Herkes bir aşk dolamış diline. “Aşk şudur, aşk budur…” Fakat ben aşka inanmıyorum! Aşk gelip geçici, yalancı ve hatta yıkıcı bir duygudur. Kavuşamayanların duygusudur aşk. Kavuşunca bitiveren vefasız bir duygudur…

Ben kalıcı olanlara, ebedi olanlara talibim. “O, çok bağışlayan ve çok sevendir.” diye anlatıyor ya Rabbimiz kendini, ben de bu ayetten güç alıp bağışlanmayı diliyor ve çok sevmek, şerefli arşın Sahibi tarafından sevilmek  istiyorum… Sevginin tarafındayım ben.  Muhabbetin saflarındayım…Çünkü kavuşmalar sevmeleri bitirmez, ziyadeleştirir…

Rabbisinin emriyle yere düşüp, ölüyken bile güzel görünen yaprakları avuçlarıma alıp öpesim var uzun zamandır…

Sarılasım var her yanı mucize kokan ağaçlara… Sarısını ayrı, yeşilini ayrı sevesim var…

Sonunun nereye gideceğini bilmediğim yollarda seke seke koşturasım var…

Çoktandır böyleyim ben… Yıllar geçtikçe kendini toprağa daha bir yakın hissediyor insan… Galiba toprak çekimi diyorlar buna. Hele bir yağmur düşmeyegörsün toprağa, en güzel parfüm kokusunu değişmem ıslanmış toprak kokusuna…

Sevmek bence şükretmektir… Çünkü sevmek değer vermektir… Allah’ı tanıdıkça, sevmeleriniz, fark edişleriniz artıyor. Dokunduğunuz her zerre de sevdiğinizi hissetmeye başlıyorsunuz…

Bana kalsa sabah gidip güneş batana kadar şu suyun kenarında oturacağım.  Bütün namazlarımı, kulağımda su şırıltısıyla beraber kılacağım… Bir yandan öldürülürken, bir yandan yeniden diriltilen tabiatı hayranlıkla temaşa edeceğim…

(Onlar mı hayırlı) yoksa gökleri ve yeri yaratan, gökten size su indiren mi? O suyla, bir ağacını bile bitirmeye gücünüzün yetmediği güzel güzel bahçeler bitirdik. Allah’tan başka bir ilah mı var! (Neml:60)

Kuruyan ağaçlar, solan yapraklar ölümü  öyle çok hatırlatıyor ki; Benim aklımdan hep ölüm ayetleri, ölümlü şiirler gelip geçiyor:

Rabbim, nihayet sana itaat edeceğiz…
Artık ne kin, ne haset, ne de yaşamak hırsı,
Belki bir sabah vakti, belki gece yarısı,
Artık nefes almayı bırakıp gideceğiz…

Kırkıncı odanın kapısındayım;
Ne varsa bu kapı arkasındadır.
Açsam, ya açmasam kaygısındayım;
Aklım iki cihan arasındadır…

Bakmayın öyle karamsar gibi yazdığım satırlara. Hayat kadar, ölüm de bizden. Biliyoruz ki ölüm yok olmak değil, kaybolmak değil. Yeniden dirilmeye, daha güzel, daha mutlu bir hayata dirilmeye iman etmişiz, umut etmişiz, dua etmişiz biz…

Eğer tabiata çıkma imkanınız olursa, lütfen her zerreyi incelemeye çalışın. Her gördüğünüzü Rabbimizden bir hediye olarak düşünün ve inceleyin. Bakın nasıl coşacak imanınız. Yüreğiniz nasıl muhabbetle dolacak…

♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥

Tatlı Huri’miz hastaymış. Allah şifalar versin gülümüze. O benden sonbahar resimleri istemişti,  ilaç niyetine Huri’ye ve tüm hastalara armağanım olsun.  Hem bedeni, hem ruhu hasta olan herkese şifa olsun inşaAllah…

(Resimlerin üzerine fare imlecini getirip, her resme yerleştirdiğim ayetleri okuyabilirsiniz)