love_path-wallpaper-1366x768

Kaynaşmanız için size kendi (cinsi)nizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet peydâ etmesi de O’nun (varlığının) delillerindendir. Doğrusu bunda, iyi düşünen bir kavim için ibretler vardır. (Rûm: 21)

Bir beyefendi kardeşimiz, 4 yıllık evli olduğunu, eşinin annesine çok düşkün olduğunu yazmış. Hatta artık tartışmalarımız bile eşimin annesinin önünde oluyor demiş.

Farkında mısınız bilmem, erkekler sıkıntılarından fazla bahsemedikleri, kimseye açılamadıkları için tek dertli kadınlar ve tek suçlu  genelde erkekler olarak görülür. Erkeğin asabiyeti, erkeğin ailesine düşkünlüğü, erkeğin anlayışsızlığı, duygusuzluğu konuşulur durur…

Fakat kadın daha rahattır, erkeğe nazaran sıkıntılarını, duygularını daha kolay  dile getirir. Bu yüzdendir ki, pek çok kadın her durumda zeytinyağı gibi üste çıkmayı bilir. Belki de bu yüzden, kadın hakları konusu her fırsatta dillendirilirken, erkeğe yapılan haksızlıklar hiç konu edilmez.

Genç bir kızın evden, anneden ilk ayrılışı çok zordur. Yeni bir eve adapte olma, eşiyle birbirlerini tanıyıp alışma sürecinde anneye ihtiyaç duyar, özler, sık görmek ister. Bu gayet normal ve anlaşılabilir bir durum. Fakat yıllar geçmesine rağmen, anneye duyulan ihtiyaçta bir azalma görülmüyorsa hastalıklı bir duygu haline doğru gidişten söz edilebilir. Bağlı olmakla, bağımlı olmak arasında büyük bir fark olduğunu bilmemiz gerekiyor.

Eş ve aile arasında dengenin kurulamayışı, hem eşin huzurunu kaçıracak, hem de yeni inşa edilen bir binada aksaklıklar meydana getirecektir.

Mümkündür veya değildir bilemem fakat, ben özellikle yeni evli çiftlerin ailelerinden bir müddet uzakta olmaları gerektiğine inanıyorum. Zira ailesine çok yakın olan erkek veya kadın, aileden kopamıyor, evliliğe alışmakta zorlanıyor. Aynı şehirde oturmak zorundaysanız bile, en azından ailenizle aranıza iki mahalle de olsa mesafe koyun.

Ailenizle görüşme sürelerini ayarlayın. Bu ayarlamayı eşinizle beraber yapın. Haftada bir veya en çok iki kez görüşün. Fakat bu sayıyı artırmayın. Annenizi, ailenizi sevin ama evli olduğunuzu da unutmayın!

Bilirsiniz; çok gezen biri, evde durmakta zorlanır. Evde durmaya alışansa dışarı çıkmaya zorlanır. Herşey bir alışkanlıksa eğer, evinize alışmanız içinde biraz zamana ihtiyacınız var demektir.

Bu konuda eşlerin fedakarlığı sabrı gerektiği kadar, ailelere de çok iş düşüyor. Bazı anneler evlatlarının evlendiğini, evladının artık yetişkin bir birey olduğunu kabul etmekte zorlanıyor. Zaten cep telefonları çıktığından beri, herkes herşeyi biliyor. Özel denen bir şey kalmadı şükür! O gün ne yendi, ne yapıldı ailelerin mutlaka haberi oluyor. Anneler evlatlarını daima bir çocuk olarak gördükçe, onlar kendi ayaklarının üzerinde duramayacaklar.

Kızlarımıza; kocaya itaat etmek gerektiğini, kocanın bir adım gerisinde durmanın önemini, oğullarımıza; kızların korunup kollanması gereken hassas varlıklar olduğunu öğretelim.

Evlendikten sonra her fırsatta anne evine gitmek isteyen bir gence, bizzat annesinin dur demesi gerekir. 20-30 yıldır evli olan bir kadının belli bir hayat tecrübesi olması ve evlenecek çocuklarına bu tecrübeleri aktarması gerektiğine inanıyorum. Bu tecrübe yüklü olması gereken bazı anneler, neden evlatlarının yanlışlarını görüp uyarmaz, nasıl yangına körükle gider anlamak çok zor…

Bizim doğru zamanlarda ve doğru uslupla konuşamama gibi büyük bir sorunumuz var. Bu  yüzden, çözümler üretmek yerine, kafamızda kurguladığımız felaket senaryolarını hayata geçirmek için uğraşıp duruyoruz.

Eşi ailesine bağlı olan, sık görüşmek isteyen beyefendi kardeşime tavsiyem; Ailelerden biraz uzaklaşmak mümkün değilse, eşinizle daha çok zaman geçirmeye çalışın. Onu sevdiğinizi ve değer verdiğinizi belli edin. Beraber kitap okuyun, belli konular bulup bu konular üzerinde sohbet edin. Güzel havalarda kırlara çıkın.Eşinizle paylaşımlarınızı artırın. Hoşunuza giden davranışlarını dillendirip o davranışların pekişmesini sağlayın.

Unutmayın hiç birimiz mükemmel değiliz. Eşlerimizin hoşlanmadığımız yönleri varsa, bizim de mutlaka hoşlanılmayan yönlerimiz vardır. Mutlu olmak için; Mükemmel olmamız değil, birbirimizi tamamlamamız, gerekiyor…

Cahide Sultan