“Ey insanlar! Allah’a tövbe edip ondan af dileyiniz. Zira ben ona günde yüz  defa tövbe ederim.
(Müslim, Zikir ,42)

Vaktiniz hayr olsun canlarım,

Farkında mısınız? Eskiye göre daha aralıklı paylaşımlar yapıyorum. Çünkü işlerimi yetiştiremiyorum…:(  Özellikle hobiler noktasında daldan dala atlayan ben, bu günlerde yeni bir dala konma fikrindeyim..:) Halk eğitim kurslarına yarım dönemde olsa gitmek istiyorum. Hangi saate nasıl sığdıracağım konusunda  pek bir fikrim yok ama, denemekle bir şey kaybetmem sanırım. Bana bir akıl vermenizi rica edeceğim sizden; Acaba ahşap kursuna mı gitsem, yoksa dekoratif sabun kursuna mı?

Bir kaç kişiyle tanışıp, bir kaç kişinin kulağına Allah adını fısıldasam, unuttuklarını dilim döndüğünce hatırlatmaya çalışsam fena mı olur? Buralarda İslam çok garip kalmış. İnsanlar acayip boş ve gayesiz yaşıyorlar. İçki tüketimi çok fazla. Gençlerin hali içler acısı. Yol kenarında konuşan gençlerin konuşmalarına şahit oluyorum bazen: Sohbet konuları; Ya içki, ya iddia oyunları, ya futbol, ya da karı kız mevzuları…

Gençlerden konu açılmışken, geçen gün özelden yazan bir izleyicim kız kardeşinin durumunu anlatmıştı bana. Genç yaşta dul kalmış bir hanım. Doğal olarak yeniden evlenmek istiyor. Ara sıra talipleri çıkıyor fakat bazılarının garip istekleri oluyor. Mesela evlenmeden önce yakın beraberlik olsun diyorlarmış! Bunu okuduğumda iğrendim, kusasım geldi!! Tertemiz bir insana, iğrenç bir teklif yapabilen aşağılık bir zihniyet.

Hani geçen gün türbanlı kadınların resimlerine yapılan yorumlardan bahsetmiştim. İnsan olan yazamaz, bir insan bu kadar pislik olamaz diyorsunuz okuyunca ama oluyor işte. Tıpkı oradakiler gibi, insan kılıklı mahluklar dolaşıyor aramızda. Hedonist, yani zevklerini ilah edinmiş, uçkurundan başka bir şey düşünmeyen, temiz bir insanı evlilik öncesi kullanmayı düşünen çukur yaratıklar…

Peki kim bu gençler? Bunları kim yetiştiriyor? Hangi anne ve baba eğitti, hangi öğretmenin elinde şekillendi bu insanlar? Bize uzak değiller. Her an aramızda dolaşıyorlar ve bu düşünce beni çok korkutuyor.

Allah’ın emrettiği gibi, doğru bir mümin gibi yetiştirilen çocuklar çok azaldı. Anneler sorumluluk almıyor, babaların fikir sancısı yok, davası yok.  Çocuğun alacağı diplomayla, bulacağı işle hayatı kurtulur sanıyor. Bir diploma üzerine kuruluyor bütün hayaller.

Çocuklarımızı her şeyden evvel anne ve baba olacak şekilde yetiştirmeliyiz.  Kızlara yemek yapmayı, ev işlerini, görgüyü, zerafeti öğretmek zorundayız. Erkek çocuklarının sabrı, sıkıntıyı, dışarı işlerini, efendi olmayı öğrenmesini sağlamalıyız. En önemlisi Rablerini tanımaları için çaba göstermeliyiz.

Yoksa ne mi olur? Evlenmeyi değil, eğlenmeyi düşünen, bir kızla yuva kurmayı değil, sadece onu kendi zevkleri için kullanmayı hedefleyen boş teneke misali gençler doldurur meydanı…

Öyle  şiirler vardır ki sayfalarca yazıyı bir kaç mısra da özetleyiverir… Tıpkı şu şiirde olduğu gibi:

Öyle bir yerdeyim ki bir yanım çığlık çığlığa
Öyle bir yerdeyim ki
Anam gider Allah Allah, kızım düşmüş sokağa
Anam gider Allah Allah, dölüm düşmüş sokağa…

Dostum, dostum, güzel dostum
Bu ne beter çizgidir bu
Bu ne çıldırtan denge
Yaprak döker bir yanımız
Bir yanımız bahar bahçe…

Çok önce yani Kızıltepe’de yaptığım bir tarif var sırada. Patlıcan zamanı geçmeden yayınlamak istedim. Bu tariften sonra, artık klasik karnıyarık yapmak gelmiyor içimden. Nasıl hafif, nasıl lezzetli bir yemek anlatamam size. Öyle çok fazla et gitmiyor. Misafir için rahatlıkla yapabileceğiniz tavsiye yemeklerimden.  Nasıl yapmışım, okuyuverin gari 🙂

Malzemeler

  • 6 adet kemer patlıcan
  • 300 gr. kuşbaşı et
  • 1 büyük soğan
  • 3 adet sivri biber
  • 2 büyük domates
  • 2 diş sarımsak
  • Tuz, karabiber

Abant Kebabı Nasıl Yapılır?

  • Patlıcanları ocakta közleyip soyun. Saplarını koparmayın, kısaltın.
  • Eti, üzerine çıkacak kadar sıcak su ile düdüklü tencerede 2o dakika kadar pişirin. Suyunu ayrı bir yere süzün
  • Bir tavaya yemeklik doğradığınız soğanı ve biberi alıp az yağda soteleyin.
  • İçine eti koyun ve hafif kızarana kadar kavurun.
  • Küçük doğranmış domatesleri ve sarımsakları ekleyin.
  • Tuzunu ve karabiberini atın.
  • Domatesler saldığı suyu çekene kadar pişirin.
  • Patlıcanları karnıyarık yapar gibi boylamasına ortasını itinayla açın.
  • Ortalarına iç malzemesinden doldurun.
  • Üzerlerine domates dilimi ve biber ile süsleyin.
  • Kenara ayırdığınız et suyuna 1 tatlı kaşığı salça ekleyip karıştırın. Patlıcanların kenarına dökün.
  • Tepsinin üzerini folyoyla kapatıp 200 derecelik fırında üstü kapalı olarak 20 dakika, üstü açık olarakta 10 dakika pişirin.
  • Afiyet şifa olsun.

Sitemize üye olmak, yeni yazıların posta kutusuna gelmesini istiyorsanız sitenin sağ sütununda, en üstte  BU SİTEYE ABONE OL! kısmına mail adresinizi bırakın. “Abone ol” yazan yere tıklayın.