok. hastalığında tek başıma bakıyorum. yavruma beş aylık olana kadar kendim baktım. ellerim gözlerim oldu. allah bana öyle hisler verdi ki yavrumun neler yaptığını görmeden bilebiliyorum. oğlum şuan üç yaşında beş aylıktan sonra doğum iznim bitti ve bakıcı tuttuk. bu arada eşim de görmüyor. rabbime şükür oğlumuz görüyor. bakıcılar görmememi kullanıp yavruma iyi bakmadılar. evim pislik içinde kaldı. bana temizlik yaptıklarını söylediler. çocuğum çok huzursuzdu. bir gün ses kayıt cihazımla kayıt yaptım ve çocuğumun hep televizyon karşısında önünde oyuncaklarla oyalandığını farkettim. kadın oğlumla hiç ama hiç konuşmuyordu. sanki evde bir robot vardı. yemek yedirme seansları ise tam bir kabustu. oğlum bir buçuk yaşındayken kreşe verdik. yavrum birden değişti. konuşması gelişti. şuan bilmediği şey yok. bize birşeyler gösterirken hep elimize dokundurtuyor. yere birşey düşürdüğümüzde daha biz demeden hemen koşup veriyor. tüm sevgimi ona verdim. o benim hayattaki tek dayanağım. bu yazıdan sonra onu kreşten almayı çok istedim inanın ama ben kreşin verdiklerini veremem ona. yani renkleri öğretemem şu an hepsini biliyor. hayvanları öğretemem. resim yaptıramam yaptığı resimlere de bakamam. geçen kalemle duvarı çizmiş kendisi söylemese haberim olmayacaktı. bazen resim yaptım anne bak diyor ve elimden tutup kağıdın üzerinde gezdiriyor parmaklarımı sonra yüzüme bakıp güzel olmuş mu anne diyor. içim parçalanarak çok güzel olmuş oğlum diyorum. yani ona görsel olarak pek birşey veremeyecektim kreşe göndermeseyedim. şu an içimi kemiren bir sorun da şu oğlum artık büyüdü ve evimizin karşısında çok büyük bir park var yüzlerce çocuk oynuyor orada ya bu yaz tatilinde beni de oraya götür derse ben ne diyeceğim ona? tek başıma götüremem çünkü elimden kaçıp giderse ben onu nasıl bulacağım onca kalabalığın içinde. sitemizin bahçesine çıkarıyordum daha önce ama küçük olduğu için elimi bırakmıyordu. şimdi daha özgür kendisi koşmak oynamak isteyecek. ya sitenin kapısından dışarı çıkarsa ben ne yaparım o zaman? işte bu çaresiz halimi düşünerek kahroluyorum her gün. her halde günde bir saat parayla birini tutup onunla birlikte çıkacağız dışarı. çünkü yakınımda hiç bir akrabam, hiçbir özverili komşum yok. ama yine de rabbime binlerce kez şükürler olsun ki bana böyle zeki ve özürsüz bir evlat verdi.
ayrıca bu siteyi bulduğum için çok mutluyum çünkü buranın bana çok faydalı olacağını düşünüyorum. bundan sonra hep sizlerleyim eğer aranıza kabul ederseniz.
allah hepimize yavrumuzu büyütürken sabır ve sevgi versin diyorum. allaha emanet olun.
BeğenBeğen
Elbette Pınar kardeşim her zaman buyrun. Allah size mükafatınızı versin. Allah’a emanet olun hocam. Ellerinizden öperim
BeğenBeğen
Merhaba yeniden,
“El elin eşeğini türkü çağırarak arar” demiş atalar..Bırakın kreşi, bakıcıyı en yakın akrabamız bile çocuklarımıza bizim gibi bakamaz. Çocuğumuza ” biz senin için, sana ekmek parası kazanmak için çalışıyoruz” desek eminim ” aç kalayım ama çalışma, beni bırakma anne” derdi. Ben de istemeyerek çalışan, vakti zamanında envayi çeşit bakıcıya çocuğunu bırakmak zorunda kalmış, darbe üstüne darbe yemiş, ağlayarak işine gidip gelmiş bir anneyim, belki de anne müsveddesiyim. Çocuklarımız bizsiz büyüyor ve kaybedilen, birlikte geçirilemeyen zaman asla geri gelmeyecek ve henüz konuşamayan çocukların yedi kat yabancı kadınlarla,kızlarla dört duvar arasında neler yaşadıkları sır olup gidecek ve bizsiz büyüyen çocuklarımız bize asla teşekkür etmeyecekler büyüdüklerinde..” Sağol anneciğim, beni başkalarına bırakıp, beni sensiz bırakıp, benim için para kazanmaya gittin!” teşekkürlerin en acısı olur zira..
BeğenBeğen
Kafam karıştı yine. Ben 3,5 yaşına kadar kızımla evdeydim çalışmadım. Şu anda da çalışma mecburiyetim yok. Kızımı anaokuluna verecgm için çalışmak istiyorum. Çalışmak için kızımı anaokuluna vermek degil. 24 daireli bir apartmandayız. Kapımı çalan bir komşum yok bulundugum ilde bir tane arkadaşım yok. Aynen kızımında öyle. Bi yere kadar yetiyordum ona. Oyun oynuyoruz kesip biçiyoruz ipbaskıları boyamalar patates baskıları hepsini bizevde yaptık beraber. Ama artık o da bende sıkıldık artık uzun süre oyun oynayamıyorum onunla . tek arkadaşı babaannesi anneannesi Allah onlardan razıolsun. Yavrum 2 yaşındayken olan 2 arkadaşını sayıklıyor sürekli ama onlar başka bi şehre taşındı. Apartmanda ya da dışarda bi çocuk görse gözlerinin içine bkıyor tabi o çocuk da bizimkine. artık arkadaş istiyor. 3 tane hayali arkadaşı var her yerde bizimleler yemek yerken banyo yaparken parkta oynarken tv. izlerken boyama yaparken uyurken her yerde! ve ben bundan iyice sıkıldım kızıma evde oldugum halde yetememekten sıkıldım. bi ortamda bi arkadaş bulsa bir saniye ayrılmıyor yanından ve o hayali arkadaşları hiç gelmiyor o zamanlar. artık hayat eskisi gibidegil. komşuluk yok sila-i rahim yok ne yazık ki . annemizden babamızdan başka kimsemiz yok. bir de parkımız var. çocugumu kreşe vermek istiyorum çünkü bu yalnızlıktan ve hayali arkadaşlarından kurtulmasını istiyorum. benim bile unuttugum bi anlık gördügü çocukları bana sürekli sormasın istiyorum. arkadaşları olsun diledigince oynasın istiyorum. evet o daha 3,5 yaşında ama ugraşa ihtiyacı var. evler çok ıssız onun için. ben yine çalışmam belki bilmiyorum… kendimi hapsederim ama onu bu yalnızlıgımıza hapsedemem. çocuklarda gözünün kalmasına dayanamam. sıkıntıdan uydurdugu o çocuklara dayanamam. agzından çıkan cümlelerin t.v. den alıntı olmasına dayanamam. onun benim kadar yalnız kalmasına dayanamam. 24 dairelik bir aprtman ve 4 tarafı yine 24 er dairelik evlerle çevrili olan evinde insan yüzüne hasret kalmasına dayanamam. onu oraya bırakmaya nasıl dayanırım işte onu da bilmiyorum 😥
BeğenBeğen
Cahide ablacığım, yazılarını, tariflerini severek takip ediyor, maneviyetmı sürekli beslemeye çalışıyorum. bu yazını nasıl olurda atlamışım, çok merak ediyorum. Bir anaokulu sahibi olarak okurken içim çok acıdı ve çok kırıldım. Anaokuluları ve kreşlerin hepsini bir kefeye koymanız açıkçası çok üzdü beni.
Öncelikle bir kaç cümle eklemek istiyorum sizin yazdıklarınız üzerinden:
” Dikkat ettiniz mi, kreşlere giden çocuklar daha sık hasta olurlar. ” demişsiniz, doğrudur. Fakat çocuk anaokulunda değil, ilkokula bile başlasa bu süreci geçirecektir çünkü ilk 6 ayda bağışıklığı güçlenir ve daha az hasta olmaya başlar. 6 yıldır anaokulu işletiyorum, daha önce de farklı yerlerde çalıştım ve bu hep böyle olmuştur. Nerede bu iş farklılaşır biliyor musunuz? Kreş gerçekten pisse, düzgün insanlar yoksa, hijyene dikkat edilmiyor ve belli kriterler gerçekletirilimiyorsa..
“Eğitimli gibi görünen ama aslında çocuk dilinden asla anlamayan kişiler çocuklarınızı avutuyor. ” demişsiniz, buna da katılmıyorum. Siz hiç annesinin yanında öğretmenine deliler gibi sarılan yavrular gördünüz mü? Öğle uykusunda öğretmenie sımsıkı sarılan, haftasonları öğretmeninin arayan, annesine ve aile fertlerine öğretmenini anlatan? Sizce bu öğretmenler çocuk dilinden anlamasalar, çocuklarla bağları ne kadar kuvvetli olur? bir konuda size hak veririm, daha yeni mezun olmuş ve pişmemiş lise öğrencilerini öğretmen diye alan ve çocuğu hayattan soğutan pek çok yer var. Bu sebeple nasıl çocukların iyi eğitim alması için kaliteli kurumlar arıyorsak, anaokulu için daha fazla gayret göstermemiz gerekir.
Kreşe başlayan bir çok öğrencimiz, babaanne, anneanne vs yanında o kadar şımarık yetişmişleri ki, bir zaman sonra o huylarını bırakıyor ve farklı yararlı alışkanlıklar edinmeye başlıyorlar.
Her fırsatta onu bunu dövmeye kalkan, ısıran çocuklar, arkadaşça oynamayı öğreniyorlar.
Evde ağzına lokma koymayan çocuklar, kreşlerde yemek yemeyi öğreniyor, öğrenene kadar anneleri gibi öğretmenleri tarafından oyunlarla öğretiliyorlar.
Annelerin yetemediği durumlarda kreşlere iş düşüyor. İnanın sevgiyide alıyorar.
Bunları her kreş yapmıyor, ben kendi okulum ve deneyimlerimden, tanıdığım bazı iyi kurumları gözlemlememden yazıyorum.
Ve okul gezmeye gelen velilerime hep söylerim:
-Çalışıyorsanız 2 yaşında verin, çalışmıyorsanız 4 yaşını bitirsin yarım gün verin.
Çalışmıyorsanız mutlaka ama mutaka günün 3 saatini okulda geçirsin. Hem anne bunalıma girmiyor, hem çocuk ev dışında farklı bir ortama girmiş oluyor.
Kreşe giden çocuklarda, annelerede büyük iş düşüyor. İş çıkışı çocuklarıyla yeterikadar vakit geçirmeli, onları dinlemeli, sevgileri tabiri cazise tavan yapmalı.
Belki rant, belki mecburiyet, hayat şartları.. Eskiden sokaklarda oynardık biz, artık sokağa çıkacak doğru düsürt ortam yok. Çocukların enerjilerini atabilmeleri için artık kreşler, anaokulları var.. birazda bu yönden bakın
Sevgi ve saygılarımla
Esma Güngör Moğul
BeğenBeğen
merhaba cahide hanım. yazınız beni derinden etkiledi ve ağlayarak okudum. sanki sağlam bir tokat yemişimde kendime gelmişim gibi hissettim. aklımın başıma gelmesi için yazınızı okumam gerekiyormuş. bende okumuş ve şu anda iş arayan bir anneyim ama artık iş-miş aramak yok. maddi durumum gayet iyi çalışmama gerek yok. fakat evde oturmak için okumadım diye hayıflanıp duruyordum kendi kendime. size sonsuz teşekkürlerimi yolluyorum. hoşçakalın.
BeğenBeğen
bu yazılarda bazı annelerin kafalarının karıştığını görüyorum .Ben anaokulu öğr. olarak şunu söyleyim anaokulları yazılanlara göre korkunç yerler değillerdir ama tabii ki iyisi de vardır kötüsüde ben herzaman annelerin bu konu da seçici olmalarından yanayım komşum çocuğun sırtına ayağıyla vurduğunda içim sızlayarak
gittim uyardım ne oldu şimdi o da annesinin yanındaydı .Söylemek isteğim şu önemli olan insanın vicdanı ister anne olsun , ister öğretmen insan faktörü önemlidir. benim 2 kez denememe rağmen çocuğum olmadı ama Rabbim biliyor bütün çocukları sever ve onlara zarar vercek bütün eylemlerden kaçarım tecrübelerime dayanarak şunu söyleyeyim anaokullarına giden çocuklar ( iyi yerlerse) mutlu çocuklardır sözümün arkasında biri olarak annelerin içleri rahat olsun:))
BeğenBeğen
Cahide ablam merhaba.iyi sizi buldum .iki cocugum var.Allah kismet ederse kizim bu sene okula baslayacak. oglumu krese vermek istiyorum, ama tedirginim.Ben Rusyada yasiyorum. cocuklarim dili bilmiyor. ne yapsam…
BeğenBeğen
Cahide hnm merhaba,blogunuzu yeni gördüm ve yazınızı yeni okudum.Aslında tam anlamıyla katılıyorum diyemiyorum.Evde çocuğunun başında olup hiç bir paylaşımda bulunmayan anneler var ve bunlardan çevremde o kadar fazla ki,benim kızım 2,5 yaşından beri kreşe gidiyor ve inanın ben onlardan daha faydalı zaman geçirdiğime inanıyorum.Kreşte de bizim veremediğimiz şeyleri öğreniyor.Yanlış anlamayın ama zamanda eski zamanlar değil,bizim çocukluğumızda eş,dost bir arada vakit geçirirdik sokaklar bizimdi.evde olsam kızımı kapının önüne bırakamıyorum.Biraz da zamanın şartlarına göre yapmanız daha uygun olur bence.
BeğenBeğen
merhaba ben bazı noktalarda bu yazıya katılmıyorum.İçinde Allah korkusu olan ve manevi eğitimi en güzel şekilde veren çok yer var.ben böyle bir okulda çalışıyorum özellikle manevi eğitim küçük yaşta ehil olan kişilerce verilmeli.Osmanlı bunu çok güzel uygulamış.biz zaten pirensip olarak başından atam amacında olan annelerin çocuklarını genelde almıyoruz.Anne ve okul hep iç içe beraber eğitiyoruz ailerle çocukları.Lütfen kötümser olmayın eğitime gönül vermiş yerler var.saygılarımla..
BeğenBeğen
Size tamamen katılıyorum. Bir eğitimci olarak 3 yaşından sınra naaokulunun şart olduğunu biliyorum. Sevgisiz kucaklarda büyümez çocuklar, aile ile işbirliği yapılınca sosyal ve sevgi dolu olarak büyürler.. Önyargıya gerek yok…
BeğenBeğen
Bu yazınız çok farklı bir yazı olmuş Cahide Hanım…
Yazılarınızı beğeniyle takip ettiğimi belirtmek istiyorum öncelikle, fakat bazı noktalarına katıl(a)mıyorum. Kadının İslamiyet açısından çalışma zorunluğunun olmayışı doğru evet, fakat Türkiye’de hayat şartları günden güne zorlaşıyor. Gelelim kreş ve anaokulu konusuna… Bu yazınız bende “çocuklarımıza yeterince doğru ve sevgiyle, şefkatle yaklaşabiliyor muyuz?” sorusunu uyandırdı. Bence asıl doğru soru bu. Sabır ve tevekkül gerek çocuklara yaklaşımda ve çocukların eğitiminde. Bir annenin önce sabırlı olması gerek. Çalışmak zorundaysa eve geldiğinde de bir anne çocuklarına yeterince sevgi verebilir. “Kaliteli zaman geçirmek” konusu önemli. Bir anne evde olabilir, çalışmayabilir, ama çocuğuyla zamanı boşa da harcayabilir. Burada sevgi bile belki yetersiz kalabilir. Annelerin eğitimi şart öncelikle. Her anne her açıdan eğitimli ve donanımlı değil ki evde çocuğuyla mükemmel bir şekilde ilgilenebilsin. Sevgi ve şefkat konusunu hiç meseleye dahil etmiyorum. Bir annenin sevgisini yeri geldiğinde bir babaanne veya anneanne de veremeyebilir. Ben çalışmak zorundayım. Kendim için ve çocuklarım için çalışmak zorundayım. Allah’ın her şeyi mükemmel bir şekilde yarattığına iman ediyorum. Evrende her şeyin yerli yerinde olduğunu da biliyorum. Ben çocuklarımı önce Rabbime emanet ediyorum. Hatta kendimden önce ona emanet ediyorum, fakat şunu da biliyorum: belirli bir yaştan sonra çocuklarımız evden dışarı çıkmak zorunda. Hayatı ve insanları tanımak zorunda. 3 yaşında evden dışarı çıkmazsa 5 yaşından sonra çıkacak. Erken dönemde evet çocuklarımızı kollayalım, saralım, onlara kendimiz bakalım, fakat şu da acı bir gerçek: Türkiye’de çalışma sistemi ne insanın dinini yaşaması için uygun şekilde ne de çocuk yetiştirmesi için. İbadet saatlerimizi ve çalışma saatlerimizi gözden geçirmeniz yeterli. Bunun gibi anne olan kişilerin doğum izni ve süt iznine bakın. Her şey ortada. Sistem başka ülkelerde olduğu gibi anneyi çocuğundan 2-3 ay içerisinde ayırmasa ortada zaten bir problem kalmayacak. Her yerde iyi insan da var kötü insan da. Rabbim bizi ve evlatlarımızı iyilerle karşılaştırsın!
Farklı bakış açılarınız ve yazılarınız için tekrar teşekkürler!…..
BeğenBeğen
selamın aleyküm cahide hanım, sözlerinize yürekten katılıyorum. ama benim gözlemlerime göre ,çocuğunu evde döven, hakaret eden, dedikoduyu seven, ortalık dağıldığında bağırıp çağıran, çocuk yetiştirmek konusunda kendini hiç yetiştirmeyen ve yetiştirmek istemeyen,eline bir ip bir tığ alıp çocuklarıyla hiç ilgilenmeyen annelerin, çocuklarının kurtuluşu, bence kreşlerdir. bu tip anneler inanınki var. annelik fedakarlık işidir . teşekkürler.
BeğenBeğen
bu yazınızı bugün iyiki fark ettim 3 yaşında oglum var oglum hiperaktif tanısı konmuş yerinde sanıye durmayan bir çocuk ben oglum dogmadan işimden istifa edip ona bakmayı seçtim ama şu sıralar bulundugum şehir oglumun yaramazlıgı ve 2 aylık bir bebegimin sorumluluğu benim sinirlerimi yıprattı kreşe vermeyi hiç düşünmemişken burdan bir arkadaş ver kreşe diyince acaba versemmi diye düşündüm ama annelik bu olmasa gerek 9 ay saırsızlıkla beklediğiniz canınızın bir barçasını kendi rahatınız keyfiniz için vermeyin sizin olan birşeye sizden iyi kimse bakamaz herhalde diye düşünüyorum allah razı olsun sizden bu bılgileri paylaşıp bize yardımcı oldugunuz için
BeğenBeğen
Gamze Hn ,hiperaktivite aslında dikkat dağınıklığıdır çocuk yaptığı etkinliklerde uzun süreler dikkatini toplayamaz anaokulu öğrt. olarak size şöyle bir tavsiyem var,böyle çocuklar bize geliyor ve inanın sorunları böylelikle azalıyor ev ortamında sorunlar daha çok çoğalacaktır.Bir anaokuluna göndermenizi tavsiye ederim.
BeğenBeğen
s.a yazınızda haklısınız fakat denildiği gibi gerçekten Allahtan korkarak ,gerçekten hizmet amaçlı, bu kreş işini yapan hassas insanlarda var fakat bu işi tamamen ticarete dökmüş insanların sayısı ise bunlardan çok çok daha fazla. ve çocuklarını, rahatlamak veya çalışmak gibi kendine göre birçok sebeple verenlerin sayısı bir hayli çok. Doğruyu söylemek gerekirse gerçekten hizmet amaçlı Allahtan korkarak büyük bir hassasiyetle bu işi yapanlar için bu sözünüzün doğruluk payı olmadığı düşünülsede bir çok kreş için bu yazınız yüzde yüz acı gerçekler. seçmek ve gerçekten emin olunduğunda vermek ve devamındada çok büyük bi gözlem gerekir diye düşünüyorum,
BeğenBeğen
::AİLE VE ÇOCUK EĞİTİMİ:: Yazınızdaki tesbitlerin doğrularına inanıyorum .bu konuda bir anne olarak göstermiş olduğunuzu duyarlılığa da bir çocuk babası olarak teşşekur ediyorum . tüm kadınların yada eşlerin bu konuda ki düşüncelrine (çocugu kreeşe verme) ışık tutar iyi bir değerlendirme yapma imkanı bulurlar innacıyla faideli olmasını mevladan niyaz edeerim . kadın evinin sultanı ve allahımızın bahşettiği en güzel nimetin yetişmesinde en önemli basamaktır. dinimiz de ANNELERİN/ANNELERİMİZİN KUTSALLIĞI” bu ruhun aşılanması hem toplumun sağlıklı olmasını hemde neslin ilahi inançla donanmasını sağlayacaktır …
BeğenBeğen
merhaba,
yazıyı sonuna kadar okuyacak tahammülü bulamadım kendimde… hanımlara karşı bu kadar acımasız olmanızı anlamıyorum. her kadının fıtratı aynı değildir. kaldıki kadın çocuğunu emzirmek istemese emzirmek zorunda bile değilken bakımından, eğitiminden bahsediyorsunuz…
kadının yeri evidir, çocuklarına kendisi bakmalıdır diyorsunuz. yapan yapsın da yapmak istemeyenlere bu kadar ağır söyleniyor olmanız can acıtıcı. kadınlar zevk olsun boşa gitmesin diye çalışmaz, güvenmediği için çalışır. eşine, ailesine, devletine güvenmediği için, zorda kaldığında – ihtiyaç duyduğunda kimseye minnet etmesin diye çalışır. mesleği olsun, kendine ve kendisine muhtaç olanlara bakabilsin diye çalışır.
ithal alışkanlıklar demişsiniz. avrupada sosyal güvenlik sistemi evde işsiz çocuklu kadına ev ve aylık verdiği için kadınlar evlatlarını kendileri yetiştirmek adına kariyerlerini terk ediyorlar. Türkiye’de bu sistemi ithal edebilseydik, kadınlarda huzur içinde işlerini bırakıp birkaç sene çocuklarına bakıp tekrar hayatlarını kazanmaya devam edebilirlerdi. 3-4 çocuk yetiştirirken eşsiz ve maddi desteksiz kalan kadınlara kimse sahip çıkmıyor, kendimiz kandırmayalım. toplum içinde görünmeyen gariban dul yetim öksüz kavramı yok artık. kadını mesleksiz bırakmanın vebali ailelerin boynuna, hiçbir mağdur kadın hakkını helal etmemelidir ailelerine.
kaldı ki biz küçükken 3-5 yaşında bile olsak camiye yada hocaya gider günde 3-4 saat eğitim alırdık. diyeceksiniz ki 9-10 saat nerde 3-4 saat nerde ama asıl mevzu başka, kreş yaşındaki süt çocuğu eğitilebilir, eğitim görebilir, bunu aileler yapmak zorunda değil dadılar bakıcılar süt anneler de yapabilir. yüzyıllarca anneler aileler çocuklara bakılsın diye süt anneler dadılar mürebbiyeyeler tutumuş. Efendimiz (s.a.v.) daha iyi yetişebilsin sağlıklı olsun diye süt anneye verilmiş. anne bakımı bahsettiğiniz kadar önemli olsaydı annenin çocuğa bakmasını zorunlu kılardı dinimiz, yani ne süt anneye verilme / süt anne tutulması ne bakıcıya izin verilmezdi, bunu isteyen anneye süt anne – dadı – bakıcı tutmayı kocaya zorunlu tutmazdı. İslam kadını bunaltmayacak kadar esnekken müslümanlar nasıl bu kadar statükocu oluyor anlamıyorum.
geleneksel olarak da bu topraklarda yüzyıllarca imkanı olan aileler çocuklarına küçük yaştan itibaren eğitim aldırmaya başlamışlar, imkanı olanlar evlerinde öğretmen barındırmış, dadı tutmuş vs. imkanı olmayan ailelerse kendi ellerinden geldiğince eğitim vermişler.
bence asıl eleştirmek istediğiniz, yazınızda da sıklıkla geçen ve bence doğru olan eleştirme noktası kreşlerin kalitesi. evladına eziyet edecek kreşe çocuğunu verme! denetleme imkanın yoksa evladını bırakma! şayet evladını kaliteli bir yere bırakamıyorsan otur kendin bak demenizi anlarım ama kadını evlada bakmaktan ibaret görmenizi anlamıyorum. kadının yeri evi değildir, kadının yeri bu dünyadır, isterse çalışır, isterse evlat sahibi olur. Yüce Rabbim kadına tercih hakkı vermiş, evlenmeyi bile farz kılmamış, dinimiz evlada bakmayı evine bakmayı şart koşmamış kendi kendinize helal-haram-kural uydurmayın lütfen…
BeğenBeğen
bence çocuk, yoğurulmuş hamur gibi doğuyor. bir hamuru, ustası yani işini bilen bir kişi, şekillendirirse çok şahane şeyler ortaya çıkıyor. fazla ehil olmayan biri şekillendirse ,çok güzel olmasa da iyi işler ortaya çıkıyor. fazla becerisi olmayan ve özen göstermen birisi şekillendirirse yine birşeyler ortaya çıkıyor fakat görüntü hoş olmuyor. işte çocukta böyle bence. hamuru şekillendiren kişinin ustalğını, becerisini, bilgisini ,zekasını, hamurun şeklinden anlaşılır. bence bir çocuk yaklaşık 5 yaşına gelinceye kadar değişik değişik şekillendiricilerin elinden geçmişse o çocuğun kafası karışmış, duyguları karışmış, bir halde olur. bence en iyisi bir şekillendirici olmak , o hamurumuzda hünerimizi en iyi şekilde göstermek sevgilerle……….
BeğenBeğen
Kreşlere karşı olanlara ben karşıyım. Kreşe giden bütün çoçukların özgüveni oldukça yüksek .Birey olabilme kabiliyertleri ona keza. Çoçuklar zihinsel ve bedensel Çok gelişiyorlar. Hangi anne kreş yada ana okulu statüsündeki eğitimi evinde verebilir. Çoçuklar Okulda tv den uzak . Herşeylerinin saati var. Hangi evde hergün çoçukar için düzenli öğle uykusu var.Hangi anne çoçuğuna ingilizce ;Santranç, vs.. öğretebilir. Yazılacak çok şey var ama Yazsamda Bazıları anlamaz. Birde Şu dini eğitim alan çoçukların ailelerine sesleniyorum. Kendinizi Bukadarmı boş hissediyorsunuz siz çoçuklarınıza dini eğitimi veremiyormusunuz. Birde sürekli cahide hanımın gözüne girme çabaları ( cahide hnım ben çoçuğumu dini eğiti alan okula gönderiyorum ) çok iyi ediyorsun sayın site takipçisi.
BeğenBeğen
Yürekten tebrik ediyorum sizi..
BeğenBeğen
dimi dini eğitim almasın gönderdindemi biliyorsun bacım ben her ikisinede ikişer yıl gönderdim fark çok açık dini kreşte ingilizceden tut sayılar renkler öz disiplin oyun faaliyet vs herşeyi öğreniyor bununla kalmıyor sadece günde 15 dk cüz okuyor bir saatte ezber dersi var kaldıki buda eğlenerek binbir şaklabanlıkla öğretiliyor diğer okullarda ne öğreniyor çocuk bunu da biliyorum dik dur dik dur kardeşim koy elleri beline sonra eller yerine sağ ayağım ileri sol ayağım yukarı ……….. eee ne kattın çocuğa bir çocuğa sevgiyi saygıyı disiplini öğretmek istiyorsan islamı öğreteceksin önce Allahı sevdireceksin senin dini görüşün ne bilemem bananede zaten ama kimsenin fikrini inancını yargılama islami kreşlere gönderen anneride aşağılama
BeğenBeğen
SELAMÜN ALEYKÜM
Benim kızım 5 yaşında dinini öğrenebileceği bir anaokuluna gidiyor. çalışan bayanların ( yazınızda belirttiğiniz gibi) anne değil ve deneyisiz ben bu durumda kızımı buraya göndermiyeyim mi ne dersiniz.kafam çok karıştı lütfen bana fikrinizi belirtirseniz çok memnun olurum. Allah’a emanet olun.
BeğenBeğen
12 yıldır işin içinde olan biri olarak ben cevap vermek istiyorum izninizle.. Dini eğitim veren okulların çoğu “sübyan okulu” adı altında 100-150 tl ya çocuk alan, kaçak olduğu için çocuğunuzun başına brşey gelse hiç bir yere şikayet edemeyeceğiniz, üstüne suçlu duruma düşeceğiniz, bir çoğu çocuğu dinden soğutan, yerlerdir.
Size tavsiyem iki kuruş fazla verip kaliteli bir kurum seçmeniz, günde 1 saat kadarda isteğinize bağlı dini eğitim alabileceği bir yer olmasıdır. Dini eğitimi bu yaşta abartmayın, herşey yaşına göre.. ama temelini sağlam almalı ki islamı iletide güzel yaşayabilsin..
BeğenBeğen
selamün aleyküm
Allah razı olsun esma kardeşim kızımda arkadaşlarını bahane ederek gitmek istemiyor. kendim evde bir şeyler öğretmeye çalışacagım inşallah… Bizim burada kaliteli bir kurum bulmak zor tek seçaneğimiz olduğu için bizde oraya gönderdik.bu konunun çok önemli olduğunu biliyorum bilmeyen bir çocuğa bir bir şeyler öğretmek kolaydır soğumuş bir çocuğa bu konuda eğitim vermek çok zordur. Rabbim muhafaza etsin.
Tavsiyeleriniz için teşekkür ederim Rabbim yar ve yardımcınız olsun.
BeğenBeğen
Bir süre okulda yaşadıklarını untuması açısından farklı şeylre yönlendirip ders falan açlıştırmayın. 1 ay sonra belli bir plan dahilinde dini eğitimin vermeye başlayın. Ama abartmadan:) Başka seçenek yoksa evde kalması en iyisi sizinde dediğiniz gibi.. Rabbim sizlerinde yar ve yardımcısı olsun.. Elimizen bir şey geliyorsa ne mutlu bize..
BeğenBeğen
Ne enteresan… Artık ınsanlar bılınclendı diye düşünüyordum.Fakat dini içerikli okullara gönderen veya düşünen iyi birşeymiş gibi övünenlere ve göndermelimiyim diye kendi fikrini savunamayanlara çok şaşırdım.benim de 2 tane kızım var.Yoğun bir yaşamımız var.Çocuklarımla 3-4 yaşlarına kadar birebir ilgilendim.İnanın anaokulundaki pek çok şeyi kızlarımla uyguladım(evde çamurdan çalışmalar bile yaptık.)Fakat istediğinizi yapın çocuklar kendi yaş grupları ile ve topluca çalışmalar yapmaktan büyük keyif alıyor.Kendine güveni artıyor,arkadaş ilişkilerini ve pekçok şey öğreniyorlar.Bütün kreşler aynı demiyorum tabii.Ama seçici olup iyi değerlendirmeli.Bütün anaokulları ve kreşler aynı özellikte olmadığı gibi kişilerde aynı değil.Çoğunluğu iyi eğitim almış ve bu işi yapabilecek kişilikteler.Çocuk bakmak veya eğitmek için sahip olmak gerekmez.İlk bebeğine bakarken hangimizin tecrübesi vardı?Buradan kızımı gönderdiğim bir devlet anaokulunda bulunan Sevgi adlı öğretmenin çocuklarla birebir ilgilendiği,tuvalet ve yemeklerinde yardımcı olduğu ve hergün ana babasına teslim ederken en az 15 çocuğun üzerinde hangi ayakkabı ve mantosu olduğu tek tek bilen kişilerin de olduğunu bilmenizi isterim.Ayrıca belirtmek isterimki çocukların yanında dolu dolu geçirilen bir 30 dk onunla ilgisizce geçirilen bir bütün günden çok daha faydalı.Bu aile ortamı için de aynı.Örneğin biz haftada babamızı iş yoğunluğundan bazen günde birkaç saat görüyoruz.Fakat bütün haftasonlarımızı hepbirlikte telefon,televizyon vb kapalı olarak; bazen tanımadığımız yakın köylerde kuşburnu ,böğürtlen toplayarak, bazen sinema ve çocuk oyunlarına giderek, büyük kitapçılarda saatler geçirerek ,çocuklara liste yaptırıp alışverişe katarak,ailece ev temizliği yapıp kek ve çayla ödüllendirerek zamanı paylaşıyoruz.
Ben de türbanlı bayanların madur olduğunu düşünmüyorum.Çoğunluğu ağzında bir sakız ayakkabı,çanta ve başı bir örnek,üstündeki frapan elbiseler ve altlarında lüks arabalarla gayet iyiler.Dilleride benim diyen avukatlara taş çıkartır.
Sevgili Cahide hanım lütfen sizi onore eden yazıların dışında eleştirenleride paylaşıp yorumlayın isterim….Sevgiyle
BeğenBeğen
Sayin Cahide Hanim,
yorumlarin hepsini okumadim ve benim yazdigimi birisi yazmis olabilir.
Ben turk degilim ve ana dilim de baska bir dil, onun icin yorumumda bulunan gramatik hatalar icin ozur dilerim.
Turkiye ve ozellikle turk kadinlarla cok iyi bir iliskim var. Gogunlukta bugune kadar duydugum kelimeler bunlardy: “Bir anne nasil cocugun nasil baska birisine birakir”, “krese veremem cocugumu”, ve liste böyle baya cogaliyor. Tek sonuc cocuk annesilyle olacak!
Ama böyle bir sey de fark ettim ki, Turk milletinde cogunlukta kadinlarda korku ya da panik atak hastaliklari cok. Benim atrafimdaki 3 kadinin oyle ciddi sorunlari var. Evlendigi halde evde yalniz kalmaktan korkan da bir kac arkadasim var. Ben boyle hastaliklarin cocuklukta oz guveni gelismemis ve baska insanlarla irtibat olmadigi icin oldugunu dusunuyorum. Onun icin cocuklar krese gonderilmesi lazim, boyle sekilde oz guvensizlik ve tanimayan seylerden korkusu gecer diye dusunuyorum. Ve gercekten buyukler cocuklarla onun esiti gibi oynayamadigi dusunuyorum.
Cocugun hayatinda anne en önemli insandir ama bir cocuk annesine ait bir insan degildir. Onun da kendi hayati var ve olmali. Ben de anneyim ve cocuk egitimi cok önemli bir seydir benim icin.
sagilarimla,
Egluzmair
BeğenBeğen
Selamün Aleyküm. Benim kızımda 3,5 yaşında bu yıl dini eğitim veren bir kuruma verdim. Şimdiye kadar bende onun gelişimi için çok okudum, çok araştırdum, sevgi verdim, saygı verdim halada veriyorum. Ama evde olduğu zaman zarfında heran onunla ilgilenemediğim zamanlar oluyor. çok uzun süre tv izliyor. Çizgi filmlerin çocuklar üzerindeki etkisi belli. Ben okula verene kadar kızımla resimde yaptım, boyamada yaptım, kesme yapıştırmada. Yazınızı okuyunca acaba yanlışmı yapıyorum dedim. Ama güzel şeylerde öğreniyor. kızım 3,5 yaşında ama suyunu içmeden, yemegini yemeden Beslemesini çeker, içtikten sonra Elhamdülillal der. Bunu okula gitmeden ben öğrettim inanın ama dahada pekiştirdi. Kızımı okula göndermemdeki amaç ne gezmek, ne çalışmak, ne de başka birşey ama ona iyi geldiğine inanıyorum. Yaşıtları ile vakit geçiriyor, ilahiler, hadis-i şerifler öğreniyor.
BeğenBeğen
Herkese merhaba,
Ben Gökçe.29 yaşında, 7 yıllık evli,biri 3,5 biri 2 yaşında iki evlat sahibi bir anneyim.Ve bir öğretmenim…Çocukluğumdan beri sadece bu işi yapmak istedim.Çok severek,çok zevk alarak yaptım.İlk doğumumda son zamanlara kadar okuldaydım.Sonra kızım doğdu,iki doğum arası 15 ay gibi kısa bir süre olduğu için ikinci hamileliğimde daha erken izne ayrıldım.Hala izindeyim.Oğlum 6 aydır yuvaya gidiyor,kızımla evdeyiz.
Şu an işe gitmediğim için yarım gün okula gidiyor oğlum.Ama çocuklarını sabahın köründe yuvaya bırakıp akşam karanlığında almaya gelen çok veli var.Hayat gailesi,herkes çalışıyor.Ve evde olan anneler de çalışıyor.
Söylediklerinize kısmen katılıyorum.Anne sıcaklığını bir çocuğa başka kimse veremez.Ama işin içinde olmayanların farkedemediği bir nokta var.Çocuklar anne sıcaklığı görsünler diye okula gitmiyorlar ki…
Zaman o kadar değişti ki…2 yaşındaki kızım telefon ve bilgisayarı benden iyi kullanır hale geldi.Zamane çocuklarına yetişmek kolay;ama yetmek zor.Bakın saat 2 olmak üzere ve ben daha yeni oturabildim.Evdeyken hepiniz oturup çocuklarınızla mı ilgileniyorsunuz sadece?Temizlik,ütü,yemek…O kadar çok şey var ki…Bu zamanlarda kızıma yetişemiyorum ben mesela.Yalnız bileyler yapmaya çalışıyor.Ya da ben işleri yarım yamalak yapıyorum.Sabah 6da uyanıp gece 1’den önce yatamıyorum ve yine de eksik kalan şeyler oluyor.
Demek istediğim,evdeki kadının işi sadece çocuk değil ki…
Ailemdeki herkes dini gerekliliklerine dikkat ederek yaşardı,öyle bir ortamda büyüdüm.Yıllarca tefsir derslerine katıldım.Ama kadının yeri evidir diye birşey okumadım.Benim ablam başörtüsü yüzünden 28 Şubat sürecinde çok çileler çekmiş,çok başarılı bir tıp fakültesi mezunu olmasına rağmen başörtüsü sebebiyle hakettiği devlet hastanesinde çalışamamış,kendi hastanesini kurup kadın doğum uzmanı olarak çok iyi yerlere gelmiş bir kadındır.İki oğlunu da annem büyüttü.
Eşi de doktor ve iyi kazanıyor diye evde mi oturmalıydı?Evet,çocuklar mutlaka eksiklik duymuştur.Ama zaten istenen inanan ve inandığı şekilde yaşamak isteyen müslüman kadınları eve hapsetmek değil mi?Hz Hatice’ye bir bakın…
Çocuklarınızı kreşe verip vermemek tamamen sizin taarrufunuzda olan birşey.Buna kimse karışamaz.Benim oğlum yemek yemeyi,öğlen uyumayı okulda öğrendi.Ağzına koymadığı bin türlü yemekle tanıştı.Sadece bunun için bile dua ediyorum okula her gün.
Bir öğretmen olarak bu konuda size çocuğunuzun öğretmenini çok iyi seçmenizi,tanımanızı ve okulu da en ince aytıntısına kadar araştırmanızı öneririm.Bu sayfayı takip eden çok annenin çocuğu kreşe gidiyordur ve bu yazı onlarda bir suçluluk duygusu oluşturmuştur kanımca.Bir kaç yorumda dini bilgileri öğreniyor okulda diye savunmaya geçen yazılar okudum.Dini bilgiler öğretiliyor diye çocuğunuza kötü davranmayacaklar diye birşey yok.Yani bunun dini eğitimle de bir ilgisi yok.Çok güzel bir iş,küçük yaşta öğreniyorlar,önemli.Ama hayatta karşılaşacakları herkes onlar gibi olmayacak.Okul arkadaşları gibi olmayacak.Sen başını örtüyorsun git evinde otur dedikleri zaman şaşırıp kalacak kızlarımız.
Bir annenin de bAzı ihtiyaçları vardır.Çalışmak ve birşeyleri başardığını hissetmek de bunlardan biridir.
Bunlar benim fikrim tabi,herkes düşüncesinde özgür.Emin olduğunuz bir okul ve öğretmene çocuklarınızı güvenle emanet edebilirsiniz.Kaldı ki yuvalarda eğitim öğretim saatleri içinde kamera daima kayıttadır.Hesap sorar gibi değil,çocuğunuzu okulda izlemek istediğinizi belirterek bu kayıtları da izleyebilirsiniz.Ben çok karışık bir mahalle okulunda öğretmenlik yaptım.Allaha şükür çocukların evde öğrendikleri çok yanlış şeyi düzeltme imkanım oldu.Şimdi hem bir anne hem de bir öğretmen olarak şunu gönülden söyleyebilirim ki;”Bir öğretmen bir annenin yerini elbette tutamaz.Ama bir anne de bir öğretmenin yerini asla tutamaz.”
Herkese sevgiler….
BeğenBeğen
Merhaba Gökçe Hanım,
Bende çalışan bir anneyim,yorumunuza aynen katılıyorumÜstü atlanan bir nokta var,kadınlar çalıştığı,kendileri için birşeyler başardığını hissettiği zaman daha mutlu ve huzurlu olurlar,dolayısıyla evde karşılarındaki kişiye davranışları olumlu olacaktır.Neden bu kadar sığ bakıldığını bir türlü anlamadım ben çocuğumu onunla olduğum zaman hiç ihmal etmiyorum oynuyorum konuşuyorum paylaşıyorum heran beraberiz,ben kızımı pedagogla görüştürdüğümde gayet mutlu yaşının üstünde gelişmişlik ve olgunlukta olduğunu söyledi,diyaloglarımızı çok beğendi.Bu tür yazıları yazarken iyi araştırıp uzman görüşleri alıp öyle yazmak gerekir,çalışan annelere böyle vicdani baskı yapmanın doğru olmadığı kanısındayım…
Hoşçakalın…
BeğenBeğen
Bu kadari FAZLA IYi
Bu sayfaya nasil geldim bilmiyorum ama kalemine yüregine saglik ayyyyyynen
Zart zurt odur budur cumburlop kres
Bu gece rahat uyuyacam yalniz degilim
ne baski ne kritik ne tenkit hatta suclandim bile krese vermedimden dolayi cocuma kötülük yapiyorum diye
Denedim 3 hafta yüregim kanadi 1 saatligine, o bi saatler bana vicdan azabi cektiriyo simdi, cektim aldim sizin de………….diye 3,5 yasindaydi.
simdi 4,5 hala istemiyorum ne halt ettikleri belli degil
Tek zor olan arkadas istiyor artik uygun cevre olmayinca mümkün degil
burda sokaklarda oynayamiyo cocuklar maalesf zamanda ona göre hayirlisi…
BeğenBeğen
Konunun başındaki resim ne kadar güzel..bakarken içim açıldı..sırtımda Malik yanımda Meryem kucağımda Seyyid 🙂 bu bizim resmimiz ya hu ! 🙂
Özel:Ayşegülden haber varmı?
BeğenBeğen
Bu yaziyi yazan kisiye helal olsun diyorum ve alnindan opuyorum.okurken agladim ve cok duygulandim birtanecik evladimi krese gonderme konusundaki kararszligimda bana oyle yardimci oldunuz ki gercekten cok tesekkurler buyaziyi yazan kisiye ulasmak isterdim umarim cevap alirim
BeğenBeğen
Fikrinizin doğru yere oturmasında yardımcı olabildiysem ne mutlu bana kardeşim. Allah yar ve yardımcınız olsun…
BeğenBeğen
Teşekkür ederim. Oğlum ve benim adıma teşekkür ederim. Öyle bir ışık tuttu ki yazınız kreşleri ararken kendimi buldum. Teşekkür ederim.
BeğenBeğen
Öncelikle yazdıklarınızın doğruları yansıttığını yüzde yüz düşünüyorum.kızımı kreşe 3,5 yaşında gönderdim.sebebi de yeni taşınmış olduğum yerde kimseyi tanımamamız ve uzman kişilerden duyduğum çocuğun sosyalleşmesinin önemiydi.onun iyiliğini düşündüğüm için katlandım ondan ayrılmaya.başta çok sıkıntı çektik neden gitmek istemediğini sorduğumda seninle birlikte olmak istiyorum diyodu sadece.kreşe sürekli gidip kontrol ediyordum onu öğretmenleri gayet düzgün,ilgiliydiler ama benim kızım hiç isteyerek gitmedi okula ve son zamanlarda şikayet etmeye başladı.öğretmenlerinin çok sinirli olduğunu bağırdıklarını yaramazlık yapanları itekleyip hırpaladıklarını anlatıyordu.birgün yine böyle bir olay anlattı ve bende okul müdürünü arayıp söyledim.bana verdiği cevap çocukların bu yaşta hayalgücünün çok çalıştığını gerçek olmayan şeyleri gerçek gibi anlattıklarını söyledi . Tabi inanmadım çünkü benim kızım yalan söyleyen bir çocuk değildi.bir karar verdim ve küçük bir ses kayıt cihazı aldım kızımın giysisinin içine diktim.sabah okula gönderdim kızımı okuldan gelince kayıt cihazını çıkartıp bilgisayara taktım ve duyduklarım benim için inanılmazdı.benim tanımda melek gibi olan öğretmenler şimdi birer zebaniydi.konuşmalarını,cocuklara nasıl davrandıklarını kulaklarımda duymuş oldum.evde çok konuşkan ve yaşam dolu olan kızımın okulda gıkı çıkmıyordu.cocuklar soru soruyorlar cevap bile vermiyorlar sürekli uyarıyorlardı.benim gittiğim zaman ve kayıtdaki konuşmalar arasında dağlar kadar fark vardı.kızımı kreşden aldım tabiki.her kreş öyle değil iyisini bulmak lazım diyeceksiniz ama gerçek yüzlerini nasıl göreceksiniz.benim anlattığım okul Ankara’nın en lüx semtinde ve ucuz bir okul da değil.yani duyduklarım bana yetti de arttı bile.hepsini burda yazamıyorum.
BeğenBeğen
bu yaziya yorum yazilmaz, ancak şapka çıkartılıp alkışlanır..sewgilerimi yolluyorum size..
BeğenBeğen
cahide hanımın haklı olduğu belli noktalar var.maalesef kapitalizm canavarlığın da bir çok şey, insan üzerinden kandırılarak nasıl daha fazla para kazanırım mottosuna dönüştü.evet çocuk 3 yaşına kadar anne şefkatinden,gölgesinden ayrılmamalı ama çocuk bütün bir gün ;ev işlerinden, beyine hizmet etmekten,aynı şeyi hergün yaşayıp kısırdöngüye girmiş bir süre sonra tükenme raddesine gelecek olan bir annenin de tahammülsüzlüğüne bırakılmamalı.ev yaşantısı bir süre sonra kadını tamamen edilgen,içe dönük,toplumsal hayata birşeyler katamayan,eşi anlayışsızsa da(ki bir çok hanede ev işleri ve çocuk bakımı tamamen annenindir,paylaşım söz konusu olmaz)geri dönüşler alamadığı,eşinin yörüngesinde bir hayat yaşamaya iteler. bu durum kadını gitgide kişiliksizleştirir ve güvenini zedelemeye başlar.
çalışan kadın çocuğunu doğurduğu andan itibaren 3 yıl boyunca devlet tarafından destekleniyor olsa inanın hiçbir anne gözünden sakındığı yavrusunu bilmediği ellere teslim etmez bu bir sistem sorunudur,gelenek görenek sorunudur,,kadın yerini bilmelidir sorunudur,kadının yeri evidir sorunudur,erkeğe bunca ayrıcalık yüklenmiş tüm sorumluluğu ve feragat etme görevini kadına vermiş düşüncenin sorunudur velhasıl onca yükü sorumluluğu almış ve hala suçlanan,dayak yiyen kıymeti bilinmeyen,beyine kul köle ,evine hizmetçi olan anlaşılamayan kadının sorunudur sorunudur da sorunudur yani hiçbirşey dışarıdan görüldüğü gibi basit değildir..her yönüyle iredelenirse o kadın psikolojilerinin altından neler çıkar neler..psikolojisi sağlıklı anne, psikolojisi sağlıklı çocuk demektir..
BeğenBeğen
Subhanallah! Demek bir bayan evin içinde sürekli durdukça,eşine hizmet ettikçe edilgenleşiyor, kişiliksizleşiyor, tahammülsüzleşiyormuş muş muş…
Seni hatırlamadan edemiyorum ey Esma binti Yezid,iyi ki iyi ki sordun o soruları da bizlere endişelerimizi giderecek,boş vaatlere kanıp inanmamızda biiznillah kalkan olacak o müjdeyi duyurttun,bizim gözlerimizi de sevinçle parlattın. Hani sen sormuştun ya:
” Anam babam sana fedâ olsun yâ Resûllallah! Ben sana hanımların elçisi olarak geldim. Allah seni bütün erkek ve kadınlara peygamber göndermiştir. Biz sana ve senin Rabbine iman ettik. Biz kadınlar evlerimizde oturmakta beylerimizin isteklerini yerine getirmekte ve çocuklarımızı büyütmekteyiz. Siz erkekler ise Cuma namazı kılmak, camiye ve cemaata çıkmak, hastaları ziyaret etmek, cenazelerde bulunmak, birden fazla hacca gitmek gibi hususlarda bize üstün kılındınız. Daha önemlisi de Allah yolunda cihat etmek gibi bir fazilete nâil kılındınız. Bir erkek hac veya umre için yahut düşmanla savaşmak üzere yola çıktığı vakit, biz mallarını korur, iplik eğirip elbiselerini temizler ve dikeriz. Çocuklarını büyütürüz. Bu hizmetlerimizle biz de erkeklerin kazandığı hayır ve sevaba ortak olamaz mıyız?
İki Cihan Güneşi Efendimiz (asm), Hz. Esmâ, (r.anha)’nın bu sözlerini dikkatle dinledi. Fikirlerini ve ifade konusundaki zekâsını ve açık sözlülüğünü takdir etti ve yanındaki sahâbilere: ” Siz bir kadından dini konuda sorduğu bir soruda bundan daha güzel, daha veciz bir söz işittiniz mi?” buyurdu.
Sonra onun şahsında bütün mümin hanımlara şu müjdeyi verdi: “ Ey hanım, dinle ve seni buraya temsilci gönderen hanımlara da iyice anlat! Bir kadın kocasıyla güzel geçinip onun hoşnutluğunu, rızasını kazanırsa, bu saydığın üstün amellerin hepsine denk bir iş yapmış olur. Yani aynı sevabı elde eder.” buyurdu.
Esmâ’nın gözleri sevinçle ışıldıyor. Hem Resulullah (asm)’ın övgüsüne mazhar olmak, hem de böyle bir müjde almak. Artık onun lakabı Hatibetü’n Nisâ yani Hanımlarım hatibi… Esma (r.anha) bu haberi getirdiğinde hanımlar bayram ettilerr. Artık ev işlerini bir yük olarak değil, kendilerine sevap kazandıran bir ibadet olarak gördüler.
Zaman geliyor -eşimle arada bir gittiğim market veya evi 5 dk lık mesafede olan annem dışında- evden on on beş gün çıkmadığım oluyor,vay benim halime … Şimdi bu senaryolara göre benim psikopatın,dayakçının,kimilerinin tabiriyle kişiliği siliğin teki olmam şart mı? Şart!!!
Gülmek geldi içimden acı acı, insan bir fabrika olsa gerçekten en çok ürettiği şey mazeret olurmuş. İnsan evini tıkılıp kalınan,pineklenen,insanı daraltan bir mekan olarak değil de yuva,kale,saray,en güzel tesettür, kadın için Rabbin rızasına en yakın olunan mekan olarak görürse o ev genişledikçe genişliyor sanki. Mesele bakışta gizli yani, gözlerimizi, bakışlarımızı değiştirirsek sıkıldığımız, zevk aldığımız şeyler de öyle bir değişiyor ki. Rabbim iki farklı alemi benim yuvama sığdırmış, biri dinimin yarısı eşim öbürü gözümün aydınlığı bebeğim.Koca alemler şu haneye sığmışken önümde canımdan kopup gelen bir canın gün be gün değişimine,gelişimine hayretle tanık olurken neden sıkılacakmışım??Hem hangi iş bana emanet olarak verilen bir canı eğitmeye çalışmamdan daha fazla tatmin eder benim benliğimi?İnsan cennet vesilesi bildiği,yüreğini verdiği, dinini tamamlamak için evlendiği eşine,beyine; daha dünyaya geleli sayılı aylar,yıllar olan kendi ihtiyaçlarını bile gideremeyen bir bebeğe veya dünyayı o saf zihni gibi tertemiz sanan minik yavrulara hizmetten nasıl sıkılır onlara bu gözle bakarken?
Sırf evinizde sıkıldığınız için mi dışarda çalışıyorsunuz?
Tavsiyem bir bayan için evin önemini araştırın, evinizi İslam la tanıştırın,başta siz sevin evinizi ki,evinizi Kur’anla diriltin ki eşiniz de,evlatlarınız da sevsin o evi. Kendiniz sevip,bağrınıza basarcasına benimseyemediğiniz yuvanızı emin olun başkasına hiç sevidremezsiniz. Derdiniz evinizi ve can parçanızı terk etmemek olsun inanın o yuvanızda öyle alemlere kapılar açarsınız ki,her zaman kolay kolay sıkılmazsınız 😉
Kitaplara gömülebilir, sevdiğiniz türden el yapımı hediyeler yapıp sevdiklerinize hediye edebilir, komşularınızla faydalı işler yapabilir ziyaretleşebilir,yakın arkadaşlarınızla tefsir hadis derslerine başlayabilir, ihtiyaç sahibi çocuklar,aileler için örgü örebilir veya elinizin yatkın olduğu bir şeyler yapıp onlara hediye edip gönüllerine girebilir velhasıl yapabilir de yapabilirsiniz,yeter ki evlerinizle barışmak isteyin,ve sevin en kıymetlilerinizle en kıymetli zamanlarınızı geçirdiğiniz yuvanızı.
BeğenBeğen
evimin önemini ,değerini, yuvamın kutsiyetini bilirim inanın yuvamda çok huzurluyum :))evimde atölyem vardır,üretirim sergiler açarım .kitaplarıma gömülür,boğulur kendimi yoğururum ama dışarıda da gürül gürül akan bir dünya var orayada karışmasını bilirim
BeğenBeğen
dar kalıplar içinde,benliğin dar geometrisinden kurtulmak,ışık olmak.aydınlık olmak;sadece ailem çocuğum,eşim için değil
öğrencilerim çevremdeki insanlar,bağlantıda olduğum diğer insanlar için çabam.biat kültürünü sevmiyorum sorgulamayan,düşünmeyen,şüphe etmeyen,akıl yürütmeyen beynin dar dehlizlerini ,sığ sularını sevmiyorum.
binlerce insan,binlerce değişik düşünce,fikir,ışık çekiyor beni.evimizde namaz kılınır,Kuranı Kerim tefsiriyle okunur.Yüce yaratıcıya sebeplerin sebebine,büyük düşüncelere,alimlere,ilime,sanata aşığım..böyle bir zenginlik içinde.ışıkla dopdoluyken neden yanmayayım,ışıtmayayım öğrencilerimi geleceğin mimarlarını…çalışarak ,akışa neden hizmet etmeyeyim..
Dışarda çalışan bir anneyim ,evimde de mutluyum.yavrumun gözlerinde ki saf sevgiye gözlerim çoğunlukla yaşararak şahid oluyorum,canımın parçasına nasıl daha fazla insanlık katarım diye düşünüyorum.Eşime hayat yolunda ki yoldaşıma bir sıkıntısı olduğunda nasıl yardımcı olabilirim diye çırpınıyorum
Yani işin özü farklı pencerelerden bakmaya uğraşıyorum.. shopenhaur da okuyorum,nietzche de..mevlananın mesnevisinde de gözlerim doluyor.marx ın kapitalini de anlamaya uğraşıyorum..bana bahşedilen yetenekleri de geliştiriyorum,sanatla da dünyamı güzelleştiriyorum…Feyzi Hindi nin dediği gibi Arş-ı ala dan üstünsün ,topraktan bayağı…en alçak yerde olabileceğin gibi en ulu zirveye de çıkabilirsin,işte bütün kavgam bununla.nefsimle!
Yüce yaratıcı alemlerine hizmet etmekten beni alıkoymasın…önce insan olmak tek emelim sonra insan gibi insan yetiştirmek..
BeğenBeğen
Sen süperwoman olmalısın! Veya mail adresinde yazdığı gibi bir masal perisi 🙂
BeğenBeğen
selamlar cahide hanım süperwoman da değişik bi tabirmiş:))bi çare insanız…cennete giden yol iyi niyet taşlarıyla döşenir,niyetimi bozmamaya gayret ediyorum ameller ancak niyetlere göreymiş en önemlisi bu bence sevgiler
BeğenBeğen
Kusura bakmayınm kardeşim, vaaay ne çok yönlü neler de okuyor sınırları zorluyor diyemeyeceğim, zira ben bir şeyin zararını bildiğim halde ona dalayım nasıl olsa sağ çıkarım bu sulardan doğru fikirlerim itikadım da hiç mi hiç etkilenmez seviyesine (!) gelemediğim için
faydasız ilimden faydasız şeylerle vaktimi iyice kaybetmekten Allah a sığınıyorum, buyrun size bir başka bakış açısı daha, hem biliyor musunuz bu bakış açısı beni çook daha huzurlu eyliyor, Rasulullah sav in önderliğinde olaylara bakmaya çalışmak. Selametle.
BeğenBeğen
huzurun daim olsun kardeşim
BeğenBeğen
hayran oldum size…
BeğenBeğen
Rabbim sele kapılanlardan eylemesin ne diyelim…
Ama biliyor musunuz ben çok sevdiğim huzur bulduğum yuvam için hiç beni ediglenleştiriyor, özgüvenimi zedeliyor gibi şeyler düşünemedim,Rabbim de düşündürtmesin ve hep yerimi sevdirsin, hani sizin dediğiniz kadının yeri evidir zihniyeti var ya, kaynağını şu ayetten alıyorken ne mutlu o söze, hele de Peygamber sav in şerefli hanımları için inmiş kutsal sözlerse:
”Evlerinizde vakarla oturun (evlerinizi karargah edinin), ilk cahiliye (kadınları)nın süslerini açığa vurması gibi, siz de süslerinizi açığa vurmayın; namazı dosdoğru kılın, zekatı verin, Allah’a ve elçisine itaat edin. Ey Ehl-i Beyt! Gerçekten Allah, sizden kiri (günah ve çirkinliği) gidermek ve sizi tertemiz kılmak ister.” AHZAB 33
BeğenBeğen
Esselàmu aleyküm bu sözleri bu yüreği ayakta alkışlamak istiyorum.Cahide abla
BeğenBeğen
Cahide ablacım ben çalışan bir anneyim. Bu günlerde yazılarınızı okuyorum tek tek.Evladıma çok düşkün bir anneyim ve neden çalıştığımı sorguluyorum bu günlerde. öğretmen olduğum için ders saatimi ayarladım ve az derse giriyorum evladımın yanında daha çok olabilmek için okulumda evimin yanında ve sürekli gidip geliyorum onu görmek için.ama yine de içim huzursuz hep derslerde evladım ordayken benim burda ne işim var bunu sorguluyorum. ev otururken evladını kreşe gönderen anneleri anlamıyorum.
BeğenBeğen
Bu durumu yaşayamadan,anlayamadigim icin kendime çok kiziyorum.Çocugum 3.5 yasinda olmasina ragmen konusma guclugu yasiyor,bizde doktor tavsiyesi ile krese sadece 3 gun gittik,2 gun bende yanindaydim 3.gun tek gitti ve onu almaya gittigimde cocugun sesi disaridan duyuluyordu.ve beni gordugunde oyle bir aci vardiki yuzunde hala icimi acitiyor….sonuc olarak elinde bir ısırık yuzunde parmak izleri ve icten patlamis bir dudakla evimizin yolunu tuttuk..ve aciklama isteyince okul muduru tarafindan azarlanip birde zaten cocugu artik kabul etmiyeceklerini bunlari normal tepkimi anarmol buldular.Hayatimdaki en kotu deneyimdi bu arada artik cocugum elimi hic birakmiyor!!!!!!
BeğenBeğen
Reblogged this on bebegimblogcu.com and commented:
Yerinde bir tespit olmuş..Kreşlere verirken bir kere daha düşünün ince eleyip sık dokuyun.Bir mecburiyetiniz yoksa mis kokulu kuzularınızı koynunuzdan çkarmayın!!!
BeğenBeğen
Malesef tüm yazılanlara katılamayacağım. Evde oturan hanımlar çok mu iyi bakıyorlar çocuklarına. Ev işlerini yapabilmek için daha 2-3 aylık çocukları tv karşısına koyuyorlar. 1,5 yaşında bir çocuk annesiyim ve akademik kariyer yapıyorum. Evde oturup çocuklarının yanında olup bilinçsizce çocuklarını büyüten ev hanımlarıyla az tartışmadım.
BeğenBeğen
sonuna kadar katılıyorum ev işi kalsın iş çıkışı 5,30 da çocuklarımla bir başlıyoruz oynamaya evde olsam misafir ağırlamaktan onlara zaman ayıramazdım ama çalışann anne olarak çocuklarım daha planlı ve keşifçi 🙂
BeğenBeğen
cahide hanım merhaba,ben 26 yaşında bir anneyim tariflerinizi ve yazılarını ilgiyle okuyorum fakat aklımı kurcalayan bir durum var ve size danışmak istedim.kızım esma ırmak 3,5 yaşında pedagog kreşe vermem gerektiğini sosyalleşmesi gerektiğini söyledi ancak böyle bir duruma maddi imkanlarım yetmiyor fakat çevremde çocuğunu sübyan okuluna gönderenler var bu benimde aklıma yatıyor aslında ama yanlışmı düşünüyorum bilemedim size danışmak istedim yardımcı olursanız sevinirim
BeğenBeğen
4 çocuğumda kreşe gitmedi ve son derece sosyaller kardeşim. Kendini kasmana hiç gerek yok bence. Bu yaşlarda onun için en iyi yer annesinin yanıdır.
BeğenBeğen
çok teşekkür ederim
BeğenBeğen
aldanmışım bi hırs uğruna yavruma kreş bakıcam kpssye rahat hazırlanıcam bu asla ben değilim adeta tokat yedim kendime geldim herşeye sabreden ben bunu nasıl yaparım belkide yapamayacaktım kreşin o soğuk kokusunu alınca çünkü bende kreşde bakıcılarda büyüdüm oğlumu 3 yaşına kadar büyüttüm tamam dedim ama yüreğim hala tamam dememişti aslında yola devam canım yavrum herşeyim.. çok teşekküredrim bu yazı için..
BeğenBeğen