pembe3İman temizliyine başlayalım!…

Serap bacımızın yazısına destek olarak önce nefsime ,sonra size hitapla…

Okuduğum bir kitaptan özet olarak düzenledim bu yazıyı.Maksadım
ümitleri öldürüp karamsarlık yapmak değil, tehlikeyi farketmek ve geç
olmadan kendimize gelmektir. Daha dünyadayız! Bu gün biz uyanırken yeni
bir güne ne kadar insan göçtü hayattan! Biz şu cehaletimizle ibret
almak yerine günahlardan vazgeçemedik. Eger kendimizi doğrultamazsak
mahv olucağız! Eger istiğfar edip dinimize sarılmazsak husrana
uğrayacağız!
Şu mahvoluşumuzu hep beraber ölmeden önce yaşayalım ve kendimizi geç olmadan terbiye edelim.

Sırat köprüsünden ayakların kaymış ve ateşe atılmışsın! Günah yükün o
kadar büyük ve ağır olmuşdu ki,O ağırlığa ayakların dayanamadı.Ateşin
hararetini hissettiğin anda “Mahv oldum!”diye feryat edersin. Pişmanlık
ve teessüf tum kalbini kaplamış. Daha ölmeden önce dünyadayken Allahı
razi etmeği, günahları terk etmiş olmayı temenni edersin!

Keşkelerle
başlayan üzüntün had safhada. Sen ateşin ortasîna varınca,alevleriyle
üzerine tamamen kapanır.Yüzü koyun ateşe yuvarlanırken Allah Cehenneme
“doldun mu?” diye seslenir.Sen hem Rabbinin seslenişini,hem Cehennemin
“Daha var mı?(Kaf 30) deyişini işitirsin.

Vücudun ateşin şiddetinden
erimeye başlar,etlerin dökülür,sadece kemiklerin kalır.Ateş içine
salıverilir.Orada ne varsa hepsini yer bitirir.Sen inanılmaz azap
içinde feryat edip ateş de ciğerlerinin içine girerken ,o ciğerlerin
halini düşün! Artık sana acınmıyor! “Bir daha günaha dönmem affet” desen
bile artık tevben kabul edilmiyor! Açlık ve susuzluk çektin mi hiç?İşte
ateşdesin. Dudakların susuzluktan çatlamış,dilin bir köpeyin dili gibi
öne eğilmiş, dünyadayken o gururundan, isyanının getirdiyi kibirden eser
bile kalmamış!Ateş bedenini sarmışken oraya buraya
koşturuyorsun. Azıcık rahatlık, bir damla serin su dileniyorsun.Ve hatta
ölmeyi diliyorsun.O taş kalpli Zebanilerin ayaklarına
kapanıyorsun.“Su,su”

Ümidin az ancak yine de belki…Ve işte SU!
Meleğin elinden kapıp alırsın. Eline alır almaz altından avucun
yanar.Hararetinden elin parçalanıp dökülür.O kapı ağzına
yaklaştırırsın.Yüzün kavrulur! Ama içmelisin! Çünki bu susuzluk
dayanılmaz.Ve yudumlamaya çalışırken boğazının derisini soyar. Karnına
ulaşınca iç organlarını parçalar. Ah dünyadakı o serin sular ah…Hatta
yağmur sonrası yol kenarına biriken o kirli suyu bile
arzularsın!

Cennetteki tanıdıklarınî hatırlarsın.Onlar dünyadayken seni
hep uyarîrlardı .Yaptıklarına ya türlü bahaneler getirir ,ya da
duymazdan gelirdin hep. Hatta sen o tanıdıklarını sırf bu yüzden
sevmezdin de. Şimdi onlar Cennet’te.Bir yudum su umuduyla onlara
seslenirsin ama o umudun da “Biz seni uyarmışdık! Cennet nimetleri ateş
ehline haram edilmiş” dediklerinde yok olur.Son bir hamleyle Rabbine
yönelirsin.O Rabbe ki,dünyadayken O’na asi olmak kolay
gelmişdi.Tesettür mu?Ama çok sıcak..
,Toplum kabul etmez…iş bulamam…ailem izn vermiyo…Taş devrimi?Yobazlık…”

“Namaz mî?Esas olan kalbin temizliyi…Çok çalışıyorum vakit
yok..Rabbim beni böyle de kabul eder…ne namaz kılanlar gördum gunah
peşinde…”

“Oruç mu? Zinadan kaçınmak mı? Qıybetten uzak durmak mı?…”
Daha ne günahlar sana basit gözükmüşdu dünyadayken. Şimdi Rabbine
yalvarıyorsun”ALLAHIM NE OLUR BENİ DÜNYAYA GERİ GÖNDER!NE OLUR YA
RABBİM! BİR DAHA O GÜNAHLARI YAPMAM.BANA BİR FIRSAT DAHA VER!”
Ne var ki uzun bir süre sana değer vermediğini göstermek için cevap
vermez! Makamın zannettiğinin aksine O’nun yanında düşüktür! Bütün
ümitlerini yok eden o cümleyi duyduğun zaman halini ve çektiğin
ıztırabı düşün!

“ORADA AŞŞAĞILANMIŞ HALDE KALIN VE BENİMLE KONUŞMAYIN” Muminun 108

Yaşadınız mı o halinizi? O zaman ne kadar ki dünyadayız imanımızî
kurtaralım!Bırakın tüm bahaneleri,tevbe edin! Hemen şu an! O göz
yaşlarınız kurumadan ellerinizi istiğfar için açın ve amel etmeye
koyulun!
Kalbinizi günahlardan temizleyin!İman temizliyi yapın!

Unutmayın!Rabbimizin Merhameti ne kadar büyükse de Qazabı da
vardîr. O’nun qazabından yine O’nun merhametine sığınırız!

BİR DOST