Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Ramazan hilalini gördüğünüz vakit oruca başlayın! Şevval hilalini gördüğünüz vakit de iftar edip bayram edin! Eğer size hava bulutlu olup kapalı kalırsa, Ramazan hilalini otuza takdir edin!”  Buhari 1773, Müslim 1080/8, Nesei 2119, İbni Mace 1654

Cumamız mübarek olsun canım kardeşlerim,

Benim toplanma işleri son hız devam ediyor…

Güya benim fazla eşyam yok! Güya çok mütevazi bir hayatım var! Bunların hepsi palavra! Görünürde hiç bir şey yok gibi duruyordu. Toplanmaya başlayınca ne kadar çok eşyam olduğunu farkettim. Tamam, yemek odası, masa, gümüşlük vesaire yok. Evde sadece 2 sandalyem kaldı(gerisi kırıldı). Ama bu kadar koli nasıl oldu?

Belki inanmazsınız tam üç senedir belki lazım olur diye sakladığım herşeyi  atıyorum.  Kapının önüne koyduğum zaman ihtiyacı olanlar alıyorlar. Değişik kavanozları, kutuları çok severim. Atmaya kıyamam hiç. O kadar çok kavanoz, kutu biriktirmişim ki, bir kısmını komşulara vermek zorunda kaldım. Bir çok insana göre eşyam az ama Alllah Rasulü Aleyhisselatu vesselam ve Sahabelerin evlerine göre çok eşyam var. Toplanırken bir yandan da bunların hesabını nasıl vereceğiz diye düşünüp duruyorum. Rabbim bizleri affetsin. Amin

Biz bu ara ailecek Yunus için çokça Nur Suresi 35. ayeti okuduk. Gözleri açılır belki yavrumuzun. Belki anneciği çok mutlu olur diye ümitvarız… Oğlum mealini de okumuş ayetin. “Ne kadar güzelmiş meali anne. Bu ayeti daha önce hiç farketmemişim” dedi.  “Ahh Yunus’cuğum dedim. Bak sen ne kadar güzel işlere vesile oluyorsun. Rabbim gözlerini açsın yavrum. Anneciğini, dünya gözüyle gör inşaAllah.” Amin

Aslında dua edecek ne çok kişi var. Arefe gecesi, bayram geceleri duaların çok makbul olduğu gecelerden. Sayfamıza sıkıntılarını yazan kardeşlerimizden bir duayı esirgemeyelim. Birbirimizi unutmayalım ne olur…

Şimdiden hepinizin mübarek Ramazan bayramını kutluyorum. Rabbim nice bayramlara sağlıkla, huzurla eriştirsin. Oruçlarımızı kabul etsin. Amiiin

Tatlılardan içiniz bayıldı belki de. Aslında tatlı tariflerini bitirmiştim ama bu yıl aramıza katılan Sıdıka kardeşimiz, her bayram yaptığı tatlısını ballandırarak anlatıp, tarifini verince, tarifi uygulayıp sizlerle de paylaşayım istedim. Sıdıka, tarifi o kadar eğlenceli anlatmış ki, okurken anlamamak mümkün değil 🙂 Kendisi bugün Konya’ya doğru yol aldığı için tarifini daha sonra görecek inşaAllah.

Bu kolay tarif ve eğlenceli anlatım için Sıdıka’ya çok teşekkür ediyorum.

CEVİZ DOLGULU TATLI 

MALZEMELER

250 gr tereyağı ( oda ısısında yumuşamış)
2 Yumurta ( birinin sarısını ayırın)
1 kahve fincanı zeytinyağı
1 paket kabartma tozu
3,5 su bardağı un ( yine de yavaş yavaş ilave edilmeli)

ŞERBET

4 su bardağı şeker
5 su bardağı su
1/4 limon

İÇ MALZEME
1,5 su bardağı kadar ceviz
2 yemek kaşığı toz şeker
1 çay kaşığı tarçın

Hazırlanışı
Öncelikle şerbeti hazırlayın. Şerbet malzemelerini bir tencereye koyup kaynamaya bırakın. Kaynamaya başladıktan 20 dakika kadar sonra ocağın altını kapatın. Şerbet çok koyu kıvamlı olmayacak.
Yumuşamış olan tereyağına diğer malzemeleri karıştırıp kulak memesi yumuşaklığında bir hamur elde edin.
Hamuru buzdolabında 10-15 dk. bekletin.
Dövülmüş cevizi, toz şekeri ve tarçını karıştırın
Hamurumuzu dolaptan alın ve cevizden çok az küçük parçalar kopararak içli köfte oyar gibi parmağınızla hamuru oyun.
Oyuğun içine cevizli karışımdan koyup kapatın.
Bu şekilde tamamladığınız tatlıları tepsiye dizin.
Kalan yumurtanın sarısını üzerine sürerek çatalla desen verin.
Önceden ısınmış fırına koyarak, 180 derecedeki ısıda pişirin.

Tatlı fırından çıkar çıkmaz soğuk şerbeti dökün.

NOT: Hamurlu tatlılarda, hamur kırılgan bir yapıya sahipse biraz süt ilave edebilirsiniz.

Cahide’nin notu: Ben şerbeti Sıdıka’nın ölçüsüne göre yaptım ama en az 1 su bardağı şerbet fazla geldi. Siz şekeri 4 değil de, 3-5 su bardağı ekleyin. 3.5 su bardağı da su ilave edin.

Eğer hamuru toparlamakta zorluk çekerseniz, 1 yemek kaşığı yoğurt ekleyebilirsiniz. Ayrıca iç malzemesine şeker konmasa da bence hiçbir eksiklik olmaz. Çünkü şerbet içine de geçiyor.

********************************

Ve son bir açıklama: Dün Ünlü bir yemek ustamız! canlı yayından bana bir gönderme yapmış. “Ben tarifleri kendi yorumumu katarak yapıyorum.  Her kullandığım tarife Ayşe hanım’ın , Hatçe hanımın tarifi diyemem. Tariflerim kullanılıyor diyen abla, bu tariflerin kullanılmasını istemiyorsa resimlerini bilgisayarında sır gibi tutsun,internete vermesin. Ara sıra açar bakar” demiş!

1-İnsanlar damarlarına basılınca centilmenlik, kibarlık falan kalmıyor. Ukalalaşıyor, kırıcı oluyorlar

2- Bir seneyi aşkın süredir neredeyse bütün orjinal tariflerim denendi ve ben kendilerine hiçbir şey demedim. Başka bloglardan da faydalanıyorlar tabi.

3- Bu şekilde kırıcı ve egoistçe bir yaklaşım yerine, tariflerinden faydalanılan blog ve site sahiplerine genel olarak bir teşekkür edilebilirdi. Çünkü bu tarifleri kendisi gibi meşhur birisi yapınca otomatik olarak O’nun tarifi oluyor. Hatta kitaplarında da kullanılıyor. Böyle olunca adı duyulmamış pek çok lezzet usta’sının emekleri görmezden geliniyor.

4- Ayrıca programlarına ne idüğü belirsiz,  çoğunu tanımadığımız kişileri şarkıcı ve oyuncu diye çıkarıp  izzet ikram yapıyorlar. Ama bir din kardeşlerinin uyarısına kabaca bir tavırla karşılık veriyorlar.

5- Bana bu da sizin bilginizin sadakası olsun diyen program yapımcısına: ” Usta’nız bu işi Allah rızası için mi yapıyor? Ya da siz bu programları sadaka olsun diye mi yapıyorsunuz? Benim yıllardır 5 kuruş para almadan tariflerimi paylaştığımı biliyor musunuz? diye sormak gerekir!

6-Doğrusu ben bu seneye kadar,  Usta’mızın ordan burdan, bloglardan aldığı tariflerle programı yürüttüğünü hiç bilmiyordum.  Kendisi itiraf edince çok şaşırdım doğrusu!

6-  Son olarak: Milyonların önünde kendilerince basit bir blogcuyu ezmeye çalışmaları asla benim değerimi düşürmez!