“Resûlullah (S.a.v) buyurdular ki:

“Kul, hayrıyla, şerriyle kadere inanmadıkça, kendine (hayır ve şerden) isabet edecek şeyi atlatamayacağını, (hayır ve şerden) kaçacak olan şeyi de yakalayamayacağını bilmedikçe iman etmiş olmaz.” Tirmizi, Kader 10, 2145.

Son günlerde  adını farklı şekillerde duyduğumuz organ nakli ilgimi çekti. Biraz araştırdım. Caiz olup olmadığı konusunda çok farklı görüşler var. Açıkçası ihtilaflı bir konu…

Yüz nakli, ardından çok da gerekli değilken ikinci bir yüz nakli, sonra aynı kişiye iki kol ve iki bacak nakli… Sonuç ise tam bir hüsran. Bitlendim doğrusu! Bu uzman doktor sıfatındaki insanlar, gariban, kolay ikna edilebilir kişileri kandırıyorlar mı? Nasıl ikna ediyorlar? Araba tekeri değiştirir gibi 4 uzvu aynı anda bir insana takarken hiç mi ilerisini hesap edemiyorlar.

İnanın içim acıdı! Aklım havsalam almadı. Sonra gayet pişkin açıklamalarla durumu kotarmaya çalıştılar!

Birde organları alınan kişi tarafından bakınca, durum bence hiç iç açıcı değil. Beyin ölümü gerçekleşti dedikleri insanların düşükde olsa bir yaşama ihtimalleri var. Üstelik beyin ölümü gerçekleşse de anestezi yapılarak organlar alınıyor. Çünkü hastanın her an dirilmesi veya acı çekmesi ihtimali var. Kanım dondu resmen!

Fetva makamı değilim. “Caizdir”, “değildir”, diyemem. Ama ben böyle bir olayın doğru olduğuna asla inanmıyorum. Hücreler henüz ölmemişse, ruh hâlâ o bedende demektir. Bu da kişini hâlâ yaşadığı anlamına gelir. Yıllarca bitkisel hayatta kalıpta sonra gözlerini açan insanlar var. Kaderi, eceli Allah’tan başka kim tayin edebilir?

Diyanet ne kolay fetva veriyor. İhtilaflı konularda toplumun nabzına göre şerbet vermeyi nasıl bu kadar rahat beceriyor anlamıyorum. Beyin ölümünün gerçekleştiğine karar veren doktorlar, İslami hassasiyete sahip mi? Allah korkusu taşırlar mı? Maddi bir çıkar, rüşvetle karar verme gibi durumlar olabilir mi? Allah’a açık bize gizli…

Organ mafyası denen bir şey var biliyorsunuz. Kaçırılan kişilerden organları kim alıyor? Sıradan biri organ almayı ne bilir? Bunu ancak bir doktor yapabilir. Tüylerim diken diken oldu hakkaten… Rabbim insafsızların eline düşürmesin. Kimseyi, bir başka kişinin organına muhtaç etmesin.(amiiin)

*********************

Baştan gardımı alayım; tarifi izleyicilerimden aldım 🙂 Ben ne Karadeniz’e gittim, ne de bir Karadeniz’linin elinden turşu kavurması yedim. Ama bu tarifi çok sevdim..:) Yapması çok kolay. Özellikle kahvaltıda çayın yanında çok güzel oluyor tavsiye ederim. İnanıyorum ki, sirke kullanılmadan yapılan turşuyla çok daha güzel olur ama ben cesaret edip sirkesiz fasulye  turşusu kuramadım. Eksiklerim varsa veya bildiğiniz püf noktaları varsa paylaşıverin lütfen. Hem ben öğreneyim, hem de diğer bilmeyenler…

FASULYE TURŞUSU KAVURMASI

Malzemeler

  • 1 adet orta boy soğan
  • 1 yemek kaşığı salça
  • 1 kase fasulye turşusu
  • 1 yemek kaşığı tereyağı ve biraz zeytinyağı
Nasıl Yapılır?
  • Fasulyeleri doğrayıp, ekşiliği ve tuzu azalsın diye 15 dakika kadar soğuk suda bekletin.
  • Soğanı küçük doğrayıp yağda kavurun. Salçayı ilave edin.
  • Fasulyeleri sudan çıkarıp süzün. Salçalı soğana ilave edin.
  • 5 dakika kadar pişirip servis edin. 

Cahide’den notlar: Söylemeden geçemeyeceğim, resimlerde bazı objeleri, örtüleri tekrar tekrar kullandığım için laf edenler oluyor. Her resme ayrı tabak, ayrı örtü, ayrı dekor kullanmaya kalksam evin yolunu şaşırırım. Üstelik bu israfa girer. Mesela bu yeşilli örtü bir yastık kılıfı 🙂 Bence çok güzel görünüyor.  Ve daha çok kereler görürseniz hiç şaşırmayın. Çünkü çok sevdim. Tabak ise çeyizimden kalan yemek takımından..:) Böyle basit şeylere takılmayalım ne olur…