sonbaharPek çok sayfada “Doğum günün kutlu olsun Efendim” başlığıyla paylaşımlar yapılıyor!
Bu nasıl bir curet ki, Rasulullah Aleyhisselat-u vesselam böylesine basit adetlere malzeme ediliyor!

Temizlikten, insanlıktan, ahlaktan anlamayan Avrupanın kutlama kültürünü kendimize uyarlamak, taklitçi bir zihniyetin ve cahilce bir özentinin ürünüdür.

Rasulullah Aleyhisselat-u vesselam’ın tavsiye etmediğini, hiçbir sahabe ve alimin yapmadığını biz neye dayanarak yapıyoruz? Bu hakkı kim verdi bize?

Hiç bir sahih kaynakta olmadığı halde, “O gül kokardı” deyip, bu günlerde gül satışını artırmak, O’nun adını kullanarak rant elde etmek nasıl bir şarlatanlıktır?

Dudaklardan kolayca dökülen, ama yüreklere inmeyen sözlerle sadece kendimizi kandırıyoruz!

Hayatının neredeyse hiç bir yerine Allah ve Rasulünü koymayanlar, “Kişisel tercihim!” diyerek pervasızca günahları işleyen, hoyratça ayetleri ve Rasulün sünnetini çiğneyenler; Ne hikmetse kandil geceleri ve kutlu doğumlardan gayrı Allah ve Rasulünü hatırlamıyorlar.

Toplumun hali ne acıdır ki, namaz kılmayan Müslüman olarak görülüyor da, kutlu doğum haftasını kutlamayan Müslüman olarak görülmüyor.

Kutlu doğum haftası adı altında sonradan türetilmiş ve dindenmiş gibi gösterilen uygulamalar, toplumdaki İslam algısını basitleştiriyor. Bu kutlamalarda tasavvuf ağırlıklı geceler, özellikle kızların oluşturduğu koralarca seslendirilen, alelade şarkıları aratmayacak ilahiler, helallerin haramların içinde eritilmesi ne vahim bir tablodur.

Müslümanların İslam’a verdiği zararı, hiçbir Yahudi vermedi! İslam Müslümanlardan çektiğini, hiçbir milletten çekmedi!

Rasulü  anmaktan, anlamaya geçemedik bir türlü!

Bize emredilen, bizden istenen şey; Rasulullah Aleyhisselam’ın doğumunu kutlamak değil, hayatını anlamak ve gösterdiği yolda yürümeye çalışmaktır.

Bilelim ki bizi kurtaracak olan; Ne Rasullallah’a yazılmış şiirler, ne ilahiler, ne demet demet güller, ne de ruhu için okutulan mevlütlerdir!

Biz Allah ve Rasulünü hayatımızın odak noktası haline getirmedikçe, Kur’an ve sünneti rehber edinmedikçe, dinde hiç bir zaman yeri olmamış bidatleri terk etmedikçe cennetin kokusunu dahi duyamayız!

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Sözlerin en doğrusu Allah’ın Kitabıdır, yolların en hayırlısı Muhammed’in yoludur. İşlerin en şerlisi muhdes olanlardır. Dine sonradan sokulan her şey bid’attır, her bid’at dalalettir ve her dalalet ateştedir.”

Muhdes: Dinden olmayan şeyin din adına çıkarılmasıdır.

Müslim 867, Nesei 3/188

Cahide Sultan