1534319_730071367038103_893018099_nDert yüklü okuyucu mailleri içinde en çok yakınan kesim, hem evde hem dışarıda çalışan hanımlar oluyor. Ama lütfen çalışan hanımlar ifadesini okuyunca peşin peşin atarlanmaya kalkmayın. Bu konuda derdi olan ben değilim. Ben sadece aracıyım.

Devamlı bu konuyu ısıtıp gündeme getirmeyi hiç istemiyorum fakat bu konudan yakınan o kadar çok kişi var ki, fitil tutmayan bir yaranın daha da büyüdüğünü her defasında yeniden fark ediyorum.

Belki bazıları zannediyor ki; Bunları yazan kadınlar basit işlerde çalışıyorlar, eğitim seviyeleri çok düşük. Kesinlikle değil! Öğretmenler, doktorlar, yüksek mevkilerde yöneticilik yapan hanımlar bile var içlerinde. Tek bir ortak özellikleri var: Hepsi kadın ve hepsinin bir erkeğin himayesine, koruyup kollamasına ve karşılıksız sevgisine ihtiyaçları var.

İşten ayrılmak istediği için eşiyle kavga eden kaç okuyucu maili okudum hatırlamıyorum. Öyle hazin bir çıkmaza sürükleniyor ki bu kadınlar; İşten ayrılsa huzuru kalmayacak, çalışırken zaten huzuru yok. İşten ayrıldığı için kocası boşasa yine çalışmak zorunda kalacak.

Allah aşkına bu erkeklerin derdi ne? Gözlerini ne doyurur bu adamların. Hanımlarını yürüyen bir cüzdan gibi, bir bankamatik gibi görmekten hiç mi haya etmiyorlar? Erkekliklerinden hiç mi utanmıyorlar?

Peki ya çağdaş kadın dernekleri, Aile ve sosyal politikalar bakanlığı; Kadın istihdamına bu kadar çok vurgu yapıp gündeme alırken, kadını evinden çıkarmak için canhıraş çabalarken, evinden, çocuğundan uzak kaldığı için kadında oluşan ruhsal çöküntüleri neden görmezden gelirler.

Buyrun size yine okurken içimi parçalayan, çaresiz bir kardeşimizin maili:

Sevgisiz Kucaklarda Büyümesin Çocuklar  yazınızı okudum. bende çalışıyorum. 16 aya kadar anneler idare etti şimdi bakamayacaklarını söylüyorlar. bizde ev sahibimizin aracılık ettiği birine emanet ettik. 4 gün oldu içim hiç rahat değil bide bebeğim prematüre bebek. Babasına söylüyorum ücretsiz izine ayrılayım diye. izin vermiyor. bu yüzden sürekli kavga ediyoruz. çocuk kaç gündür yemek yemiyor verdiğimizi çıkarıyor. Sabah evden 7 de çıkıyorum akşam 6:30 da dönüyorum. Çocuğum benden ayrı büyüsün istemiyorum. eşimi nasıl ikna ederim bilemiyorum. Ne yapabilirim ? 

Ne yapsın bu kadın Allah aşkına söyleyin? Sabah 7 den akşam 6.30 a kadar evinden uzak kaldığı zamanların telafisini bir kaç saatte nasıl yapsın? İlgilenmekle yükümlü olduğu bebeğini kime bıraksın? Üç kuruş para için bunca huzursuzluğa değer mi? 

Ya Hu bu kadıncağız ne için okumuştu? Eğitimli olmak için, çocuklarını daha iyi yetiştirebilmek için okuduysa, neden çocuğu eğitimsiz ellerde büyüyecek? Diploması para kazanmaktan başka ne işe yarayacak.
Yorgun argın, canı burnunda evine döndükten sonra mı çocuğuyla kaliteli zaman geçirecek?

Evde bir ton iş kendisini beklerken, kocası hiç bir işe elini sürmezken hangi ara çocuğuna sevgi, kocasına ilgi ve evine huzur verecek? Kadın bu ruh haliyle, nasıl başka çocuklar doğurup asli vazifesi olan anneliğini yerine getirecek.

Elinde çantası, güzel giyimiyle mutlu mesut evden çıkan, çocuğunu bakıcısına gülerek bırakıp işe giden çalışan kadın profilini, bize çağdaş kadın olarak sunuyorlar! İçi beni, dışı eli yakar misali. Konu komşu, eş dostta dışarıdan bakıp “Onlara ne var ki, çift maaşlılar!” deyip iç geçiriyorlar. Hatta çoğu anne babanın, çift maaşlılar diye evlatlarından beklentileri artıyor.

İslam’ın kadına verdiği değeri, kadının elinden alıp, adına kadın hakları koydukları modern bir kölelik düzeni kurdular. İsraf olan hayatları umursamadan, kadın istihdamından bahsettiler! 

Kadınlar başkalaşıyor, kadınlıklarını kaybediyor. Yuvalar huzur mekanı olmaktan çıkıp, karı kocanın kıyasıya mücadele ettiği bir arenaya dönmüş.

Çözüm ne mi?

Geçen gün bir sevdiğimle konuşurken, bir yakınının oğlundan bahsetti. Annesine “Kesinlikle çalışmayan bir kızla evlenmek istiyorum. İş yerindeki kadınların halini gördükçe, benim eşim evimde olmalı diyorum” demiş. Bence çözüm bu genç adamın 2 cümlesinde saklı…

Cahide Sultan