
Ayşe kardeşimizin 3. ve son yazısı. Çok emek vermiş. Yüreğini ortaya koymuş. Allah kardeşimizden ve okuyan sizlerden razı olsun…
KÜLLÜ YEVMİN AŞURA! KÜLLÜ ARZIN RABİA
Kardeşlerim,
Bu söz bugün Mısır başta olmak üzere tüm arzı kaplamıştır, bizler de buna şahidiz.
Ey Rahman ve Rahim olan, Ey Muntakim olan, Ey Adil olan Rabbim, sen bizlerden rahmetini esirgeme, sen bizleri kardeşlerimizin intikamına ve senin adaletine memur kıl.
Kardeşlerim, size bir evin kapısını anlatacağım.
Bu kapı “El-Fetih Camisi”nin kapısı.
400 kadar müslümanın sığındığı mescidimiz, secdegahımız El-Fetih Camisi. Orada neler olup bittiğini, bir yaralıya tıbbi müdahale edilirken ışık lazım olunca, kamerasının ışığını getirmesi rica edilen bir türk gazeteciden öğrendik. Tüm gece boyu canlı yayınlarla, twitter hesabıyla an be an anlattı ve bizleri bir kapının ardında olup bitene şahit kıldı.
Ben de onun gibi, bu kapıdan ve kapının iki yanından bahsedeceğim kardeşlerim.
Kapının bir tarafında kollarına isimlerini-adreslerini yazan kardeşlerimiz, yaralılarımız, çocuklarımız, şehitlerimiz vardı. Bedenleriyle kapının ardına bir bariyer kurdular. Etten duvar ördüler.
Kapının diğer yanında, katil Mısır ordusu, polisi ve baltacılar diye bilinen işsiz güçsüz, para için her şeyi yapacak, üç kuruş etmez adamlardan toplama rezil bir kalabalık.
Saatlerce kapımızı zorladılar, içeri girmek için. Kardeşlerimiz El Fetih camisinde mahsur kaldı. Yaralılarımızdan Yaradan’a kavuşanlarımız oldu. Dışarı çıkabilmeleri için, tüm dünyaya çağrıda bulundular, “gelin ve bize sahip çıkın” dediler.
Kapı, kardeşlerim, sadece bir kapı imanla küfr arasında durdu tüm gece ve durmaya devam ediyor. Bu kapının üçüncü bir tarafı yok ve gün bizlere kimlerin, kapının hangi tarafında olmayı seçtiğini öğretiyor.
Kapı, Furkan kapısı. Öyleyse kardeşim, bize düşen, o kapının öyle güzel duruşundan utanmak, o kapının arkasında etten duvar olmak, El-Fetih ismine yakışmaktır.
Kardeşlerim,
Daima arkasında duracağımız bu kapı İslam’dır.
İslam’ı yeryüzünden silmek isteyenler, paralarının ve menfaatlerinin peşinde olanlarla birlik olup, bizim canımıza, imanımıza, geleceğimize kastetti.
Şehitlerimizi, camilerimizi, hastanelerimizi, bebeklerimizi yakılırken, bizi acizliğe esir ettiler.
Bu güruhun ortakları da tüm yapılanlar karşısında, “bize elimiz kolumuz bağlıymış gibi hissettirmekten” de çekinmedi.
Müslüman aciz değildir, kardeşlerim, bunu haykırın öncelikle ve ne yapacağımızı konuşalım.
1. Karıncanın ağzındaki su, Firavun’un en büyük korkusudur. Öncelikle gücümüzü küçümsemeyelim, kimsenin de küçümsemesine müsaade etmeyelim.
Bu dava, sağın, solun, şu cemaatin bu hocanın, falanca mezhebin kavgası değil; namuslularla, namussuzların, bizzat İslam’ın davasıdır. Bizler namusluların yanında olalım, şüphesiz çok olacağız, çok olan biz olacağız kardeşlerim.
2. Tüm şehirlerimizde, camilerimizde yapılan eylemlere, gösterilere, yürüyüşlere, dualara, namazlara çocuklarımızla, eşlerimizle, dostlarımızla birlikte katılalım. Seccadelerimizi, mushaflarımızı alıp da gelelim kardeşlerim. Şehrinizde, mahallenizde böyle bir eylem yoksa, camilerinizin imamlarıyla görüşün, organize eden siz olun ve önceliğimiz birliğimiz olsun. Bizi ayrı düşüren tüm sıkıntılarımızı bir yana bırakıp, eşimizi dostumuzu hatta düşmanımızı dahi birlikte olmaya davet edelim. Davet etmek, tebliğ etmek bizim boynumuzun borcu ve artık gelmek onların boynunadır.
Kardeşlerim, batının en büyük korkusu, müslümanların bir gün vahdet bilincine kavuşmasıdır. Bunu engellemek için dilimizi bozdular, dinimize, onurumuza defalarca tecavüz ettiler. Biz yıllarca hurafelerle, uydurmalarla, mezhep ve cemaat kavgalarıyla boğuşurken; onlar İslam’ı alaşağı etmek gayretinde oldular. Öyle ki artık aynı mahallede bile, neredeyse birbirleriyle selamlaşmaktan imtina edecek 10-15 farklı grup var.
Gün birlik günüdür kardeşlerim. Unutmayın, Müslümanlar ancak kardeştirler ve kardeşlik bedel ister. Rabia işareti, dört parmağın dördünün bir olmadığının, ama birlikte bir yumruk ettiğinin ispatıdır.
3. Ödenecek bedel her ne olursa olsun, bu bedeli ödemek, her müslümanın üzerine farzdır.
Bu kitap bize, duvarlarımızda güzel kaplar içinde asılı tutalım yahut saatlerce tek kelime anlamadan okuyalım diye inmedi. Bu din, bizim rahatımız hiç bozulmasın diye gelmedi. Bu dini dün yüreklerinde taşıyanlar, şehit olmak arzusuyla bir ömür geçirip, şehidlere yaraşır bir ömür yaşayıp, şehadete layık oldular. Sıra bizdedir kardeşlerim ki bizde yiğitler tükenmez, biz birlik oldukça da yiğitlerimizin karşısında duracak kimse kalmayacaktır.
4. Bu toplantılar, senelerce uyutulmuş, pasifize edilmiş, etkisiz hale getirilmiş ülkemiz Müslümanları için gerçek bir diriliş fırsatı olacaktır. Eğitim ve öğrenim günü olarak mutlaka değerlendirilmelidir. Bu toplantılara giderken bir ayet okuyalım, bir ayeti düşünelim kardeşlerim, bir ayeti bir kardeşimize, bir çocuğumuza anlatalım, o ayeti konuşalım. Ayetlerle aydınlanmış bir hayatın duasını birlikte edelim kardeşlerim.
Ey bizlere “Müslümanlar evinde otursun, dua etsin” diyenler, sizi de davet eden ben olayım, gelin ve bizlere katılın, dua edeceksek birlikte edelim. Hatimler indirilecekse, birlikte bölüşelim. Her ne edilecekse kardeşlerim, gelin ne olur birlikte edelim. Rabbimiz bile özledi bizi birlikte görmeyi. Bizler de özledik kardeşlerim.
Mısır ve İslam dünyasının hali ortada iken, size kim “evinizden çıkmayın” diyorsa vallahi namussuzluk ediyor kardeşlerim. Kendi elleriyle kendilerini yakanlardan olmayın, bugün kardeşlerinin yanında olmayanların yarın akıbeti korkunçtur. Bu hesap verilemez kardeşlerim.
5. Kur’an- ı Kerim hayattadır, tüm ayetleriyle, tüm zamanlara hitap eder. Her gün bir kıssayı, kendi hayatımızda aramak gerekir. Bugünün Ebabil kuşları, Filistin’de tanktan fillerin ordularına karşı duran çocuklarımızdır. Bugün Allah yolunda, canı ciğeri oğlu kurban olarak istendiğinde, emir için yola düşen peygamberi bile durdurmaya çalışacak dilli-dilsiz şeytanlar olduğu gibi bugün de olacaktır kardeşlerim. Onlar bizi yoldan alıkoymaya çalıştığında, taşlayıp geçelim yanlarından. Üzerimize “ölü toprağı” serpmelerine fırsat vermeden, her kıssayı, her ayeti, kendi hayatımızda arayalım kardeşlerim. Furkan olan Kitabımız, en güzel öğretendir.
6. Müslümanın kıyamı şuurla olur.
Aylardır Mısır sıcağında, dimdik duran, kurşunlanmalarına rağmen oradan ayrılmayan Müslüman kardeşlerimizin Mısır’daki en büyük başarısı, senelerce bu şuuru halka kazandırmak için yürüttükleri mücadeledir. Bu bizim için büyük bir örnek. Böylesi bir güç karşısında durabilecek hiçbir ordu, hiçbir silah yoktur. Bu noktaya gelene kadar, orada İhvan neler yapmış, nasıl böyle tek yürek olmayı başarmış, okuyalım, öğretelim, anlatalım ve hayata geçirelim. Bu konuda İhvan’ın kurucularının kitapları, İslam dünyasının önderlerinin kitapları yardımcımız olacaktır.
“Yoldaki İşaretler” kitabıyla tanıştınız mı? O işaretleri bize gösteren yazarını tanıyor musunuz kardeşlerim?
Mahkeme heyeti onu idama mahkûm ettiğinde, ağzından bakın şu sözler dökülmüştü:
Eğer Allah kanunu ile mahkûm edilmişse; ben Hakk’ın hükmüne razıyım. Eğer batıl kanunlarla mahkûm olmuşsam; onlardan çok daha üstün bir düşünceye sahip olduğum için batıldan ve münafıklardan merhamet dilemem.
Allah’a şükürler olsun ki on beş sene cihad ettikten sonra bu mertebeye ulaştım.
Ben Allah yolunda yaptığım iş için asla özür dilemem.
Namazda Allah’ın birliğine şehadet eden parmağı, asla bir tağutun hükmünü onaylayan tek bir harf bile yazmayacaktır.
7. Ezanı duyduğumuzda, imkanımız varsa o an kalkıp, namazımızı kılalım kardeşlerim. Kim bilir belki de o namaz çağrıldığımız son namazdır? İbadetlerimiz bu şuurla yapılırsa, bize bir güzellik kazandırır.
8. Hz. Hüseyin’in yolunda, Zeynep’in yanında olalım kardeşlerim. Sözümüz de tükendiği gün, asıl öldüğümüz gün. Anlatalım. Kim varsa, çevremizde anlayacak, ona anlatalım. Bu yol yorgunluk çekmez, yorulmadan, gücenmeden anlatalım. Bilmiyorsak, öğrenelim, bilenlere soralım, danışalım, okuyalım. Kişi bilmediklerinden de sorumludur kardeşlerim. Hele bugünün dünyasında, bilmiyorum demek ancak tembellikten sayılır. Öğrenelim, ömrünü beyhude uğraşlarla heba edenlerden olmayalım kardeşlerim.
En güzel anlatmak, hal diliyle olur. Bizler kendi sözlerimize hürmet gösterelim ki, sözlerimiz de hürmet görsün.
9. Birlik olmak, en çok birbirimizden haberimizin olmasına bağlıdır. Mısır’ı internet üzerinden öğrendik kardeşlerim. Dünyaya da bu şekilde duyurduk. İnternet üzerinden yürütülüyor tüm faaliyetler de. Bu sebeple en azından Twitter hesaplarımız olsun, aktif olarak kullanılsın. Kullanmaya başladığınızda zaten yapılacaklar, önünüze kendiliğinden geliyor kardeşlerim. Merak ettiğiniz kim varsa, hesaplarını, yazılarını takip edin, okuyun, katılın, destek verin kardeşlerim. Bugün Ahmet’in, Esma’nın, Halid’in ellerine ellerimizi uzatmak kolaydır kardeşlerim.
İnanın öyle günler gelecek ki, dünyanın bir ucunda bir müslümanın burnu kanasa, haberimiz olacak, tek bir cümleyle harekete geçecek kocaman bir Müslüman ordusu olacak. Hayal değil kardeşlerim, bize vaad edilen budur, evvelimiz de budur. Biz ne yazık ki bu yönümüzü kaybetmiştik, Allah’a şükür, Mısır tekrar kazanma fırsatı verdi, bundan böyle bize yakışan bu yolda çalışmaktır.
Tv kanallarının çoğu, ekmek yedikleri kapılar için çalışıyor kardeşlerim. Uyanık olalım. Bize ne izlettiklerine, ne okuttuklarına daima dikkat edelim. Aynı şekilde davası İslam olmayan, yalnız kendi kapılarının gayretinde olanların da bize ne söylediğine dikkat edelim kardeşlerim.
Kur’an’ımız mümeyyiz yani doğru ile yanlışı birbirinden ayırt edebilen bir akıl ve irade inşa eder. Bizler O’nu hayatımıza geçirdikçe, O da bize hayat verir kardeşlerim. Bize okutulan, öğretilmeye çalışılan, gösterilen her şeyi ama herşeyi sorgulamaktan, Kur’an’ın hükmüne danışmaktan, Furkan olana havale etmekten çekinmeyin kardeşlerim. Kitabımız, O’na halis niyetle yaklaşan herkesi Hak yoluna ulaştırır.
10. Gündelik hayatımızda olduğu gibi, internet üzerinde bu hesapları kullanırken, mutlaka tartışmalar olacaktır. Bizler karşıt fikirlerle, cümlelerle karşılaştığımızda, İslam’a yaraşır şekilde hareket etmekle mükellefiz. Onların hiçbir temeli, dayanağı olmayan hikâyeleri-sloganları- yalanları varsa; halen utanmadan Mısır’ı yok saymakta ısrar ediyorlarsa; bizim arkamızda Rabbimiz, kalbimizde imanımız, Müslüman ferasetimiz var.
Korkmayın, hakikati söylemekten asla çekinmeyin. Ancak bu tartışmalar sırasında en büyük düşmanımız kendi nefsimizdir kardeşlerim. Öfkemize kurban olmayalım, Hz. Ali’nin savaşta kendi öfkesini nasıl yendiğini hiç unutmayalım. ‘Düşmanlarımıza tek borcumuzun adalet olduğunu’ aklımızdan çıkarmayalım. Adaletli olun kardeşlerim. Bize yakışan budur. Rabbim bizleri adaletine memur kılsın. Rahmetine de gazabına da memur etsin kardeşlerim.
Bu tartışmaların çoğu, bizim yaralarımızı ahlaksızca yarıştırmakla ilgili oluyor. Kardeşlerim, mazlum olanların tüm meseleleri hakkında önce doğru bilgi sahibi olalım, kişisel menfaatleri uğruna söylenmiş yalanlara meydan vermeyelim. Söyleyin kardeşlerim, İslam yalnız müslümanların değil; O’na inanan, inanmayan her kulun hayat güvencesidir. Müslümanlar bu güvenceyi sağlamaya memurdur. Şurada falanca insanlar öldürülürken neredeydiniz, diyecekler, biz hep El- Fetih kapısının ardındaydık kardeşlerim. Sorun, asıl onlar neredeymiş? Her kul, ya insanlıkta eşimiz, ya dinde kardeşimizdir. Malı, canı, namusu İslam güvencesi altındadır. Anlayalım ve anlatalım kardeşlerim.
11. Şehidlerimizi “ölü sayısı”, “hayatlarını kaybedenler” olarak yazan herkesi eleştirin. Haber kanallarını ayağa kaldırın. Şikayet mailleri atın. Telefonlar açın. Sebeplerini sorun, sorgulayın, fikirlerinizi anlatın.
Şehid kelimesi, Kur’an-ı Kerim’de, bizim anladığımız anlamda ölmenin bir şeklini anlatmak için kullanılmamıştır. Şehid, şahid olandır. Bizler, şehadetlerimizle Müslüman oluruz.
Kardeşlerim, şehitlerimiz “hayatlarını kaybeden sayısı” değil, Allah’ın da rızasıyla hayat bulan ve bizlere de hayat verecek olanlardır. İngilizceden çevirip kullandıkları bu tür ifadeler, bizdeki şehadet arzusunu kırmaya yöneliktir. Bunun önüne geçtikçe, biz de daha onurlu bir yaşama kavuşacağız, inanın. Farkında olmadan zaman zaman Müslümanlar da böyle söylüyorlar, güzel bir dille onlara da anlatalım kardeşlerim. Herhangi bir sebeple illa başka bir şey diyeceklerse, “hayat verenler” desinler.
12. Kendimize, tüm sevdiklerimize şehadet arzusu dileyelim, hepimize sırat-ı mustakim üzere bir hayat için dua edelim kardeşlerim.
Kişi nasıl yaşamışsa, öyle ölür, o hal üzere diriltilir, Rabbinin karşısına da öyle çıkartılır. Güleryüzlü şehitlerimiz var bizim, kardeşlerim. Bizler ecele ve ahret gününe iman ederiz. Onların yüzleri bizim umudumuz ve hayat kaynağımızdır. Allah’ın rızasıyla yaşanmış bir hayata layık olmak gayreti gösterelim kardeşlerim.
Bugün, yeniden dirilmek için çok büyük bir fırsattır. Rabbimiz “Şehitleriniz diridirler, onlara ölüler demeyin.” Diyor. Akleden bir kul için bunda büyük ibretler var. Nicedir üzerimize serpilen ölü toprağı kalksın artık kardeşlerim! Kalksın ki dirilelim.
13. Makbul dualarımız olsun kardeşlerim. Kur’an bize nasıl dua edeceğimizi öğretir. Birlikte öyle dualar edelim ki arş-ı rahmanı inletsin!
En güzel dua, emektir kardeşlerim. Bizler ellerimizi her açtığımızda, aslında Rabbimize ellerimizi gösteriyoruz. “Rabbim, elimizden gelen bu, üstünü tamamlayacak yalnız Sensin, sen Rahman ve Rahimsin” diyoruz. Ellerimiz bomboş olmamalı kardeşlerim. Ellerimiz bomboşken, çocuklarımız, tüm kardeşlerimiz için tek bir taşı dahi yerden kaldırmamışken, biz ne tür bir kulluğa layık oluruz?
Ellerimizden gelecek kardeşlerim, ne hayr varsa Rabbin bize nasip edeceği, o hepimize bizim ellerimizden gelecek. Rabbimiz bizim ellerimizdekine icabet edecek, kabul edecek, destekleyecek ve rızasını nasip edecek. Ellerimize çok dikkat edelim kardeşlerim.
14. Çocuklarımız İslam üzere doğarlar, onları İslam üzere yetiştirmekle vazifeliyiz kardeşlerim. Belki de en çok buna ihtiyacımız var, onlara bugün ve dün olup bitenleri siz anlatın kardeşlerim. Siz anlatın ki yarın, başkaları çocuklarımızı yalanlarla kandırmasın. Bu konuda gösterebildiğimiz kadar hassas davranalım kardeşlerim. Çocuklarımızı da bizleri de Allah’la dahi aldatamasınlar. Çocuklarımız bize emanettir, emanetlerimizin kalplerine sahip çıkalım kardeşlerim ki biri tutup ucundan yoldan çıkarmasın.
İnanın kardeşlerim, Firavun tüm çocuklarımızı “Musa” sanıp katletmeye kalksa da, Firavun varsa Musa vardır, kardeşlerim. Firavunun kaderi son anda edeceği tövbeler bile reddedilerek, Rabbin gazabıyla boğulmaktır. Rabbimiz onların boğulduğunu bize gösterecek, yeter ki biz buna layık olalım, çocuklarımızı bu dertle büyütelim.
15. Tarihimizi mutlaka öğrenmek gerekir. İslam tarihindeki örnek şahısların yaşamlarını öğrenmek ve öğretmek, onları nesillerimizle yaşatmak hepimizin onlara borcudur.
Mısır’dan bahsederken, hala yan yana namaz kıldığımız insanlar, “ee onlar da bizi kurtuluş savaşında arkamızdan vurduydu” diyebilecek cehaleti gösteriyorsa, bu yalanlara inanmış durumda bir ömür sürdürüyorsa, bunun suçlusu en çok biziz. Kendi tarihini bile batılıların yazmasına izin veren bizler, batılılaşmış zihinlerin aşağılamaları altında kendi tarihimizden, dinimizden, imanımızdan utanır olduk. Bilgisizliğimizin kurbanı olmayalım, kimseyi de bu bilgisizliğe mahkum bırakmayalım. Bu toplantıların bir konusu da tarihimiz olsun.
Biz de yiğitler anlatmakla tükenmez, anlatın kardeşlerim, en çok çocuklarımıza anlatın, Hz. Ali ağabeyleriymiş gibi, Hz. Hamza onların da amcasıymış gibi anlatın kardeşlerim. Sorun bakalım, Bilal ağabeylerini tanıyorlar mıymış? Bilal ağabeyleri kölelikten nasıl kurtulmuş kardeşlerim… Bizim kurtuluşumuz da ancak böyle gelecek!
16. Kardeşlerim, bugün dik durmayı öğreneceğimiz gündür. Senelerce kendi inancımıza sahip dahi çıkamadık. El-Feth camisinde küçücük bir çocuk, göğü tek başına yere serdi kardeşlerim. “Bize sahip çıkın” dedi. “Müslümanlar eziktir, siniktir, sessizdir, korkaktır” zannedenler korksun artık! Biz dik durursak, şehitlerimizin kanı telef olmayacak kardeşlerim.
Bugün bizlerin yanında dik durmayanlar olacaktır. Yanımıza gelmeyen, gelenleri de beğenmeyen insanlar olacaktır. İnsan insandır, kardeşlerim, bazen işte böyle de yapar. Bugün olmadığı gibi, yarın da bizimle birlikte olmayacak olanlar ve aslında olmaya da layık görülmeyenlerdir. Bu nedenle sancılı zamanlar geçirebiliriz, tartışabiliriz, bize darılanlar, küsenler hatta küfredenler olabilir.
Onlara karşı, bizler haddi aşmamak gayretinde olmalıyız. Rabbimiz Resul’unu, onun zatında bizleri defalarca uyarır, “sana düşen sadece anlatmaktır, anlamıyorlar diye kendini harap mı edeceksin” diye sorar. Bu uyarı kulağımızın küpesi olsun. Anlatalım, sonra herkes kendi seçimini yapsın. Kim neyi seçerse seçsin, kapı yerinde duracaktır. Herkes kendi iradesinden sorulacaktır kardeşlerim. Artık kim nasibini imanda arıyorsa, o imana kavuşacak ve her kim halini gazapta arıyorsa gazap bulacaktır.
Kardeşlerim, bugünün bu zulmün yaşanmasında bizim payımız çok büyük. Meydanı boş bıraktık, emirleri boynu bükük bıraktık. Ancak artık uyutulmuş aslan uyanmıştır. Kardeşlerimiz, gerçek kurşunlara karşı canlarına dişine takıp mücadele ediyorlar. Bizler de, “yalandan kurşunlarla” bizim izzetimizi ayaklar altına almaya çalışanlarla, canımız pahasına da olsa mücadele etmeliyiz. Bunun yolu bilinçli olmaktan geçiyor kardeşlerim.
17. Müslüman kendisinden emin olunan kişidir. Kardeşlerim her türlü ahlaksızlıktan uzak durmamız gerekir. Ne arkamızdan ne önümüzden demesinler “hem hacısın, ne zekat var, ne namaz, Müslümanlık bu mu”, “Kuran okuyorsun, gene yalan söylüyorsun, dedikodu ediyorsun diye. Dedirtmeyenlerden, ağızlara laf vermeyenlerden olalım kardeşlerim. Kendi kusurlarımızla İslam’a halel getirmeyelim. Yalnız Müslümanlara karşı değil, her insana karşı, peygamberimizin örnekliğiyle muamele edelim.
Bu tartışmaların birçoğu da bu konu üzerinden yürütülüyor. Bize günah işleyenlerimizi soruyorlar, “en azından ben öyle değilim” diyerek kendi suçlarını haklı ve meşru göstermeye çalışıyorlar.
Kardeşlerim, her insanın günah işleme hakkı da vardır. Günah işleyen bir kardeşimizi gördüğümüzde, onu uyarmak bizim üstümüze farz kılınmıştır. Biz uyarımızı yaptıktan sonra artık gerisi ona bırakılır. Ne Allah ne de bizler, kimsenin iradesine tecavüz edecek değiliz, herkes kendi akıbetini kendisi belirler. Bu kusurlar üzerinden, İslam’ı suçlamaya kalkanlar olacaktır. Bilsinler ki, kusur İslam’a değil, insana aittir ve başkalarının kusurları hiçbirimizi daha aziz yapmaz. Herkes kendi kusurunun peşine, tevbesinin ardına düşsün önce, kardeşlerim.
18. İHH gibi tüm dünya üzerinde etkin olarak görev yapan kuruluşlarımız var, elleri heryere uzanıyor Allah’a şükür. Mallarınızdan bu kuruluşlara ve çevrenizde muhtaç kim varsa, bizim de ellerimiz neye uzanıyorsa, ona infak edelim. Unutmayalım ki, bugün bu direnişin temeli Mavi Marmara gemisiyle atıldı. Ne zaman düşünsem, o gemiyi düşünsem, Allah’ın Nuh aleyhisselama, bir gemi yapmasını, Hz. İbrahim’e bir ev yapmasını emredişi geliyor.
Kardeşlerim, Müslümanlar ancak kardeştir. İnsan kardeşinin duacısıdır. Dua ellerimizdedir. Buna rağmen kimileri olup biteni görmezden gelip, “Allah versin” diyor, “Allah yapsın, Allah kurtarsın” diye oturdukları yerden, hiç rahatlarını bozmadan tembel buyruklar veriyor. İnsan Rabbin yeryüzündeki halifesidir kardeşlerim, bize her ne fırsat ve imkan verilmişse, bu yeryüzünde düzeni sağlamak için verilmiştir. Mallarımız, mülklerimiz, evlatlarımız, canlarımız bu amacı sağlayalım diye bize emanet edilmiştir. Emanet sahibinindir kardeşlerim. Birlik olalım, birlikte olalım. Öyle çok, öyle güzel, öyle kardeş olalım ki, insanlar sırf bu kardeşlik için Müslümanlardan olmayı dilesin.
19. Umutsuzluk, en büyük tuzaklardandır kardeşlerim. Bizler ecele inanırız, ecelin Hak’tan olduğuna ve ahiret gününe iman ederiz. Allah zalimin hesabını sadece öbür tarafa bırakmaz. Bu dünyada da o hesabı görür ki biz umutsuzluğa düşüp, zafer geleceğinden şüphe etmeye kalkmayalım.
Zalimler, yeryüzünde daima var olmuştur. Mustazafların Rabbi, bize zalimlerin akıbetini öğretmiştir kardeşlerim. Firavunların, Yezidlerin kaderi kaybetmektir. Bunu görmeye bizim ömrümüz yetmezse, çocuklarımızın, onların da yetmezse, torunlarımızın ömrü muhakkak yetecektir. İnsanız, zulüm görünce gönlümüz kırılır da umutsuzluğa düşersek, mezarlıkları ziyaret edelim, ölümü hatırlayalım, görelim ki ömür bitiyor. Bu ömrün bir ötesi var, ömrü daha kıymetli kılmak var. Bu içimizi serinletsin kardeşlerim. Ölüm, ölmekten korkan dünya bağımlılarına kapkaranlık gelir, bizim umudumuz olsun kardeşlerim. Ölüm bizim için yalnız Rabbimize kavuşmaktır. Hayatımızsa, çocuklarımız aşkına savaşarak geçecek.
20. Allah sabredenlerle ve birbirine hakkı tavsiye edenlerle beraberdir.
Kitabımız, “insan aceleci ve cahildir” diyor kardeşlerim. Gördüklerimiz içimizi nasıl yakıyor, sabrımız nasıl zorlanıyor, biliyoruz. Bizler tüm bunları yaparken, yine de şehitlerimiz olacak, zulümler göreceğiz, bedeller ödeyeceğiz. Bu belki bizim için hep hüzün vesilesi olacak ama bir çiçek bile bir anda açamazken, her şeyin birden düzeleceğini düşünemeyiz kardeşlerim. Bir ümmet uyanıyor, belli ki sancısı çetin olacak.
Sabırlı ve güçlü olmak zorundayız kardeşlerim, sabırla, yorulmadan, acelenin verdiği cahilliklere kapılmadan hareket etmeliyiz.
Biz kalplerimizi doğrulttukça, yolumuz da bizi doğrultacak. Bunun garantisi var.
Rabbimiz, “Bir toplum kendi halini değiştirmedikçe, biz de onun halini değiştirmeyiz” diyor. Bizi zilletten zillete düşüren bu halimizi değiştirdikçe, Allah’ın yardımı da bizimle olacak ve O’nun nazarındaki halimiz de değişecektir. Bunu hak etmemiz gerekir kardeşlerim.
Risaletten önce, peygamberimizin yaşadığı toplumun hali de bizimki kadar içler acısıydı, her tür rezillik vardı. O, daha hiçbir ayet inmemişken bile, toplumun halini görüp, bu hal nasıl düzeltilir diye, sık sık tefekkür ediyordu. Hira mağarası, bu arayışın adıdır kardeşlerim. 40 yıl sürdü hira, 40 yıllık sabır ve tefekkür!… Allah’ın yardımı böylesi samimi, böyle güzel bir çabayla birleşince, asr-ı saadet oldu kardeşlerim. Bizim asr-ımızın saadeti, arayışımızın sonucu da bizim ellerimizde. Önce biz bu ölü toprağını üstümüzden kaldıralım kardeşlerim. Kaldıralım ki, Rabbimiz de bizi diriltsin. Dirilelim ve O’nun rahmeti sayesinde bir daha hiç ölmeyelim kardeşlerim.
20. Mihraplarımız, secdelerimiz harp yeridir.
Her an bu cümlenin bilincinde olalım. Bu harp yalnız bugün yapılmıyor, dün de yapıldı, yarın da yapılacak. Tüm bunları ve çok daha fazlasını hakkıyla uygulamamıza rağmen, yine de bizi kahredecek anlar yaşayabiliriz, hatta yenilebiliriz. Ama biz mağluplardan, kaybedenlerden olmayız kardeşlerim.
Çünkü müslüman mağlup edilemez. Kalbimizden bunu çıkarmayalım. Yenilmek, ölmek, öldürülmek, gerçek ya da yalan üzerimize sıkılmış tüm kurşunlar, mühim değildir. Bize düşen gücümüzün neye ne kadar yeteceğini hesaplamak da değildir. Can pazarıdır bu dünya, canları en güzel şekilde satın alan Rabbimize hamdolsun, canımız O’nundur kardeşlerim.
Bu dünya bizim için gelip geçici bir oyun yeri ve imtihan. Bizler dünyanın gelip geçici olduğunu gözeterek, imtihanımızdan sorumluyuz. Birlikte imtihan oluyoruz, birbirimizle imtihan olunuyoruz. Biz saflarımızı sıkı tutalım kardeşlerim.
Bakın, Kerbela’da Yezid’in ordusunun komutanlarından biri ki adı Hürr’dür. Harp günü Allah O’nun kalbini çevirip, Hz. Hüseyin’in saflarına katmış, o lanetlenmiş orduyla savaşıp, şehit olmasını nasip etmiştir. Bugün de Mısır’da darbeci ordunun içinde Katil Sisi’yi devirmek için bölünmeler yaşanıyor kardeşlerim, dualarınızı eksik etmeyin, bu iş bir kalbin çevrilmesiyle çözülecektir. Biz de kalplerimizi diri tutalım. Duayla, kıyamla, kardeşlerimizin yanında duralım.
Allah herkesi kendi yoluyla, yoldaşıyla, niyetiyle haşredecektir. O din gününün sahibidir. Galiptir. Bizim imanımız, tüm silahlardan üstündür.
Biz hesap günü geldiğinde, kardeşlerine karşı mahcup olanlardan olmayalım kardeşlerim.
Rabbimiz bizimledir.
Şimdi hep birlikte bir Fatiha okuyalım mı kardeşlerim?
Bismil -lâ-hir- Rahmân-ir’Rahıym.
(Rahman ve Rahim olan, sonsuz rahmet ve sınırsız merhamet sahibi Allah’ın adıyla:
El-hamdü lillahi Rabbil-âlemiyn. Er’Rahmânir-Rahiym
(Hamd, âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur, O Rahman ve Rahimdir.)
Mâliki Yevmiddiyn.
(Din gününün malikidir, sahibidir.)
Iyyâake-nâbüdü ve iyyâakenesteiyn.
(Biz ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.)
İhdinassırâtal-müstekıym. Sıraatalleziyne-en’amte aleyhim, gayril mağdubi aleyhim ve leddâlliyn.
(Sen bizi doğru yolda,
kendilerine iman ve hidayette sebat lütfettiğin hayırlı kullarının yolunda yürüt,
Senin gazabına uğrayanların, dalalete sapmışların yolunda değil.)
Âmin.
(Not: Rabbimiz bize dua etmeyi nasıl da öğretiyor değil mi? Duamızda da “biz” demeyi öğretiyor.)
Rabbimin selamı üzerinize olsun.
AYŞE’nin notu:
İhvan ve Müslüman Kardeşler’e biz bugün ümmetin birliğini borçluyuz. Onların bu işi nasıl başardığını henüz bilmeyenlerimiz, merak edenlerimiz varsa; aşağıdaki linki inceleyebilirler:
http://www.ilimdunyasi.com/islami-hareketin-tarihi-seyri/ihvan-i-muslimin-hareketi/?wap2
Bakın hemen dikkatinizi çekecektir, 1928′de, sadece 7 güzel adam kurdu İhvan-ı Müslim’i. sadece 7 adam, kardeşlerim. 7 Şehit, 7 güzel adam…
Gerisini size emanet ediyorum. Rabbim ümmetimize vahdeti nasip etsin.
Yazar: Takipçilerimizden Ayşe
Cahide abla çok teşekkür ederim,
Allah sizden ve tüm müslümanlardan razı olsun,
Yazıya küçük bir not daha yazmalıymışım. müsadeniz olursa, buraya ekleyeyim.
İhvan ve Müslüman Kardeşler’e biz bugün ümmetin birliğini borçluyuz. Onların bu işi nasıl başardığını henüz bilmeyenlerimiz, merak edenlerimiz varsa; aşağıdaki linki inceleyebilirler:
http://www.ilimdunyasi.com/islami-hareketin-tarihi-seyri/ihvan-i-muslimin-hareketi/?wap2
Bakın hemen dikkatinizi çekecektir, 1928’de, sadece 7 güzel adam kurdu İhvan-ı Müslim’i. sadece 7 adam, kardeşlerim. 7 Şehit, 7 güzel adam…
Gerisini size emanet ediyorum. Rabbim ümmetimize vahdeti nasip etsin.
BeğenBeğen
Elbette savaş dan daha kötü bir şey yoktur. Ve hepimiz biliyoruz ki müslüman ülkelerdeki karışıklıkların sebebi islam düşmanı diğer ülkeler ve kendini müslüman gösteren ama aslında olmayan kişilerdir. ancak ismi müslüman kardeşler olan bu yapılanmanın mimarı müslümanlar değildir. İslamiyette nerede yazıyor ölen eşinizle daha saatler boyu birlikte olunabileceği.? böyle bir kanun çıkarmaya çalışan bir yapılanma sizce hangi kafanın ürünü? Bence bu ve bunun gibi bir çok örgüt var islam düşmanı ülke ve kuruluşların örgütlediği. sonra da saf,samimi inanan insanlar bunların eliyle kandırılıyor.Mısır da bugün diğer tüm islam ülkelerinde yaşanan ya da yaşatılmaya çalışılan olayların içinde maalesef. Allah yardımcımız olsun.
BeğenBeğen
Aslında genel bir cevabı Ayşe aşağıda vermiş. Müslümanlar adına uydurulmuş yalanlar, iftiralar sosyal medyada kol gezerken, biz nasıl olurda kaynağı olmadığı halde okuduğumuza hemen inanırız? Bu iftira aylar önce Mursi’ye ve dolayısıyla Müslüman kardeşlere atıldı fakat kısa sürede İhvan tarafından yalanlandı. Böyle bir şey yok. Bu iftiraya inanmak, iftiraya ortak olmaktır. Müslüman kardeşlerimize karşı, ümmete karşı büyük zulümdür.
Yoksa sen de mi kemalist sayfalarda geziyorsun, sen de mi oda tv yi, halk tv yi takip ediyor, sözcü’yü okuyorsun. İnşaAllah yanılıyorumdur. Çünkü şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, o fasıklar ne yazıp ne söylüyorsa yalandır.
Dikkat edelim kardeşim, bilmeden yalana iftiraya karışıpta kaybedenlerden olmayalım.
“Ey iman edenler, herhangi bir fâsık size bir haber getirecek olursa, onu iyice tahkik edin, doğruluğunu araştırın. Yoksa, gerçeği bilmeyerek, birtakım kimselere karşı fenalık edip sonra yaptığınıza pişman olursunuz.“ (Hucurat Suresi 6. Ayetin Meali)
BeğenBeğen
ben de zamanında bir paylaşım sonucu öyle bir sayfaya girmiştim.ordaki ateist insanların bu ve bunun gibi yalan hadisleri kullanarak dinimizi karalayıp insanların aklını bulandırdıgını gördüm.
yok kadın, köpek ugursuzmuş
yok ölü eş ile 2 saat…
yok peygamberimiz ölmeden yüz deve kesdirmiş çok zenginmiş.
bir tanesi(haşa) benim Allahım da peygamberim de atatürk yazmış.Allah ıslah etsin onları…
bir tanesi başörtüsüne başbelası,öbürleri atatürk heykelini parmakla gösteren imam hatipli kızlara küfür,hakaret
sayfa sahibi imam hatip okuluna gidenleri koyun yapmış midem bulandı bu sayfadan.. yazıklar olsun kamalist ,ist ,ist ne ararsan var.yani tek fravun sisi denen***** degil çooooooooook…:(((((
BeğenBeğen
Sevgili Cahide, seni Allah için seviyorum sana ve yaşayışına hayranım seninle tekrar namaza başladım. ancak doğrular dediğimiz şeylerden şu ahir zamanda ne kadar eminiz sence? kemalist düşünceyi yanlış buluyor olabilirsin ama senin savunduğun insanlardan o kadar emin misin ? yaşanan şu an ki zamanda hiç bir şey gizli kalamazken nasıl olur da bu kadar tek taraflı sabit düşünebilirsin. Ben şahsen peygamberimin hadislerini kendime rehber alarak konuşuyorum. kişilerin dudaklarından Allah çıkıyor ama yedi sülaleleri köşeleri dönmüş, astığı astık kestiği kestik firavun olmuşken müslüman daha bilinçli olmalıdır. Mursi denen şahsın abd vatandaşı olduğunu biliyor musun? ve çıkarmaya çalıştığı yasalar gerçektir meclisine sunmuştur. ( Mısırda çok akrabam var ) Neden gerçeklere bu kadar kapalısın, öğrenmekten bilmekten korkma. Bu senin müslümanlığına zarar getirmez.aksine Allah’ ı kullanarak insanları kandıranları sen de görürsün. Peygamberin hadislerine bak. Lütfen samimi müslümanları kullanmalarına izin vermeyelim
BeğenBeğen
Güzel kardeşim, senin Mısır’daki akrabaların doğru haberlerin yayınlandığı bir TV kanalını bile seyredemezken, sadece ordunun TV lerine mahkumken, gerçeği bilmeleri nasıl mümkün olabilir. Ayrıca artık bir ülkenin gerçeklerini öğrenmek için ille de o ülkede olmaya gerek yok. İnternet var, farklı TV kanalları var. Mursi’nin abd vatandaşı olması gayet normal. Adam orada okumuş, orada ikamet etmiş. Vatandaşlık hakkı almış. Bu suç mudur yani? Sisi de abd vatandaşı olmadan ama abd ve israil desteğiyle katliamlara imza atıyor.
Neden Mursi zamanında 1 tek insan öldürülmedi de, sisi gelince oluk oluk kan akmaya başladı?
Neden Mursi muhalif gazete ve TV’leri kapatmadı da, Sisi muhalif basın yayın’ın hepsini susturdu?
Bu kadar katliama göz yumacak kadar alçalmadım daha, katledilen kardeşlerimin katillerini hoş görecek kadar şerefimi yitirmedim! Yalan makinası münafıkların yalanlarını yutacak kadar cehaleti içselleştirmedim… Allah’ın laneti zalimlerin üzerine olsun!
BeğenBeğen
Medya, Firavunun büyücüleri gibi.
Büyü ve efsun işte, olanı başka türlü gösteren, olanı olmamış gibi gösteren, küfür ve büyü. Darbeden önce mısır medyasını takip eder miydiniz? Mesela şöyle haberler vardı,
“mursi tüm elektriği filistine veriyor, tüm parayı petrolu onlara veriyor, o yüzden mısırda elektrikler kesik, petrol kuyrukları var”
Mısır ekonomisinin bir bölümü ordu kontrolundedir, ordunun kanalları, şirketleri de vardır. Aynı şekilde 30 senelik ingiliz sömürgesi olarak mübarek ‘in diktatörlüğü döneminde de 30 kadar aile ekonominin büyük bölümüne sahip olmuştur. Mursi tutuklanmadan 1 hafta önce, bunu söylemişti televizyonlarda, “mısır ekonomisini bu ailelerin elinden kurtaracağız.” Darbe yaptılar. 1 yıldır süren karalama politikası, koca mısırın elektriğinin el kadar filistine verildiği için kesildiğini söyleyecek kadar alçalmıştı.
Ne hikmettir ki, darbenin olduğu ertesi gün, ülkeye bir anda ferahlık getirildi, petrol kuyrukları bitti, petrolu kontrol eden aileler darbeyi hoş göstermek için ellerinden geleni yaptılar. Dünyanın ve onların tahmin edemediği tek şey, “halkın hakkına sahip çıkma yürekliliği” göstermesi oldu. Bu açıdan Mısır, ders niteliğindedir, dünyanın eksenini değiştirmek üzeredir. Biliyorsunuz, büyücüler, asayı görünce, firavunu bırakıp iman etmişlerdi. Günümüzde asa nedir bilmiyorum, neyi göreceğiz bilmiyorum, ama medya denen şeyin huyudur, büyücülük. Ayaklarına dolanası..
BeğenBeğen
amin….sisiyi desteklemiyorum hiçbir zalimi desteklemediğim gibi. Beni neden yanlış anlıyorsun ben ordu iyi yaptı mı dedim ? desteklediğim hiç kimse yok. ahir zaman, iti izi at izine karışmış politik olarak desteklediğim hiç kimse yok ne ülkemde ne de dünya da. Söylemeye çalıştığım şu ki, medyayı herkes kendi lehine kullanıyor. saydığın basın kuruluşları ne kadar yanlı yayın yapıyorsa diğerleri de bir o kadar yalan yanlış yayın yapıyor. Ahireti, kul hakkını sevabı günahı düşünen yok ki herkes kendine yontuyor.
BeğenBeğen
Dünyanin neresinde olursa olsun mazlum insanlari katledenlerin ellerini Allahim kurutsun.Amin.Baska yazacak sey bulamiyorum genclere ve cocuklara kiyildigini gördükce cok üzülüyorum.Allahim mazlumlara yardimci ol ne olur.Amin.
BeğenBeğen
yüreğine bileğine sağlık ayşe bacım,ne kadar güzel yazmışsın ne çok emek vermişsin.RABBİM emeklerini zayi etmesin,sen ve senin gibilerinin sayısını arttırsın,her daim sizler gibi güzel yürekli insanlar çıkarsın karşımıza.
amin ecmain…
BeğenBeğen
bende sizi uzunca birsüreden beri takip ediyorum ama daha önce hiç yorum yazmadım.Bugünlerde Müslüman ülkelerde yaşanan olaylar,müslümanlar üzerinde oynanan olaylar beni haddinden fazla üzüyor.Çok dua ediyorum,eşime,oğluma her namazdan sonra dua etmelerini söylüyorum.Rabbim dualarımızı kabul eder inşallah.AMİN…Kafirleri KAHR ismiyle kahreder inşallah AMİN..
BeğenBeğen
Ayşe hanım, öncelikle sizden Allah razı olsun birlik ve beraberliğe dair güzel mesajlarınız için,yaptığınız hayırlı çağrılar için,islami hassasiyetiniz için…
Cahide ablanın da face deki bir çağrısı üzerine,(bulunduğunuz şehirdeki toplantılara,mitinglere katılın,saffınızı belli edin) cumartesi eşimle kalktık eminönü yeni camideki mitinge gittik.Hep bir ağızdan tekbirler getirdik,sloganlar attık.İnanın insanlığımızı,dinimizi,imanımızı hatırladık.Orada öyle bir manevi atmosfer vardı ki;sık sık gözlerim boşaldı,tüylerim diken diken oldu.Ayşe hn. dediği gibi üzerimize serpilmiş ölü toprağını,üstümüzden attığımızı,dirildiğimizi hissettik.Konuşmacı; yakında yine burada mısırdaki direnişin zaferini kutlamak için buluşacağız dediğinde, yüreklerimizi parçalarcasına amiiiin! dedik.Rabbim ,inşallah o zafer tez zamanda gelir ve bu defa zafer coşkusuyla cami meydanına koşarız.
Ablacım miting dönüşü bir tanışa uğradık,gönül rahatlığıyla mitingden geldiğimizi söyleyince, mürsi’nin getireceği anayasanın maddelerini okuyup neyi savunduğunuzu bilerek gitseydiniz dedi.Kız çocukları 9 yaşında evlenebilir,ölen kadınla eşi bilmem kaç saat cinsel ilişkiye girebilir,kadınlar pazardan muz,salatalık satın alamazlar…
Öyle tuhaf olduk ki anlatamam.İşin kötüsü, son zamanlarda özel hayatımızla ilgili yaşadığımız aşırı yoğunluktan dolayı yazılan çizilenleri okuma-araştırma fırsatımız olmamıştı.Bu iddiaları ilk kez o şahıstan duyduk,ne diyeceğimizi de tam bilemedik.Sadece,”biz yaptığımızın doğruluğuna yürekten inanıyoruz,son derece halis bir niyetle oraya gittik bunu en iyi Rabbimiz biliyor” diyebildik.Duyduğumuz şey hakkında bir fikrimiz yoktu, ama içimize en ufak bir şüphe dahi düşmedi çok şükür.Zihinleri bulandırmaya çalışan insanlara cevap verebilmek adına,sağlıklı bilgiyi nereden alabiliriz?
Allah tüm müslümanların yar ve yardımcısı olsun…
BeğenBeğen
Dün bir arkadaşa bunun cevabını vermiştim. Cevabı aynen kopyalıyorum:
“Müslümanlar adına uydurulmuş yalanlar, iftiralar sosyal medyada kol gezerken, biz nasıl olurda kaynağı olmadığı halde okuduğumuza hemen inanırız? Bu iftira aylar önce Mursi’ye ve dolayısıyla Müslüman kardeşlere atıldı fakat kısa sürede İhvan tarafından yalanlandı. Böyle bir şey yok. Bu iftiraya inanmak, iftiraya ortak olmaktır. Müslüman kardeşlerimize karşı, ümmete karşı büyük zulümdür.
Yoksa sen de mi kemalist sayfalarda geziyorsun, sen de mi oda tv yi, halk tv yi takip ediyor, sözcü’yü okuyorsun. İnşaAllah yanılıyorumdur. Çünkü şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, o fasıklar ne yazıp ne söylüyorsa yalandır.
Dikkat edelim kardeşim, bilmeden yalana iftiraya karışıpta kaybedenlerden olmayalım.”
“Ey iman edenler, herhangi bir fâsık size bir haber getirecek olursa, onu iyice tahkik edin, doğruluğunu araştırın. Yoksa, gerçeği bilmeyerek, birtakım kimselere karşı fenalık edip sonra yaptığınıza pişman olursunuz.“ (Hucurat Suresi 6. Ayetin Meali)
BeğenBeğen
Size sorulan böyle sorulara, verilecek cevaplar içinde ilki şudur : “velev ki öyle, velev ki böyle bir yasa çıkarılmaya kalktı, bu sisi’nin zulmünü haklı mı çıkarır? sisinin karşısında olmamayı mı gerektirir? ”
Kardeşim,
Sizin belirttiğiniz gibi, umursadığımız herşey hakkında doğru bilgi sahibi olmamız gerekiyor. Bu konu dini bir mesele olduğu kadar, güncel siyaset malzemesi de olabilir. Bunca zaman bilgisizlikle yok edildik böyle böyle işte. Bugün internet dunyası kir pas dolu, kolayca ayırt etmek mümkün olmuyor. Öyleyse en sağlıklı bilgiyi nereden alabiliriz? Sürekli farklı kaynaklara başvuralım. Bizim düşmanımız bellidir. Bunda kimsenin tereddüdü yok, yabancı dil biliyorsak, açıp bakalım sitelerine, onlar hakkımızda ne konuşuyor? Düşmanımızın bizim hakkımızda söyledikleri, söylettiklerini de görmemizi sağlar. Yabancı dil bilmiyorsak, onların türkçe konuşan uzantıları da belli. Bu haberleri okuyup, tartalım, yolumuz açılır.
Türkiye’deki insanlar içinde çok az güvenilir kaynak var. Kur’an-ı Kerim’den başka doğruluğundan yüzde yüz emin olduğumuz kitap yok, söz yok. O bize mümeyyiz bir akıl inşa eder, okuduğumuzu ölçüp biçmeyi kazandırır. O’nu anlarsak ve bu anlayışımızı, nasıl yaşayacağımızı, kıssaları ve sahabenin hayatını bir hikaye okur gibi değil, onlar ne yapmış, şeklinde okumaya vakfedersek, bizi böyle iftiralarla yıkamazlar.
Bakın, Mekke’yi tek bir kılıç sallamadan fethetmiştik, öncesinde çok çok güçlü hale gelmişti İslam ordusu. Esir düşen müşrikleri, müslümanlara okuma yazma öğretmesi koşulu ile serbest bıraktı Hz. Muhammed. Neden böyle yaptı? Mekke’yi tek bir kılıç sallamadan kaybedediyorsak bugün, biz neyi eksik yaptık?
Kardeşlerim, burada yazarken, sizin aranızda olmanın rahatlığıyla yazıyorum. Üslübum sert görünüyor, içim öfke dolu . Sizi incitiyorsam, beni affedin ne olur.
BeğenBeğen
Benim öğrendiğim kadarıyla ölen eş konusuyla ilgili bir yasa tarasırı 2011 senesinde çıkmış, fakat Mursi Haziran 2012 senesinde seçilmiştir. Yani zaten onun döneminde olan bir yasa tasarısı değil. Dibe vurmuş bir ülkeyi bütün engellemelere rağmen toplamaya çalışıyordu ama daha 1 yıl içinde darbe yaptılar. Çamur atmak için hep bu tasarıyı kullanıyorlar. Bilmeyenler ne diyeceğini şaşırıyor haklı olarak. Allah yardımcısı olsun kardeşlerimizin.
BeğenBeğen
cumartesi bizde kalabalık bi halde mitingdeydik buldumu dvt etttik geldiler çok şükür orda bulunmamızın nedeni önce insanlık anayaaymış bizi ilgilendirmez yapılan zulüm bizi ilgilendiriyo kızım 3 sene mısırda okudu bizzzat gidip oraları gördüm çok dostlarımızda var mısırlı ben onlar için gitttim kimsenin dedine inanmam akılllarınca masal uyduruyolar o tanışın söledine çocuk bile inanmaz anca kendilerini kandırırlar öle bi şey olsa bütün türkiye ayağa kalkmazdı alllahım tüm müslümanların yardımcısı olsun
BeğenBeğen
Ayse hanım siz bu zulüm karşısında neler yapacaksiniz acaba bilgi verebilirmisiniz?
BeğenBeğen
Allah celle celaluhu razı olsun ayşe kardeşim, tüm yazıların duyarlı ve yürekli, özellikle bu son yazınız okumaya doyamadığım yazılardan oldu. tanışmak istediğim kişilerden biri de siz oldunuz desem ileri gitmiş, ayıp etmiş olmam umarım. Rabbimin razı olduğu şehitlerden olabilmek dileğiyle.
BeğenBeğen
Ben neler yapacağım?
Çocuk doğuracağım kardeşim.
Çocuklarımı yetiştireceğim.
Onların canını, aklını ve kalbini, kendi canım, aklım ve kalbimle koruyacağım.
Bugün ilk kez bu ülkedeki müslümanlar birlikte tek ses oluyor, “eylül çok sıcak geçecek” tehditlerinden hemen önce, müslümanlar tek bir işaretin çevresinde toplanıyorlar. Bu çok önemli ve bunlara katılmak gerekiyor. “Gidip orada olmak, hiçbirşeye yaramıyor, hiçbir kurşunun önünü kesmiyor ” diye düşünebilirsiniz. Çünkü esasında bu oluyor, hiçbir kurşunun önüne geçip, bir çocuğun canını koruyamıyoruz. Hatta kurşunu sıkanlar da bizi “bağırıp bağırıp giderler” diye anlatıyor. Yalnızca bağırıp gitmeyeceğimizi ilan edeceksek, gitmemeyi arayacağız.
Çünkü sadece sokağa çıkmak, yalnız bir meydanı doldurmak, sadece söylenen bir duanın amin diyen sesi olmak, itiraz etmenin, karşı durmanın basit bir yoludur. Bu yolu daha akıllı hale çevirmek, daha da işlevsel yapmak mümkündür. Bunun çabası, çalışması içindeyim.
İnsanlardan tüm cesaretlerinin alınıp, başka ülkelerin üstüne nakledildiği bir dünyada yaşıyoruz. Bu nakil ne yazık ki, bizim müslüman ablalarımız, abilerimizle bilerek yada bilmeyerek bir şekilde yapılıyor. Hiçbir çocuğu buna mahkum bırakmamak zorundayız.
Aklı hür, fikri hür, yüreği hür olmalı gençlerimiz, bugün yüreklerimiz özgürleşiyor. Bu en önemli adımdı, atılıyor. Allah bir fırsat daha veriyor. Daha yapacak çok fazla işimiz var. Bakın bİr önceki sayfalarda “sokağa çıkmakla ne olacak ki” diyenleri gördük. Onların haklı olduğu bir nokta var; sırf bir meydanda dikilmek, bizi vursalar da buradayız demek, yetersizdir. Bu adevviyede de yapılsa, türkiyede de yapılsa yetersizdir. Hatta ölüme bile meydan okuyanlarımızdan, çok çok daha güçlü olmak fırsatını da ellerinden almak haline bile dönüşebilir.
Bakın bir anda 4500 kişiyi vurdular. Ortaya bir bomba atarak değil, sniperlarla, seçerek yaptılar bunu. Vurulup düşürmek için en iyilerimizi seçtiler. Biz bakarken, bizim ülkemizde bizim en iyilerimizi seçip, vurup düşürenler yok mu sanıyoruz?
İhvan-ı Müslimin ile ilgili eleştiriler duyuyoruz, kimi yalan kimi doğru bir çok söz duyuyoruz. Bu sözleri araştırmamız lazım, anlatmamız lazım. Önce ihvan’ın tarihini aklımızla okuyalım.
Bİr yalan ve iftira duyan kişi, 10 kişiye o yalanı tekrarlayıp, öğretiyorsa; bir doğru duyan kişi en az 11 kişiye ulaşmalıdır.
Bu yetmez.
Meydanlarımız doğrularımızı haykırdığı kadar, yanlışlarımızı da konuşmalı, bir müslüman yanlış yapıyorsa, onun yanlışını düzeltmeye yanaşmayan her şahit de buna ortaktır. Bir tarihi okumak bu metodla yapılırsa, yarına güç kazandıracak adımları atmamızı sağlayabilir.
İnsan nasıl 2 ayağı üstünde durunca sağlam ve güçlü duruyorsa, bir duruş da bu iki ayağının üzerine birlikte basmalı. Bİr ayağımız akıl, bilim, sanat, spor ve ekonomi üzerine kurulmalı. En iyi olalım diyorlar ya hani, gerçekten bu konularda en iyi olmalıyız. Her birey kendinin en iyi yapabileceği işi yapmalı. Bir ayağımız da cesaretimiz ve ahlakımızdır. Cesareti olanların, aklı, aklı olanların cesareti yoksa, herkes tek ayağı üzerinde duruyorsa, biz hep vurulup düşeriz kardeşim.
O yüzden yazının her adımında, dik durmayı öğrenmek üzerine konuştum. Acizlik hissimize karşı durdum. Bizim bilim adamlarımız var, doktorlarımız mühendislerimiz, edebiyatçılarımız var. Bizim sanatçılarımız var. İnanın varız, sadece bugüne kadar, cesareti olanlar yalnızlıktan; kalabalık olanlarsa cesaretsizlikten vurulup düştü. Arkadaşlar, “en güçlü olalım” sözü doğrudur, bu doğru söz cesaret ve akıl sahipleri tarafından sürekli tekrarlanmalıdır. Kardeşim bugün uyanıyoruz, bugün yalnız kalplerimizde ikrar ettiğimiz bir iman diriliyor. Meydanlar bunun adı.
Toplantılarda yapılacak işlerden bahsettim, oraya halis niyetle gidiyoruz. Oralarda neler yapabileceğimizi konuşalım. Burdan da ben bi fikir öne atmış olayım, şöyle bir duyuru yapmak nasıl olur sizce?
Meydanları yüzbinler dolduruyor, öbür sayfada biri mesleklerimiz üzerinden bize hakaret edebileceğini zannetti. Hayır kardeşim, her insan vazifelidir, elinde ömründe ne varsa, onunla kalbini ve aklını desteklemelidir.
O meydanlarda şu yapılırsa ne olur bir düşünün?:
“Burada bulunan doktorlar” şu sokakta kendi aranızda yapabileceklerinizi bir konuşun
“Burada bulunan mühendisler” şu kenarda kendi aranızda bir konuşun, bizim size ihtiyacımız var.
“Burada bulunan ev hanımları” evlerinizde neler yapılmalı, bunu bir tartışın, konuşun.
gibi gibi kardeşim. Sizin fikirlerinizi de yazmanıza, uygulamanıza muhtacız bugün. Aciz olmadığımızı en sağlam şekilde söylemek için, ihtiyaçlarımızı gidermek zorundayız.
BeğenBeğen
demek için kardeşlerim, bir meydana gelmiş olmak gerekiyor. davranışlarımız, fikirlerimiz, şahsiyetlerimiz birbirinden farklı olabilir, farklı da olmalıdır ama güç birliğimizi yeniden kurmak zorundayız. bizi meydanda bir tutan şey, zülüm karşısında yer alma fikri. ne olacak yani, zalim bir an dursa, biz geri mi çekileceğiz? mesela, bazı insanlar “eylülde olacaklara dikkat edin”, diyor açık saçık.
bunları meydanlarda konuşmayacak mıyız? ..
BeğenBeğen
Yapılacaklar konusunda birbirimizi sürekli sorguluyoruz.
Kardeşlerim önümüzdeki en güzel ve en yakın örneklerden biri de Cahide ablanın kendisi.
Ben onu ve bu siteyi bu yüzden seviyorum, Cahide ablanın bir derdi var. Bu sitede her yemek tarifinde, o tarifi okuyan herkesin okuduğu ortak bir dert bu. Okuduğu bir ayeti, bir sözü okutuyor önce. Bu ayetten sonra hep aynı hassasiyeti görüyoruz. Cahide abla malzemeleri seçerken “herkesin aldığı malın, çocuklarına yedirdiği rızkın helal olup olmadığını” sorgulamasını hedef alıyor, bu sorgulamayı en iyi şekilde kendisi yerine getirerek, öğretiyor. Araştırıyor, soruyor, firmaları arıyor. Öğrendiklerini duyuruyor. Burası sadece bir site, benim yerli yabancı tüm arkadaşlarımın bir şekilde bu siteden geçmişliği var, ne kadar çok insana ulaştığını Cahide abla bile bilmiyordur.
Kardeşlerim, bütün tariflerinizi bu dert ile yoğurursanız, bir yemek sitesi dünyanın en güzel okuludur.
Cahide abla yemek yapıyor, bu işi en iyi O yapıyor ve günü geldiğinde de yemek tarifi değil, böyle yazıları yayınlıyor. Doğru bilgi ve metod sağlıyor. Dua etmenin emek şekli budur kardeşlerim. En makbul en güzel şekli.
Her birimiz, her ne işle meşgul oluyorsak, kendimize bir dert edineceğiz. Böyle dertlerle yola çıkanları, kendi yanlarına çekenler var, uyanık olacağız. Bir işi hergün aynı derde hassasiyet göstererek yaparsanız, o takdir bulur. İşin büyüğü küçüğü yok.
Meydanlara gelenlerimiz, yürekli insanlar, onlara bunlar anlatılmalı. saf cesaret yetmez, cesaretimiz, uğraşımız bir bilinçle yapılmalı. Günü geldiğinde de tek yumruk olacak bizim çocuklarımız.
BeğenBeğen
Ben cahide ablanın o gün yazı yazamadığını görünce, darmadağın oldum. Bu yüzden bu kadar yazdım, bir gün yine kendisini bu halde bulacak olursak, yalnız olmadığını görmesi için yazdım.
Kardeşlerim cahide ablanın mutlaka konuşması gerek, sadece bugün değil. Yorulacaktır, kırılacaktır, zorlanacaktır, kolay birşeyden bahsetmiyorum, ama Cahide ablanın konuşması gerek. O düştüğünde yanında olmamız gerek.
Yalnız Cahide ablayla değil, hak için dert sahibi olmamız ve olanlarla güç birliği etmemiz şart. Bu birliğimiz en temiz şekilde olsun diye, meydanlar var. Halis niyetleri bir araya topluyor Allahımız.
O niyetler konuşmalıdır, çalışmalıdır. Bunun için aynı cemaatin aynı grubun ferdi olmaya gerek yok, biz İslam çatısı altındayız. Sloganlar da atacağız, tek ses de olacağız, dualar da edeceğiz, ama o meydanlarda bize karşı olanların ipliği de pazara çıkarılacak. O meydanları dolduranların gücü bir araya toplanacak.
Ben Cahide Abladan mutlaka bir yazı beklediğimi buradan yazayım.
Benim yaşım çoğunuzdan küçük, halen öfkeme yeniliyorum. Öfkemle başetmeye çalışıyorum. Bir taraftan da bir heki olarak niyetimi destekleyecek işler yapmaya uğraşıyorum.
Cahide abla bir örnektir. Benim gibi henüz öfkesini yenmeye çalışanlara da örnek olmaya devam edecektir. Allah ondan ve evlatlarından, onu sevenlerden razı olsun.
Yazılar da yazın, tarifler de verin cahide abla, umudumuz budur.
BeğenBeğen
kardeşlerim,
halis niyet sahibi olanlar, güzel olan ve güzelden yana olanlar, ne iş yapıyorlarsa, bu işi daha iyi yapmanın peşinde olmalıdır. böyle tek tek karıncalar olarak yürüyoruz. ama karıncalar birbirini meydanlarda görüyor, biz ne çoğuz diyor. kardeşlerim meydanlarımız konuşmalı, 5 kişi bir eve toplanıp sohbet ediyorsak, ne yapabiliriz diyorsak orası adevviyedir, orası hiradır.
benim şu kısa ömrüm, sürekli bunun kavgasıyla geçti, bugün çok öfkeli oluşum da bu yüzden. hesaplar verdim, kavgalar ettim. ama biliyorum, kavgamı “beni yerimden edemeyecekleri” bir noktaya gelmek için çalışmayla desteklemeseydim, yok olurdum, sözümün kıymeti olmazdı.
bir iş nasıl daha iyi yapılır?
kardeşlerim örneğimiz üzerinden devam edeyim, yemek herkesin muhtaç olduğu bir şey, bu yüzden bir yemek sitesi hitabet gücü yüksek iyi bir fikirdir kardeşlerim. böyle fikirlerimiz olsun, herkesin geleceği, herkesin katılacağı yollar kuralım.
peki bu hitap nasıl daha güçlü hale getirilir? daha doğru yapılır?
cahide abla, sadece bu tür yazılar yayınlasa, bu siteyi üstümüze kapatır giderler, başka site okurlar, buradakileri kimse okumaz, kimse dinlemez, boşa olur biter herşey.
cahide abla sadece yemek tarifi yayınlasa, burası binlercesi gibi bir yer olur. amaçsız sebepsiz, “yiyin gardaşlar yiyin, daha iyi yiyin” halinde bir yer olur.
ama bizler en iyi yemek tarifini bulup bir yemek tarifini, onu bir hedefle, bir şuurla tabağınıza koyarsanız, işte o yemek bizim ahirette azığımız, dünyada gücümüz olur.
kardeşlerim,
hepimiz bir işte çalışıyoruz, işimizi yaparken, bu yöntem esasımız olsun.
meydanlarımız, toplantılarımız, bu esasla kurulsun.
bu toplantıları yapalım, katılalım diyorum çünkü, Allah halis niyetleri meydanlarda topluyor. Bizim bu fırsatı değerlendirmemiz lazım kardeşlerim. sizin salonlarınız, oturma odalarınız, mutfaklarınız, iş yerleriniz de meydandır.
küllü yevmin aşura, her gün aşura günüdür.
küllü arzın kerbela, her yer kerbela yeridir.
BeğenBeğen
sizlere böyle binlerce örnek anlatabilriim kardeşlerim.
ama artık sözü cahide abla devralmalıdır.
BeğenBeğen
Mesaj alınmıştır kardeşim…
BeğenBeğen
Allah razı olsun Ayşe kardeşim yüreklerimizdekini kelimelere dökmüşsün. Rabbim Nurunu tamamlayacak elbette Buda ihvan gibi zulmün karşısında dimdik duran ve imanını kalkan yapan müminlerin sayesinde olacak inşallah…..
BeğenBeğen
hep takibinizdeyim ama başınız kalabalıktır derim çok yorum yazmam sizdende birşey beklemem ama ayşe kardeşimin yazısını paylaşmanız beni durduramadı söz söyleyemem sözleriniz üstüne sadece anam babam canım kurban olsun … izninizle kendi bloğumda da paylaşmayı görev biliyorum . Kalbim sizinle kardeşim..
BeğenBeğen
Cenab-ı Hakk razı ve hoşnut olsun her iki alemde güzel tesbitlerle bezenmiş bir yazı bu yazı ve yorumların üzerine başka ne denir ki o yüzden sadece dua edeyim .
Rabbimiz bizleri nefşslerine uyupta kardeşlerim arasında bir ayrılık olmadın.”
Ey Rabbimiz ! Toplumumuzla aramızdaki (anlaşmazlığı) hak olan kurallarınla çöz . Çünkü anlaşmazlıkları en iyi çözüme bağlayan sensin”
Araf 89 Şuayb aleyhi selam ın duası
Amin
Fi Emanillah
BeğenBeğen
Bir yazı daha;
http://www.haberx.com/ebabil_olma_vaktidir(19,w,14153,118).aspx
BeğenBeğen
Allah razi olsun duygulara yol göstererek tercüman oldunuz…
BeğenBeğen
“sabredene zafer mukadderdir”
http://www.internethaber.com/basbakan-erdogandan-israil-bombasi-573564h.htm
BeğenBeğen
Güzel yazilarin icin yüregine emegine saglik güzel kardesim. Rabbim razi olsun.
BeğenBeğen
Selamunaleyküm,
Kabul ederseniz, sizin için bir kütüphane hazırladım. (belki bir çoğunuzda vardır ama olmayanlarımız olabilir. )
linkinde kapak resmini göreceğiniz, içinde çok fazla sayıda tefsir, sünnet, meal, fıkıh, akaid, tarih ve muhtelif eserlerin olduğu büyük bir kütüphane darül kitap.
Ben bulduğum günden beri, içinde dolaşır dururum. Çok eski tefsir kitaplarından, güncel bir çok kitaba kadar geniş bir arşiv.
Bu kadar kitabı toplayacak maddi imkanımız olmuyor, o nedenle her birimizin bilgisayarında bulunmasını çok faydalı olur diye düşündüm.
İndirme Linki : http://ge.tt/1PbnKHH/v/0
Linke tıklayıp, download ‘ basarsanız, indirecektir. (Çok kitap olduğu için boyutu da biraz büyük.)
İnşAllah faydalanan olur.
Hayırlı günler.
Ayşe
BeğenBeğen
Ayşe kardeşim,
Tekrar tekrar tefekküre davet ettiğin için; iman nurunu aydınlatmaya çalıştığın için; bir kere daha müslüman olarak dünyaya geldiğim için şükretmeme vesile olduğun için Rabbim senden razı olsun…
Duam odur ki;
Rabbim cümle mümin erkek ve kadın kardeşlerimi muhafaza buyursun; şehitlerden olmayı nasip etsin…
”Gevşemeyin üzülmeyin; eğer (gerçekten) iman etmişseniz en üstün olan sizlersiniz.” (Al-i İmran Sûresi/139)
Selamün aleyküm dua ile inşallah…
BeğenBeğen
Aleykümselam ve rahmetullahi ve berakatuhu,
Gülderen Kardeşim,
“Ey iman edenler, iman edin” şeklinde meal edilecek bir ayet var kitabımızda. Nasıl da sert bir cümle değil mi, “iman edenler, iman edin” demek. İman, kelime itibariyle “güvenmek” demek. “Ey iman edenler, Rabbinize güvenin.” diye anlayabiliriz bu ayeti. Kendime sürekli bunu telkin ediyorum ki ayakta kalabilelim.Bu vesileyle kendime söylediklerimi, sizinle de paylaşmış olayım.
El Fetih camisinin kapısının ardındaki canları, bugün kimyasal silahla katledilen suriyeli çocukları gördükçe, dünyanın ve bu katliamların arkasında olanların bize büyük bir çaresizlik yaşattığını hissediyorum. Yapıyorlar, izletiyorlar ve durduramıyoruz, eskiden haberimiz bile olmazdı, internet bu kadar yaygın olmasa kim bilir daha neler yapacaklar. Şu zamanda öyle çok yerden vuruluyoruz ki, birbirimize tutunmak zorundayız. birbirimize güvenmek zorundayız, teselli etmek ve güç vermek zorundayız. Hiçbirşey sebepsiz değildir, her şerde bir hayr, her hayrda bir şer de vardır.
Hani Hz. Musa’ya söylenen soru var ya, “iç yüzünü bilmediğin işe nasıl katlanabilirsin?” diye… Rabbim hepimize bu gücü versin.
Asr suresini bugün gerçekten çok düşündüm,
Ve’l Asr, İnnel insâne le fî husr. İllellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti ve tevâsav bil hakkı ve tevâsav bis sabr.
“Asra yemin olsun ki, insan hüsrandadır, ziyan içindedir. Bundan ancak iman edip iyi ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır”
Sabredene zafer mukadderdir elbette ama sabretmek ne zor imtihan kardeşim, ne kadar becerebiliyorum bilmiyorum. En azından hakkı tavsiye etmek konusunda elimden gelen tüm gayreti gösterebilmeliyiz diye düşünüyorum. Gerçekten çaresizlik hissi çok çetin, bize “aciz olmadığımıza” inandıracak şeylere ihtiyacımız var. Bunu da birbirimizde bulabilmeliyiz inşAllah. Öyle işte..
Rabbimizin görünen ve görünmeyen orduları, bu masumların hesabını soracaktır.
BeğenBeğen
@Cahide abla,
Öfkem beni delip geçecek, hep başkalarının yalanlarını konuştuk. bir kez de şu “kardeş kardeşi öldürüyor” üstüne yazar mısınız? Darbenin en ahlaksız destekçisi, mekke’nin üstüne veba gibi çökmüş, dinsiz-imansız benzin istasyonu Suud hanedanı, Suriye’de katliamı destekleyen İran, katil esed… Bu ülkelerde zülme karşı durmayanlar hatta destekleyenler, amerika para vermezse, bizim zenginliğimiz size yeter diyenler…
Siz benden çok daha güzel anlatırsınız
İslam’da kardeşinin kusurunu örtmek, övülmüştür. Bu günahın yayılması, kardeşimizin de ifşa edilmemesi, tövbesinin kolaylaşması içindir. Ancak, 3. bir şahsın hakkına kasteden yahut ümmetin hakkına girenin, bu ümmetin içinde yeri yoktur. Hz. Muhammed (sav), savaş ganimetinden hırsızlık yapanın cenaze namazını kıldırmadı. Ki tüm ümmetin çocuklarının canına böyle kastedenlere, artık müslüman denemez. İnsan denemez. Bunu da konuşalım.
BeğenBeğen
Ayşeciğim, 4 evladım ve eşim evde. Yalnız kalıp veya sakin bir kafayla yazma imkanım yok. Öyle kısıtlı zamanlarda bir kaç cümle yazıyorum ki, uzun ve detaylı yazılara zamanım olmuyor. İçimden neler geçiyor bir bilsen ama elim kolum bağlı gibi. Sorumluluklarım çok fazla gülüm…:(((
BeğenBeğen
Anlıyorum cahide abla, Allah kolaylık versin hepimize..Rabbim razı olsun sizden.
BeğenBeğen
Dün Sıhhıye’deydik kardeşlerim, orada bedenen olamasa da, tüm yürekleriyle dualarımıza amin diyenler için orayı kendi gözlerimden anlatayım..
Sıhhıye meydanı büyük bir meydandır. Dün rabia’da gördüğünüz gibiydi, erkeği/kadını/genci/yaşlısı/çocuklarıyla/bebekleriyle doluydu. Güvenlik önlemi olarak, etrafta polis kordonu vardı, çantalar vs aranarak meydana giriş yapılıyordu. Polis kordonundan geçtikten sonra, hani bir söz var ya kardeşim “müslüman, elinden, dilinden emin olunan kişidir.” diye. Biz nerede böyle bir kalabalık görsek, pazarda, orda şurda… Çantamızı, cüzdanımızı sakınmak gereği hissederiz, çekiniriz. Yok kardeşlerim, dün tam da öyle emin bir ortam vardı.
Sadece dün değil, günlerdir meydanlarımızda müslümanlar var, nöbetteler, birlikteler, birlikte namaz kılıp, dua ediyor, olup biteni tartışıyorlar. Biz dün tüm ruhumuzla emin olmanın, yanındakine ablan/kardeşin/abin/baban/deden/çocuğunmuşcasına güvenmenin güzelliğini bir kere daha yaşadık. (ki bazen kan bağımız bile bize bu güveni sağlamaz ama gönül bağımız her tür güveni verir) İnanın keşke başka zamanlarda da böyle ortamlarımız olsa diye dua ettim. Hacca gidenler, anlatırdı, anlamazdım, “orada her türden müslüman var, öyle güzel” derlerdi, neyi kastettiklerini bilmezdim. Meğer bir meydanda, aynı yaranın derdiyle birlik olup, yanyana saf tuttuğun adamdan emin olabilmeyi kastediyorlarmış. Sırf bu anı yaşamak için bir kez bile olsa, gelmeniz hususunda bir kere daha ısrarcı olayım.
Eminim, haberleri izledikçe birlikte üzülüyoruz ama meydanlarımızda siz sizin gibi ağlayan birini buluyorsunuz, bakıyorsunuz, 4 yaşında oğlunu da getirmiş, rabia işaretini öğretiyor. Kızı soruyor, ona anlatıyor. Allah’ın yardımı diyorsunuz içinizden, Allah’ın yardımı budur. Müslümanlar bir bedenin azaları gibidir kardeşlerim, hangimizin kılına zarar gelse, biz bütün beden olarak onu yaşar/hissederiz. Bir elimiz diğer elimizden nasıl eminse, dün öyle emindik birbirimizden. Meydanda yerde gördüğü taşı yoldan çekenler, gördüğü bir çöpü alıp toplayanlar, hava sıcaktır diye su dağıtanlar vardı. . Yan tarafta erkekler var, “sesimizi alçaltalım hanımlar, bize yakışmaz” diyenler vardı. Bu amellerdeki incelik, bizden olmayanlara bir şey ifade etmez biliyorum ama hadislerden, ayetlerden haberdar olanlar için böyle bir güzelliğe tanıklık etmek dahi, dünyada yapılacak güzel bir iştir.
Meydanlardaki konuşmalar artık, eğitim-öğretim faaliyeti gibi yürütülüyor. Bağırıp bağırıp geliyorsunuz, diyen varsa, yanılıyor. Biliyorum ki bu aydınlık şehitlerimizin bize hediyesi ve bizim özümüze dönmemize vesile olacak. Bu sitenin 73 milyondan fazla ziyaretçisi olmuş, daha çok siteler kurulacak, tartışmalar yapılacak kardeşlerim. Bu faaliyetlerin en önemli ayağı olarak bunu görüyorum çünkü biz çoğaldıkça, onlar kaybedecek.
Bizim meydanlarımız böyle tek bir kişinin dahi kılına zarar gelmeden, imanını haykırarak kazanacak kardeşlerim, şüpheniz olmasın. Dün İhvan’ın temsilcilerinden, twitterdan Ahmet Yusuf (Alturky2) olarak tanıdığımız bir abimiz de konuşma yaptı. “Bu darbe İslam’a karşı, tüm müslüman ülkelere karşı yapıldı, bir tek Türkiye dik durdu, Müslümanlar bunu unutmayacaktır, Kardeşlerim Türkiye’ye de sahap çıkın. Zira Mısır’da başarırlarsa, Türkiye’de de deneyecekler” dedi.
Denediler ya kardeşlerim, denediler ve kaybettiler. Devletin/vatanın/hepimizin malına mülküne, canına zarar verenler, “ekmek, sağlık, namus” için değil; “işsizsiz, paramız yok” falan diye değil; sırf şımarıklıktan, artık başka çareleri kalmadığı için, yakıp yıkanlar yine kaybedecekler. Çünkü kavgalarının bir onuru yok. Şimdi de İzmir’de başlamışlar çadır kurmaya. Kaybedecekler. Onlar yakıp, yıkmanın, ekonomimizi zor sokmak gibi vatan hainliklerinin peşine düşsünler. Yalanlarıyla, dolanlarıyla, ihanetleriyle, katliamlarla, vicdansızlıklarıyla kaybedecekler. hatırlayın, okulda sırasını çizen çocuğumuza bile kızarız biz, devletin malıdır, yarın başka kardeşin kullanacak onu, nasıl çizersin diye.. Bunların böyle bir dertleri, vatana bir sevgileri yok. Hiçbirşeyin yokluğunu da yaşamadıklarından akılları, hafsaları almıyor. Geçmiş olsun, devirleri kapanmıştır.
Anlatmaya, konuşmaya, tartışmaya devam edeceğiz kardeşlerim, daha diri, daha güzel, daha çok olacağız.
Daha çok şey var, daha çok sözümüz var.
BeğenBeğen
Ağzınıza dilinize sağlık. Allah razı olsun sizden. Size sonuna kadar katılıyorum. Müslüman uyanık olmalı. Sessiz kalmamalıyız. Bizler de artık sanal alemde kendimizi göstermeliyiz. Yanlış bilinenleri, saldırıları, küfürlerin karşısında olmalıyız. Artık onlar da anlasınlar. Bu alem münafık ve kafirlerden ibaret olmadığını. Dinimiz ve haklarımızı savunmalıyız. Çocuklarımızı çok iyi yetiştirmeliyiz. konuşmaya başladığı andan itibaren güzel dinimizi sevdirmeli, onunla büyütmeliyiz.Dinimizi teşvik edecek girişimler, yardımlar yapmalıyız ayrıca. Dini yönden kuvvetli, eğitim yönünden de tam donanımlı evlatlarımız olmalı. Sonuna kadar onları okutmalıyız. Vali, avukat, doktor, mühendis, imam, memur, hemşire….Her branşda ve mevkiide. Unutmayın. Haklarımızı ve dinimizi savunacak olanlar, bizlerin yetiştireceği evlatlarımızdır. Geleceğimizin teminatı evlatlarımız olacaktır inşallah…
BeğenBeğen
Ayse ablacim Allah sizden razi olsun.yazilarinizin hepisini nefesimi tutup okudum.hem anlatiminiz guzel,hem fikirleriniz dogru.sahtecilik o kadar cok ki,sizin gibi dushunenleri gorunce yuregim aciliyor.yorumum belkide gec ola bilir.ama nce esas olan hepimizin ayni dushuncede olmasidir.fikirleriniz,yazilariniz icin cok tesekkur ederim..yureyinize saglik…
BeğenBeğen
Allah sizden razı olsun kardeşim.
Zor günler geçiriyoruz.. Kardeşlerimizle yanyana olmasak, nasıl dayanırız?
Her işte bir hayır var, bu hayrı görenlerden, gözetenlerden kılsın Rabbim hepimizi.
BeğenBeğen